YAKLAŞIK 1 ay süren sezon başı hazırlık kampının sonuna geldik. Yaklaşık 45 idman, 5 de hazırlık maçı yaptı siyah-beyazlılar. Çalışmaların başladığı günden son güne ne değişti derseniz, takımın kalitesi diyebilirim.
GEÇEN yıldan kalanlar Biliç’i unutup Güneş’e uyum sağlamaya çalışıyor. Onlarda pek değişiklik yok. Biraz Gökhan diyalog kurmak için çaba harcıyor o kadar. Bu ara-
da Franco kampta mıydı ya, göremedim!
TAKIMIN kalitesinin artmasının sebebi son 3 transfer. Herkesin kırk yıllık komşusu gibi tanıdığı Quaresma, sert imajlı Rhodolfo ve dünyaca ünlü Gomez... Sahada kalitesi tescillenmiş futbolcular olduğu zaman bir başka oluyor Beşiktaş’ı seyretmek.
FAKAT Beşiktaş’ı canlı seyretmek isteyenler en iyi ihtimalle sezonun ilk yarısını dürbün ile Olimpiyat Stadı’nda izleyecekler. Çünkü çatı çatılırken çatırdadı malum.
KORKU İMPARATORLUĞU...
İLK kampın ardından yazdığım gibi tüm sorumluluğu teknik direktöre bırakmak çalışanlar arasında korku imparatorluğu hissi yaratmaktan başka bir işe yaramadı. Takımda sorumlu olanların, bir konu hakkında bilgisi olsa bile aktaramıyor olması, bence zamanla onların kişiliklerinde rahatsızlıklara sebep olacak. Zaten karanlık bir dönemden çıkan ekip, bu sefer de yasakların, fırçaların ve anlamsız kuralların havada uçuştuğu bir sarmalın içinde kaldılar.
BİR örnek vereyim; Veli Kavlak tedavi sürecinin sonlarında raporlarıyla kampa geldi. Kendi doktorunun uyguladığı tedaviden olumlu sonuç alınamadığı takdirde ameliyat edilmesi kararı alındı. Bu karar Dr. Sarper Çetinkaya tarafından ayak üstü basın toplantısı ile kamuoyuna aktarıldı. Peki ardından ne oldu dersiniz? Sen misin kamuoyunu bilgilendiren, hem de ayaküstü düzenlenen bir basın toplantısıyla! Doktorun ağzını bir daha bıçak açmadı.
VELİ’NİN ameliyat olduğunu biz kendisinden öğrenebildik. Beşiktaş’ı takip eden kaliteli muhabirler olmasa bu düzende Veli’nin ‘V’sinden haberiniz olmazdı. Çünkü kurumsallık adı altında doğru haberi vermesi gereken kişiler, haberden bihaberler!