Final öncesi Chelsea favoriydi. Geçen sezondan tecrübesi ve kadro kalitesi ‘Mavileri’ bir adım önde tutuyordu. Ancak maçın ilk düdüğüyle birlikte, sahada sadece ‘Kırmızılar’ı izlemeye başladık.Benfica, 45 dakika boyunca oyunu domine etti. Chelsea’ye neredeyse top göstermedi. Matic’in orkestra şefliğindeki Benfica orta sahası iki kat pas yaparak Lampard, David Luiz ve Mata’yı sahadan sildi. Topa giden değil, ayağına top bekleyen Ramires, Oscar ve Torres beslenemeyince, Chelsea hiç hücum yapamadı. BENFICA İSTEDİ AMA...Benfica ise her atakta 6-7 oyuncuyla kaleye geldi, tehlike yarattı. Ancak, bu kadar iyi oynarken tek hataları, şut çekmeyi unutmalarıydı. Sanki hepsi pas vermeye yeminliymiş gibiydi. İlk yarıda yağmur nedeniyle bozulan zeminin sadece sol yarısını ve Cech’in önündeki mavi otobüsü gördük.İkinci yarıya Chelsea, daha agresif ve etkili başladı. Çok koşan Benfica’nın fizik gücü düşmeye başlayıp, rüzgâr etkisini yitirmişken degajdan gelen top ve basit bir hata Londra ekibine golü getirdi. Torres, finallerin adamı olduğunu yine gösterdi.‘NERDESİN JOHN TERRY’Maçı izleyenler, Benfica’nın her an gol atabileceğini mutlaka hissetmiştir. Nitekim, belki net pozisyonlardan olmadı ama “Nerdesin Terry” dedirten bir penaltıyla beraberliği sağladılar.Jorge Jesus, John ve Lima değişiklikleriyle, düşmeye başlayan takımını yeniden diriltti. Daha cesur hücum ederken, Chelsea’nin elindeki kozlar ya kontratak ya da duran toptu. Garay’ın beklenmeyen sakatlığı mutlaka Benfica savunmasını etkilemiştir. Maç uzatmaya gidecek derken, kornerden gelen gol şampiyonu belirledi.Benfica, iyi oynamasına ve daha çok istemesine rağmen kaybetti. Bu kadar doğruların arasında, iki yanlış onlara pahalıya mal oldu ve yazık oldu.