ŞÜPHESİZ zor bir maça çıktı Trabzonspor. Her bakımdan! Eksik, sakat enflasyonu içinde olanlardan ne çıkıyorsa sahaya sürdü Ersun Hoca. Fatih Atik’i sağ beke yerleştirirken, Aytaç Kara geri dörtlünün önünde yer aldı. Şablon, kağıt üstünde 4-1-4-1 gibiydi oyun başlarken ama kısa sürede dağınık, karışık bir hal aldı.OFANSİF anlamda bakılıp, oynayamayan “aslarla” kıyaslandığında performansta fazla da büyük bir fark görünmedi. Hatta eksiği yok fazlası vardı forma giyenlerin. Karşılarından savunması güçlü, fazla gol yemeyen bir takım olduğu gerçeği noktasından da bakılırsa hiç de fena bir durum değildi doğrusu. Fatih, Yusuf gibi sürekli ileri çıktı. Rakip alana kolay geçişi, onunla yardımlaşmanın iyi yapılması topun sıklıkla rakip ceza alanına inmesini sağladı. Soldan ise aynı etkili bindirme istekleri Başakşehir tarafından özellikle ilk yarıda daha kolay engellendi. Dahası konuk ekip aynı zaman dilimi içinde bu bölgeden bordo-mavili kaleyi iyi de sıkıştırdı.RUS RULETİ GİBİ!TRABZON’UN orta alanının Aytaç’ı da katarsak Özer ve M.Ekici’yle yüklenme isteği olumluydu. Ekici’nin atması ve attırması da şüphesiz kişisel becerilerinin yanı sıra bu ortak çabanın da bir eseriydi.Ama Trabzon defansif açıdan yine sıkıntı verdi. Musa ve onun önünde yer alan Constant rakibin otobandan geçer gibi inmesine hiç engel olamadı. Fatih savunma olarak kavgayı tercih etti daha çok. İki gol zaten durumu açıklıyor. İlk yarıdaki 4 golün 15 dakika içine sığması, Trabzon’un attıktan 2 dakika sonra yemesi ayrı bir ilginçlikti.TRABZON ikinci yarıya da istekli başladı. Bu kez Constant’ın devreye girmesiyle sol kanadın da işlemeye başlaması Özer’le 3. golün gelmesini sağladı. İyi olan taraf, gol yenmemesiydi tabii. Bu arada Yatabare’nin sakatlanarak çıkması yeni bir problem yaratırken Deniz’in sakatlık sonrası gösterdiği görüntü doğrusu hiç de fena değildi. Trabzon açısından maçın en anlaşılmaz anı ise rakibi sürekli tetikte tutan yegane oyuncu M.Ekici’nin 87’de oyundan alınmasıydı. Alkışlatmak gibi bir mantıksa, Rus ruleti gibi bir durumdu bu.