Çocuklar öldürülürken "gerçekçi" mi olmalıyız, "hayalci" mi?

"Üç çocuk öldürüldü diye duygusal davranıp politika oluşturulmaz. İsrail kendini savunmayacak mı?"

Haberin Devamı

"Üç çocuk öldürüldü diye duygusal davranıp politika oluşturulmaz. İsrail kendini savunmayacak mı?"

CHP grup kararı alarak TBMM İsrail Türkiye Dostluk Grubu'ndan istifa ederken CHP'li Milletvekili Nuri Çilingir karara itirazını bu sözlerle dile getirmiş.

Milletvekilinin sözlerini bir tek Sabah'ta gördüm. Belki gözümden kaçmıştır; baktığım diğer gazetelerde haber vardı ama bu sözlere yer verilmemişti. Önemsiz bulduklarından mı, yoksa bu sözlere sayfalarında yer vermenin bile ayıp kaçarak vicdanları sızlatacağını düşündüklerinden mi yer vermemişlerdi? Orasını bilemiyorum.

Aslında meclisimizde bu derece "reel politik-pragmatist" vekillerin varolmasının mecliste ultra-fanatik siyasetçiler bulunması kadar tehlikeli bir durum olduğu konusu üzerinde de durmayacağım. Orasını şimdilik CHP düşünsün, kara kara düşünsün...

Ama şimdi bir an için, tek bir çocuk bile öldürülmesin diye politika yapılan bir dünyada yaşasaydık, her şey ne kadar farklı olurdu, onu düşünmemizi istiyorum...

Hani çocuklar öldürülünce bütün içtenliğimizle ağlıyoruz ya...

Peki hiç gönülden istedik mi böyle bir dünyayı; düşüncesini bırakın, hayalini kurduk mu?

Yahudi, Arap, Kürt, Türk, Amerikalı, Afgan, Eritreli, Etiyopyalı; hangi milletten olursa olsun, tek bir çocuğun dahi acı çekmemesi hedefine kitlenmiş bir dünya fikrini hiç ciddiye aldık mı?

***

Kabul etmeli ki, milletvekilinin söyledikleri bir gerçeği yansıtıyor.

Doğru; ne devletler ne de militer örgütler çocukların hayatına gerçekten değer veriyor.

Bütün o gözyaşları, o ağıtlar, o insanın içini burkan çocuk katliamı fotoğrafları sadece medyatik duygusallıkları kaşıyarak hayatlarımızdan geçip gidiyor.

Bu dünyanın güçlüleri ve ne yazık ki onlara karşı savaşanlar da bizim gibi "dünyanın bütün çocukları ölmesin" diyenleri ya hain olarak damgalıyor ya da "uyuz barışseverler" olarak görüyor.

Çünkü "kitap"ta ne yazarsa yazsın, iş pratiğe döküldüğünde her kutsal hedef, her devlet, her inanç, her mücadele çocukları ayırıyor, sınıflandırıyor. Ve politika denen meret "bizim çocuklar"dan başka "çocuk" tanımıyor!

Dün mazlum olanların bugün kolayca zalimleşebilmesi bu yüzden...

Kendi çocukları ölünce çığlıklara boğulanların başka çocukların ölümlerini zerre kadar umursamaması bu yüzden.

Bu dünya değişir mi?

Zor.

Ama mucizelere inanmadan yaşamak; iyi ve doğru olanı savunmadan iyi ve doğru insan olmak imkânsız.

Siz de yapın bakalım seçiminizi.

Bu milletvekili gibi "gerçekçi" mi olmak istiyorsunuz, yoksa "hayalci" mi?

*****

fon/DİP NOTLARI
* "Benim gibi birini bulamazsın" diyen sevgiliye...

-Bir ömre kaç kişi sığar, kaç kişiyi tanıyabilirim ki.

AHMET ÇUHACI

*****

OKURDAN
"Sana El Cezire uyar!"

* Haşmet Bey Türk medyasının ve mevcut iktidarın 2-3 yıldır pompaladığı Batı karşıtlığı umulandan çok kamuoyu oluşturdu. Anketlerden belli. Bizim insanımız siz ve sizin gibi yazanlar yüzünden Arapçı, Filistinci oldu. Başarılarınızla övünebilirsiniz. Sabahattin Ali, S. Eyüboğlu, A. Nesin, Ç. Altan ve daha onlarca değerli Türk yazar ve düşün adamı Arapçı değildi. Sizi ve sizin gibi düşünenleri tarih affetmeyecek! Hem neden BBC izliyorsunuz ki, sizlere uymaz, EL CEZİRE'Yİ takip ediniz! (Mak. Müh. M. E.)

* Uluslararası bir sivil toplum kuruluşu için Lübnan'da bir süre görev yaptım. Geçenlerde köşenizde "Hizbullah'ın bile doğrusunu kendi basınımızdan değil de BBC'den öğrenmek zorunda kalmak" üzerine yazdıklarınızın altına imzamı atarım. Lübnan'dan ayrılalı birkaç sene oldu ama eminim ki bugün ülkedeki Hıristiyanlar dahil her etnik ve siyasi kesim Hizbullah'ın yanında yer alıyordur. Hizbullah, dediğiniz gibi Lübnan devletinin ve ülkesinin bir parçasıdır, basitçe terör örgütü denilip bu gerçeğin üstü kapatılamaz. (S. T.)

DİĞER YENİ YAZILAR