SON iki yılın şampiyonu Beşiktaş hazırlıklarını hemen hemen tamamladı. Santrfor ihtiyacı bariz, başkan da bu konuya odaklanmış durumda. ‘Bir an önce’ kelimesi siyah-beyazlılar için geçerli değil, çünkü mali bir plan var ve bunun dışına çıkmak her şeyi altüst eder. Bu bakış açısı ile önce santrfor, ardından uygun olursa stoper ve kanat alınacak.ANCAK Şenol Güneş maçlar oynanırken kulübeye “Ne yapabiliriz?” diye döndüğünde Tamer Tuna’yı göremiyor ya, işte şu an asıl sıkıntı o bence.İSTANBUL’DA başlayan hazırlıklar, 1 günlük Çin macerasının ardından İspanya Marbella’da sürdü, Cebelitarık Boğazı’na nazır oynanan Real Betis maçıyla son buldu. Şimdi çalışmalar Ümraniye Tesisleri’nde devam edecek.BEŞİKTAŞ daha fazla maç yapmalıydı. Örneğin takım, Marbella’dan İstanbul’a döneceğine Süper Kupa maçının oynanacağı Samsun’a direkt gidebilirdi. Çalışmalar İspanya’da sürer, burada 2 ciddi maç daha yapılır, taktiksel anlamda iyice hazır hale gelinirdi.NEDEN bilmiyorum ama yapılmadı ve bu kamp-hazırlık süreçleri ne yazık ki hep bir muamma siyah-beyazlılarda.UÇ BABAM UÇ...SÜREKLİ uçmak neden ilk seçim olur ki? Çin’den de direkt İspanya’ya gelinebilirdi ama İstanbul’a dönüldü, 1 günlük iznin ardından Malaga uçuşu yapıldı. Malaga’dan İstanbul’a gelindi ve birkaç gün sonra Samsun uçuşu var.Uç babam uç... Acaba neden? Teknik heyetin tabii ki bir bildiği vardır!BU arada Avrupa’nın dev kulüpleri oradan oraya gidip dünyayı dolaşmaya devam ediyor, hatırlatırım.GÖZA BATANLARBel kıran TolgayTOLGAY: Tam bir bel kıran... Rakibi yerin dibine sokan o ince, kıvrak hareketleriyle farklı tarzını sergilemeye devam etti. Aklı ile oynuyor ve o bir maestro. Ama sezonu bu standardıyla tamamlayabilir mi, bilemiyorum.Akıllı OğuzhanOĞUZHAN: Yaşı genç ama kaptan. Bu işi yalamış, yutmuşların kaptanı. Dengeyi sağlıyor olması büyük bir artı. Fizik olarak hemen değil de süreç içinde form tutmayı istiyor gibi. Akıllıca, oynanacak çok maç var.En iyisi AdrianoADRIANO: Hırs yapmış, takımın tartışmasız en iyisi. Beşiktaş’a yeni katılmış, forma arzulayan genç yetenek gibi. Türk futbolunun ondan öğrenecek çok şeyi var.Pepe duvar olurPEPE: Takımın güvenlik sibobu. Arkadaşlarına özgüven veriyor. Kısa zamanda aşılmaz bir duvar haline gelir. Büyük takımın büyük oyuncusu. Beşiktaş bir stoper transfer etmedi sadece. Gerçekten büyük karakter.Tosic her takıma lazımTOSIC: Sanki gol krallığına oynuyor. Tecrübesini ve fırsatçılığını kullanarak attığı goller onu belki vazgeçilmez yapmayacak ama birçok mevkide oynuyor olması önemli. Herkese bir Tosic lazım.Q7 hâlâ gelişiyor QUARESMA: Kendisini hâlâ her geçen gün geliştiriyor. Bu yıl da vazgeçilmez olmasına kesin gözüyle bakıyorum.Sedat sabretmeliSEDAT: Altyapıdan gelip de takımda statü gereği değil, gerçekten yer bulabilecek bir futbolcu gördüm ya gözüm arkada kalmaz. Yaşıtlarından önde ama daha yolu var, sabretmeli.Orkan çabuk ısındıORKAN: Çok yetenekli. Takıma ısındı ve kurtlardan ders almaya başladı bile. Kimse onun transferine burun bükmesin. Öğrenmeyi hiç reddetmiyor. Bu kadar tecrübeli ismin arasında bence geleceğin yeteneği yetişiyor.
ÇİNLİLER Beşiktaş’ı “Ni hao Beşiktaş” yani “Merhaba Beşiktaş” diye, siyah-beyazlılar da bu büyük gücü “Ni hao China” diyerek selamladı.NEDEN mi büyük güç? Bu sorunun cevabını maçta sohbet ettiğim THY Kargo Bölüm Şefi Bayram Eryılmaz “Çin demek, Dünya ekonomisinin yarısı demek” sözüyle verirken THY Guangzhou Genel Müdürü Mücahit Kiraz da Çin’i “Çevrenizde kullanılan ürünlerin nerede üretildiğine bir bakın” diyerek özetledi. Uzun uzun anlatmama gerek yok yani.BEŞİKTAŞ, Çin seferiyle kesinlikle önemli bir iş yaptı. Türk futbolunda bir ufuk açtı. Öncü lider oldu. Emeği geçenleri kutlarım. Bu işi başaranlar ve Schalke maçında 2 gol atan Cenk tarihe isimlerini yazdırdılar.GELECEĞİ gördü Beşiktaş. Gelir anlamında Türkiye’de “Deniz bitti” dedi ve okyanusa yelken açtı aynı Ferdinand Macellan gibi. Macera bu yıl Çin ile başladı. Ama tüm dünyayı keşfetmeyi kafasına koymuş başkan Fikret Orman. Çin’de verdiği mesaj çok netti: “Engel olmaya kalkan, bizi bu yoldan çevirmek için aklımızı çelmeye çalışan, gemiyi terk eden fareler gibi gider.”SEDDİ AŞTILARDAHA yolun başı ama Beşiktaş’ın büyüsü kısa sürede dalga dalga büyüyeceğe benziyor. Türk akınlarına karşı inşa edilen Çin Seddi’ni ilk seferinde aşmış gözüküyor Beşiktaş.ZİRA yıllarını Çin piyasasına girmek ve bu büyük pastadan pay alabilmek için harcayan Schalke ile yapılan maçta Çinliler’in “Beşiktaş” diye tezahürat yapması Alman yetkilileri şaşırttı. Üstüne bir de önce hep bir ağızdan söyleyen “Hei-Bai” (Siyah-Beyaz) seslerini duydular. Ardından ne görsünler; bir Çinli almış davulu eline, milletine amigoluk yapıyor. Tabii Schalkeliler şoke oldular.BU olanlar karşısında ne düşündüler bilemem ama surat ifadeleri “Yahu biz yıllarımızı verdik, her sene geliyoruz, günlerce kalıp maçlar yapıyoruz, davulu bir kenara koy, 1 kişi bile Schalke diye bağırmadı” der gibiydi.
İLK rakip Skenderbeu. Çift başlı Kartal’ı simge olarak Arnavutluk bayrağına taşıyan, Osmanlı’nın İç Oğlanı İskender’in Takım’ı. Beşiktaş gücünü test etti bir anlamda Skenderbeu karşısında, benim bir tek as kadrom yok dedi, rakiplerine meydan okudu adeta sahaya sürdüğü kadrosuyla Güneş.BİR anlamda lig maçlarında ilk 11 görmeyen kramponlarına Avrupa’da forma vererek onlara güven vermek istedi bence. Beşiktaş maçı kontrolü altına aldığı 28. dakikada Quaresma’nın hava topuna Cenk dokunarak Sosa’nın önüne bıraktı ve usta ayağın Beşiktaş’ı öne geçiren golün asistine imzasını attı.QUARESMA sahada sergilediği şık danslarıyla Beşiktaş taraftarlarına adeta karnaval yaşattı, Cenk’in asistine yaptığı asistle de takımına üç puanı getiren golü hazırladı. Maçın 84. dakikasında saha kenarına alınmasına anlam veremeyen sihirbaz, karara tepki göstermekten de geri kalmadı.FUTBOL olarak belki de kalitesini sahaya yansıtamayan ve taraftarlarına özellikle 2. yarıda korkulu anlar yaşatan siyah-beyazlılar, Skenderbeu’yu yek mermiyle geçerek hanesine üç puanı yazdırmayı zorlansa da becerdi.
ELEŞTİRİLERE her zaman açık olan büyük Beşiktaş camiası için yazıyorum... “Bir musibet, bin nasihatten alâdır” demiş büyüklerimiz. Ama ben yaşanması muhtemel musibeti şimdiden yazayım dedim. Olympiakos ile Pire’de yapılan son hazırlık maçı ile 2015-16 sezonu hazırlıklarını tamamlamış oldu siyah-beyazlılar. MAÇ sonu basına demeç veren Şenol Güneş, takım olarak biraz daha zamana ihtiyaçları olduğunu dile getirdi, “Özellikle takıma son katılan oyunculardan bir tek Rhodolfo futbol olarak kıvamında, diğerleri zaman içinde kendilerini gösterecekler” dedi.İŞTE bu açıklamalarının ardında gizlenenler... Beck’i biraz beklemek lazım ama beklerken Serdar o formayı bir kaparsa, Beck kulübede çok bekler. Ön liberolar ve stoperler, topu birinci bölgeden ikinci bölgeye oyunu kurgulayarak taşımayı başarabilirlerse, işte o zaman oyundan keyif alınır hale gelinecek.GÜNEŞ GÜVENMİYOROYUN kurucuları olmayan takımlarda gördüğümüz, topu kale vuruşuyla oyuna sokma taktiği de nereden çıktı bilmiyorum! Güneş, takımının ya orta sahada hava hakimiyetini görmek istedi, ya da gerçekten oyun kurucularına güvenmiyor. Belki de Tolga, takım arkadaşları topu 1. bölgeden 2. bölgeye ve ardından atağa taşıyamadıklarını görünce, en azından orta sahadan başlatmış olurum diye düşündü.Maç yapılmalıOyuncuların birbirlerini tanıyabilmeleri ve sahada ortak akılla hareket edebilmeleri için, bence maçlardan oluşacak bir kampa daha ihtiyacı var, çünkü Süper Lig’in ilk haftalarını hazırlık için kullanacak olursak, kaybedilecek muhtemel puan veya puanları sonra çok ararız.Oğuzhan’a saha büyükSOSA, hafif diye açıklanan sakatlığı sebebiyle, dinlenip durmasa iyi olur, yoksa Oğuzhan ile çok maçta saç baş yolarız. Bence Oğuzhan’a bu sahaların ölçüsü büyük geliyor, daha ufak alanlarda maç yapmaya alışmış. Gökhan, sahada oyunun bir tek kendi etrafında dönmediğini bir an önce öğrense hiç fena olmaz hani. Maç 90 dakika ve her dakikası oynanıyor, maçı sanki bir kaç dakikadan ibaretmiş gibi oynamasını bu sezon bu takım kaldıramaz. Quaresma aynı!ATADAN İspanyol asıllı Alman golcümüz Gomez, benzini olmayan Porsche gibi, yakıt alabilse tozunu dumanını attıracak sahaların ama şimdilik yok işte. Ne varsa bizim ‘Cigano menino’da var, jenerik olacak gollerini biran önce seyretmeye başlasak fena olmaz. BİZİM nam-ı diğer Q7, oynadığı futbolla adeta cümle aleme diyor ki, “Marka olmak sırtında yazan forma numarası ile olmuyor, hangi numaralı formayı giyersem giyeyim ben Q7’yim.” Bu arada dört yıl önce neyse, bugün de aynı Cigano menino.
YAKLAŞIK 1 ay süren sezon başı hazırlık kampının sonuna geldik. Yaklaşık 45 idman, 5 de hazırlık maçı yaptı siyah-beyazlılar. Çalışmaların başladığı günden son güne ne değişti derseniz, takımın kalitesi diyebilirim.GEÇEN yıldan kalanlar Biliç’i unutup Güneş’e uyum sağlamaya çalışıyor. Onlarda pek değişiklik yok. Biraz Gökhan diyalog kurmak için çaba harcıyor o kadar. Bu ara-da Franco kampta mıydı ya, göremedim!TAKIMIN kalitesinin artmasının sebebi son 3 transfer. Herkesin kırk yıllık komşusu gibi tanıdığı Quaresma, sert imajlı Rhodolfo ve dünyaca ünlü Gomez... Sahada kalitesi tescillenmiş futbolcular olduğu zaman bir başka oluyor Beşiktaş’ı seyretmek.FAKAT Beşiktaş’ı canlı seyretmek isteyenler en iyi ihtimalle sezonun ilk yarısını dürbün ile Olimpiyat Stadı’nda izleyecekler. Çünkü çatı çatılırken çatırdadı malum.KORKU İMPARATORLUĞU...İLK kampın ardından yazdığım gibi tüm sorumluluğu teknik direktöre bırakmak çalışanlar arasında korku imparatorluğu hissi yaratmaktan başka bir işe yaramadı. Takımda sorumlu olanların, bir konu hakkında bilgisi olsa bile aktaramıyor olması, bence zamanla onların kişiliklerinde rahatsızlıklara sebep olacak. Zaten karanlık bir dönemden çıkan ekip, bu sefer de yasakların, fırçaların ve anlamsız kuralların havada uçuştuğu bir sarmalın içinde kaldılar.BİR örnek vereyim; Veli Kavlak tedavi sürecinin sonlarında raporlarıyla kampa geldi. Kendi doktorunun uyguladığı tedaviden olumlu sonuç alınamadığı takdirde ameliyat edilmesi kararı alındı. Bu karar Dr. Sarper Çetinkaya tarafından ayak üstü basın toplantısı ile kamuoyuna aktarıldı. Peki ardından ne oldu dersiniz? Sen misin kamuoyunu bilgilendiren, hem de ayaküstü düzenlenen bir basın toplantısıyla! Doktorun ağzını bir daha bıçak açmadı.VELİ’NİN ameliyat olduğunu biz kendisinden öğrenebildik. Beşiktaş’ı takip eden kaliteli muhabirler olmasa bu düzende Veli’nin ‘V’sinden haberiniz olmazdı. Çünkü kurumsallık adı altında doğru haberi vermesi gereken kişiler, haberden bihaberler!Quaresma ve Gomez ziyaretleriBAŞKAN Fikret Orman kampa iki kez geldi. İlkinde “Beşiktaş’ın futbolcusu çalışan personelin üzerine idrarını yapamaz” bahanesiyle gönderilen Quaresma’nın yeniden gelişinin altyapısını oluşturmak için. İkincisinde ise Gomez’i müjdeleyerek Van Persie’nin ardından kendisine laf atan Aziz Yıldırım’ın davranış şeklini 15-16 yaşlarındayken yaptığını belirtmek amacıyla. Bu arada basın toplantısının ardından bizlerle sohbet ederek haklı olduğumuzu söyledi ama iletişimin iletişimsizliğiyle de kendisinin uğraşmaması gerektiğini hatırlattı.KURUYEMİŞLER GİTMİŞARDINDAN birkaç gün geçmedi ki, Gomez’in ilk fotoğrafları bir yöneticinin Facebook sayfası vasıtası ile dağıtıldı. Hem de ne resimler! Gomez ile imzaların atıldığı masada evraklar var ama üzerinde kocaman çelik bir kasede bizim memleketin kuruyemiş çeşitleri. İlk günden alışsın diye İstanbul’dan götürmüş değerli yöneticimiz. İşte Beşiktaş iletişiminin son hali!
YILLARDIR takip etmediğim takım ve kampları kalmadı desem yeridir. Yaklaşık 10 küsür yıldır ise Beşiktaş’ı izliyorum. En ilginci kesinlikle Beşiktaş’ın geride kalan Almanya kampı oldu.BÜYÜK bir takımda her şeyi teknik patrona ve onun ekibine bırakmak oldukça yanlışmış, yönetimden bir yöneticinin veya üst düzey bir profesyonelin kamp süresince takımın başında olması gerekiyormuş. Bu şu sebeple önemli: Teknik heyetin dışında mutlaka bir yönetici olmalı ki, kampı sevk ve idare etmenin yanı sıra bilgi vererek kamuoyunu aydınlatsın, teknik ekip de asıl işini yapabilsin.GEÇEN sezon A takım sorumlusu olan Mete Vardar’ı aramadık diyen cehennemde yanar. Tabii ki ziyaretleri ile Fikret Orman, Ahmet Nur Çebi, Erdal Torunoğulları ve Metin Albayrak takımın yanında olduklarını gösterdiler ama Mete Vardar’ın verdiği o pozitif enerjiyi bu kampta göremedim.TEKNİK patron Şenol Güneş, medyaya bilgi vermek için her gün iki idman arasındaki tüm vaktini röportaj yaparak geçirdi. Bu böyle olmamalıydı. Bunda planlamayı yapanların da hatası oldukça fazla.BEN böyle diyorum ama Güneş’in kampta kimseyi istemediği de kulağıma geldi. Hatta gelenlere “Hoş geldin, ne zaman gideceksin?” diyerek tavır koyduğu da konuşuluyor.BU kamp ilginçti gerçekten. Yapılan tüm antrenmanlar medyaya ve taraftarlara açıktı. Kötü mü oldu? Hayır, aksine harika oldu. Biz basın mensupları oyuncuları tüm kamp boyunca izledik, kim ne kadar hırslı, kim idman fakiri, sezon boyunca kim ne kadar forma alabilecek gördük.SENEYE TARAFTARLAR İLE BARBEKÜ YAPILIRŞENOL Güneş dedi ki: “Bu taraftarlar olmasa biz nasıl oluruz? Sahaya herhangi bir rahatsızlık vermedikleri müddetçe buyursunlar idmanlara gelsinler.” Öyle de oldu. Hemen hemen Avrupa’nın her yerinden yalnız Beşiktaşlılar değil, tüm futbolseverler geldi. Her çalışmanın ardından da bol bol imza alıp resim çektirdiler.SENEYE ne olur biliyor musunuz? Bu takımın Bielefeld’de yapacağı kamp Ramazan Bayramı’na denk gelecek muhtemelen. Taraftarlara barbekü partisi verir kulüp. Duyuru da benim kanaatime göre şöyle olur:“Yarın (Bayramın 1. günü) sabah idmanının ardından kamp yaptığımız tesislerde barbekü partisi yapacağız. Katılmak isteyen taraftarlarımız yeni formalarla gelmeleri koşulu ile partimize davetlidir.”Defansa yoğunlaştılarGELELİM yeşil zemine... Şenol hoca tüm kamp boyunca antrenmanlarda takıma savunma ağırlıklı çalışmalar yaptırdı. Bence bunun nedeni kişisel istatistikleri... Çalıştırdığı takımlar hiçbir zaman gol atmakta zorlanmamış. Ancak hep kalesini gole kapatamadığı için kaybetmiş deneyimli antrenör... Tolgay daha iyi dönecekTOLGAY’IN sakatlığı nedeniyle en acı kamptı demeyeceğim. Çünkü biz bu kamplarda sakatlanıp uzun süre sahalardan uzak kalan çok oyuncu gördük. Tolgay, iyileşecek ve yeniden güçlenecek. Hatta sahalara eskisinden de iyi dönecek. Bundan hiç şüphem yok.
ZİRAAT Türkiye Kupası’nda Sarıyer’i yenip Çaykur Rize’ye mağlup olan Beşiktaş, gruptaki 3. maçında Adana Demirspor karşısına hemen hemen tam kadro çıktı. Oysa Adana Demirspor, mücadele öncesi siyah-beyazlılarla aynı puana sahip olmasına rağmen ilk 11’inde yedek futbolcuları sahaya sürmeyi seçti.KUPAYI almayı gözüne kestiren Biliç, bu maça da as oyuncularıyla başladı ama sahada sadece üzerinde Beşiktaş arması olan kırmızı formalar vardı. Oyuncularının o formanın içine ruhlarını sokabilmesi için köşesinden sürekli uyarılarda bulundu ama başarılı olamadı. 58 dakika bunun için uğraşan Biliç, ardından Adana’nın üstüne sos dökmek için Sosa’yı aldı ama o da nafile. Uğur’u da tecrübesinden faydalanmak için yine 58’de oyuna sokan Biliç, biraz takımı ateşlese de onun için değerli olan 3 puana ulaşmak bir kenara 1 puanı bile kazanamadı.UĞUR’A PAS VERMEDİLERÖZELLİKLE dikkatimi çekti... Gurbetçi Beşiktaşlılar’ın oyunu bir tek kendileri etrafında döndürmesi, takımda başka oyuncu yokmuş gibi davranması da siyah-beyazlıların forvet hattındaki sorunlarından en göze çarpanıydı. Birçok uygun pozisyonda Uğur’a pas vermediler ve Beşiktaş’ın genç golcüsü Furkan’ı da yeterince besleyemediler.TABİİ ki her 2 günde 1 maç yapmak kolay değil. Ayrıca sürekli aynı oyunculardan kuruluyorsa takım, yani rotasyon yapamıyorsanız, 3 kulvarda mücadeleyi aynı futbolcularla yapmaya çalışıyorsanız bu yoğun trafikten hep 3 puan çıkarmak çok daha zor. Normalde Adana Demirspor’un yaptığı gibi yedek futbolcularla sahaya çıkıp galibiyeti almalıydı. Hatta bunu A2 takımıyla yapmalıydı. Ama yıllardır süren genç futbolculara şans vermeme huyu bu maçta bir kez daha kendini göstermiş oldu.
ZİRAAT Türkiye Kupası’nda ilk maçına Sarıyer karşısında çıkan Beşiktaş ilk 11’i ile gösterdi ki, Biliç bu kupayı istiyor. Şansa bırakmak ona göre değil. Geçtiğimiz yıldan kendisine pay biçen Sleven Biliç, Spor Toto İkinci Lig’de mücadele eden Sarıyer karşısına bile hemen hemen as kadrosuyla çıkarak Bucaspor hezimetini tekrar yaşamak istemedi.NE olur ne olmaz diyerek işi garantiye aldı ve gelecekte Beşiktaş formasını giyecek gençleri ikinci yarının son 30 dakikasında görevlendirdi. İlk 10 dakika içinde Cenk ve Olcay’ın golleriyle Sarıyer karşısında 2-0 öne geçen siyah-beyazlı ekip ilk yarıyı bu skorla tamamladı. İkinci yarıda en azından gençlere fırsat vereceğini düşünmüştük ki, Biliç ligde sık sık karşılaştığı ‘son 30 dakika sendromu’nu yaşamamak adına genç kramponları sahaya sürmek için farkın daha da açılmasını bekledi.SENDROMA TOLGA ENGELİBU karşılaşmada kaleci Tolga’ya da forma vermesi ilginç bir detay. Daha iki gün önce Karabük ile çok kritik bir maça çıkan siyah-beyazlılarda Biliç sakat olmasına rağmen eldivenleri Cenk’e teslim etmiş ve Tolga’ya ‘Daha zamanın var’ demişti.ARADAN iki gün geçmişti ki Sarıyer karşısında eldivenleri giyen Tolga, rakibin birkaç harika son vuruşuna uzanarak ‘son 30 dakika sendromu’na engel oldu.ZİRAAT Türkiye Kupası’nın H Grubu’ndaki ilk mazında gözden kaçırılmaması gereken en önemli detay ise taraftarların o ahenk içerisindeki tezahüratlarıydı. Beşiktaş’a ve Sarıyer’e gönül veren futbolseverler tribünlerde sergiledikleri harika performansla yıllardır özlemini çektiğimiz güzel davranışları bizlere yaşattılar. Hepsine teşekkür ederiz.