MAÇI yazmak işin en kolayı. Gördüğünü futbol umurunca değerlendir, kaleme dök! Yazılamayacak, anlamlandırılamayacak olan tribünler. Bakın F.Bahçe’nin G.Saray ve Beşiktaş’tan farkı tribünleridir. Kuşkusuz bir Çarşı efekti dünya çapında, elbette bir Ali Sami Yen atmosferi dillere destandır.ANCAK F.Bahçe tribünleri bambaşkadır. Stadın 2001’de endüstriyel modernizme adım atmasıyla F.Bahçe taraftarı, oraya mutlu olmak için gelirdi. Orta-üst gelir grubuyla belki ‘dakikalar boyu aynı nakaratla bağırmayan’ ancak gerektiğinde rakip ve hakem üzerinde olumsuz, takımı üzerinde olumlu tesir yaratan insanlar grubuydu Kadıköy’e gelenler. Şimdi yoklar! Şimdi gelmiyorlar.KUŞKUSUZ yönetimin anlamsız uygulamalarıyla tetiklenen iç çekişmeler kadar, büyük taraftarın ‘küçülmüş’ futbolu izlemek istememesinin de etkisi var bu boşluklarda. F.Bahçe taraftarı mutlu olacağı etkinliklere gelmeyi bilecek kadar tribün kültürüne haiz bir insan grubudur. Şimdi yoklar! Takıma, yönetime, hocaya isyan halinde olmalarını anlıyor hak veriyorum. Bu yıl da böyle geçti. Sarı-Lacivertlilerin tez zamanda yapması gereken iyi bir futbol takımı kurmak kadar, tribünle sosyal kontratı yenilemek olmalı.REZİL BİR İLK YARIYDI...SAHA sonucu gelir; gelmese de olur. Bu takım tarihi 89 sezonundan sonra o muhteşem kadronun oyuncularının çoğuyla 7 yıl şampiyon olamadı. Yine olur dert değil. Sorunu yeşil zeminde değil, sarı-lacivert tribünlerle kopan bağda aramalı.MAÇIN özeti ise... Rezil bir ilk yarı! Seyircisizliğin ürettiği temposuzluk! Akhisar’ın işine gelen bu ortam 44 dakika sürdü. Diego Lopez’in kendi kalesine attığı gol, sayı üstünlüğü getirdi ev sahibine. İkinci yarı ise penaltının hareketlendirdiği bir 45 oldu. İlk yarıdan daha futbol eğlencesine sahipti. Souza ve Lens’in golleri 2.’lik mücadelesi için umut verdi. Elbette Dick hocanın 95 dakika hiç oyuncu değiştirmemesi de maçın önemli notlarından biriydi.