İsmet Özel ne dedi?

Dün İsmet Özel'le ilgili düşüncelerimi bu köşeye aktardıktan hemen sonra farkettim ki, VATAN Gazetesi okurunun bunlardan haberi yok.

Haberin Devamı

Dün İsmet Özel'le ilgili düşüncelerimi bu köşeye aktardıktan hemen sonra farkettim ki, VATAN Gazetesi okurunun bunlardan haberi yok. Milliyet, Yeni Şafak, Hürriyet, Zaman ve dergilerde süren "Önce solcu, sonra İslamcı İsmet Özel şimdi nereye doğru koşuyor?" patırtısına bizim gazete hiç aldırmamış. Ya da yazı işlerimizin Özel'den haberi yok.
Ancak benim açımdan ortaya çıkan durum şu: Ben okurumun önüne belki de tamamen habersiz olduğu bir tartışmayı getirip koymuş ve fikirlerimi söylemiş oldum. Bu bakımdan İsmet Özel'den yola çıkarak Türkçülük, İslamcılık, bir ideolojiye bağlanma veya bağlanmama, kadınlar, erkekler, sevilmek ve reddedilmek konularında yazmayı aklımdan geçirdiğim şeylerin bir bölümünden vazgeçiyorum. Ancak bakım, gazetelerde İsmet Özel'in "kadından gönüllü kölelik istiyorum" sözünün kopardığı gürültü sürüyor. Biri "kötü söz sahibine aittir" demiş, bir başkası "bu tip erkekler" den söz etmiş...

Şimdi bir kere daha durup bakalım. İsmet Özel, birçok Batılı yazar, şair, düşünür (hatta psikanalist) gibi şöyle bir cümle kursaydı "Kadın ve erkek arasındaki ilişki taraflardan biri efendi, öteki köle olmadığında yürümüyor..." O zaman oturup konuşurdunuz değil mi? O zaman hiç değilse, başınızı yastığınıza koyduğunuzda bu cümlenin içinizde yarattığı "gerçekçilik" duygusunu samimiyetle kabul ederdiniz, değil mi? Peki İsmet Özel ne yapmış?
Reddedilen, kabalıkların vasatlığına teslim olmayan, hep yalnız olan yol gösterici adam rolünü sevdiği için kendini doğrudan ateşe atıyor; açık açık "ben köle kadın istedim, olmadı. Zaten iyi evlilik kolay elde edilen bir şey değil" deyivermiş... Öyle deyince de, "vay seni gidi kendini beğenmiş, çağdışı adam seni!" diye üstüne çullanılıyor. Oysa iki dakika durup düşünülse ve bu "gazlara" gelinmese, çok daha iyi olacak.

Bazı aklıevveller, Haşmet yoksa sen de bu fikri destekliyor musun, diye sormak isteyebilirler. Hayır. Ben kadın ve erkeğin köle ya da efendi olmasından yana değilim. Katiyen... Ama ben, özünde efendi-köle modelinden başka nasıl bir kadın-erkek ilişkisi olabileceğinin henüz modern insan tarafından açık seçik ortaya konamadığını acıyla farkedenlerdenim. Aşk çok ayrı tabii... Aşkta, Baudelaire'in dediği gibi "taraflardan birinin cerrah, ötekinin ameliyat edilen hasta" rolünü benimsediği bir tutku modelidir.
Neyse... Bunları geçelim şimdi.

Bir de, İsmet Özel'in yeni çıkışında Türklere ve Türklüğe yaptığı vurgu hakkında değinmek istediğim bir nokta var. Sanılanın aksine İsmet Özel Müslümanlar yerine Türkler'den söz etmeye dün başlamadı. Yani geçirdiği düşünsel değişim hiç yeni değil. Dünya düzenine tek haklı itirazın Türkler'den gelebileceğini, yeni bir düzenin ancak Türkler tarafından kurulacağını, Türk demenin Müslüman anlamına geldiğini yeni söylemiyor ki, Özel!.. Bu konudaki "Cuma Mektupları" külliyatı ciltler dolusu. Konferanslar deseniz, yıllardır sürüyor. Demek ki ne İslamcılar, ne solcular, ne laikler, ne edebiyat meraklıları kitap okuyoruz, fikirlerle ilgileniyoruz. En aydınlarımız bile bir fikir popüler medyada patlama yapmamışsa, onu ciddiye almıyor, tartışmıyor. Garip değil mi?

DİĞER YENİ YAZILAR