Maçtan önce tek konu vardı üzerinde ısrarla durduğumuz ; savunma! Geride kalan iki haftada alınan mağlubiyetlerin ardından , özellikle de Olympiakos gibi hem hücum silahlarıyla dolu hem savunması sert bir rakibe karşı galibiyetin tek anahtarıydı savunma. Novgorod maçı daha doğrusu kazası bir yana , sonu kötü biten CSKA maçının ilk çeyreğindeki savunmayı görmek tüm beklentimizdi Olimpiakos karşısında da.Yüksek tempoda oynanan ilk çeyrekte uzunlarını devreye sokamayan Anadolu Efes , Mantzaris ve darden’le etkili olan konuk ekip karşısında çeyreği 17-18’lik skorla tamamladı. Uzunlarını devreye sokmakta sıkıntı yaşayan temsilcimiz savunmanın sertleşmesini eklediğimiz ikinci çeyrekte bu beklentiye cevap veremedi. 3 sayı yüzdesi oldukşa yüksek bir ilk yarı oynayan Olympiakos , ribaundlarda elde ettiği üstünlükle 22 sayı bulduğu ikinci çeyrek sonrası devreye 37-40 önde girdi.Temsilcimiz adına hücum anlamında özellikle Bjelica’dan gelen skor katkısıyla fena olmayan bir ilk yarı performansı değerlendirmesi yapılabilir belki. Tabii yalnızca hücum performansına bakarsak! Lacivert - beyazlıların potasında gördüğü 40 sayı ise tehlike çanlarının sesini yükseltti. Vee gelelim bambaşka bir senaryonun oynandığı ikinci yarıya…Çok daha motive ve etkili bir savunmayla başlayan Efes , yapması gereken ne varsa başarıyla yansıttı sahaya. Lasme’nin madalyalık katkısı , Janning’in hem savunma hem hücumda verdiği enerji , Doğuş’un görev aldığı kısa sürede takımıyla birlikte costurduğu salon , Draper’ın iyi performansını süslediği 3lükler , cede , Kristic…. 3. çeyrek 12 sayıda kalan ve ne yapacağını şaşıran Yunan temsilcisine karşı gösterilen müthiş savunma performansıyla gelen skor avantajı ve özgüven , son çeyrekte atılan 27 sayının zeminini hazırladı. Salonu dolduran taraftarların müthiş desteğiyle coşan temsilcimiz çok zorlu rakibi karşısında ezici üstünlükle sahadan galip ayrıldı. Olympiakos’un , başta lideri Spanoulis olmak üzere etkili silahlarının devreye girmesine izin vermeyen Efes 3. ama en kritik galibiyetini aldı. Maç boyunca özellikle dikkat kesildiğim Heurtel için de bir iki not düşmem gerek! Laboral’den getirdiği alışkanlıklarından yavaş yavaş uzaklaşıp Efes sistemine ayak uydurmaya başlamış olsa da bu geçişin sancılarını hala yaşadığı belli.İkinci yarıda önemli bir ivme kazanan takımıyla birlikte O’nun da performans ve katkısı arttı elbette ancak yüksek beklentilere cevap vermesi zor diye düşündüğüm Thomas Heurtel ‘in uyum için biraz daha zamana ihtiyacı olduğu aşikar.