Aykut Kocaman’ın 4-2-3-1’den vazgeçmeyeceği açık. Bunu tartışmanın alemi yok. Mühür onda, Süleyman da kendisi. Yalnız bu formasyonu kimlerle oynayacağını tartışmak hem hakkımız hem haddimiz. Önde hocanın kafasında idealize ettiği “hareketli altılı” sürekli üretimsiz oyunculardan kurulu olunca, taraftar deliriyor; oyun da tatsızlaşıyor. Ez cümle önde 4 savunmacıyla başlanan hiçbir maç lezzet vermiyor. “Fener’in maçı” varken hep sıkılıyoruz, hep aynı teknik taktik sonuçları çıkarıp, aynı şeyleri aynı açılardan görüyoruz! Formül ve hayata geçecek pratik belli. Savunmacılarla kötü bir ilk yarı, yenen goller. 2. yarı Semih türü değişikliklerle kalitenin galebe çalmasıyla maçı hatırla! İlla netice derseniz ite kaka o da zaman-zaman alınıyor ama taraftarın iyi futbol görmek için onlarca dakika beklemesi niye?04.52’DE Turgut’un soldan aktığı pozisyon ise meğer maçın şifresiymiş; sonradan anladık. 31.45’te kaleci ile karşı-karşıya kalan Sernas’ın, 41.58’de soldan yine Turgut’un akıttığı topla bulduğu gol zaten Hikmet Hoca’nın oyun planının bir numaralı parçasıymış! Çünkü üç nitelikli hücumcuyla, bastıran F.Bahçe’nin arkasına inmekmiş derdi! CENK GOLÜ ATSAYDI...AYKUT Hoca 2. yarıya Semih’i alıp hücumcu sayısını çoğaltınca ilk beş dakika sonrası beklenen oldu. 50.46’da çok önemli bir pozisyonu harcayan deneyimli golcü, 82.00’da düğümü çözdü. Ama 53.28’de Cenk’in ileride bomboş kaldığı pozisyondaki bencilliği maçın kırılmasıydı. O pozisyon gol olsa, G.Antep’in maç boyu az hata yapan defansı tam siper olurdu; muhtemelen de Elazığ gibi puan kaptırmazdı.İKİ golde de ev sahibinin ciddi yerleşim hataları vardı. F.Bahçe’nin olumlu yaptığı işlerden biri Semih’in öne kattığı akıl ve hareketlilikle birlikte Raul’un bu takımın futbol aklı olduğu gerçeğiydi. “Tek önliberolu sistemin teki Raul olmalı” kanımca. Topuz golün hazırlayıcısıydı. Sow yine yalnız kaldı. Hızlı ve deplase olamayan Kadıköy cephesinde değişen bir şey yok anlayacağınız...