Siz hiç ballı balık yediniz mi?

Bendeki ‘Karşı fobisi’ malumunuz. Bütün diğer uzak -gelen- yerler gibi... Lakin bazen bir lezzet uğruna insan tepebiliyor o yolları

Haberin Devamı

Bendeki ‘Karşı fobisi’ malumunuz. Bütün diğer uzak -gelen- yerler gibi... Lakin bazen bir lezzet uğruna insan tepebiliyor o yolları. Tıpkı kanat yiyesimiz geldiğinde Yenibosna’daki Haydar’ın yolunu tuttuğumuz gibi.

İşte öyle yerlerden biri de Moda’daki Cibalikapı Balıkçısı... (Bir şubesi de Haliç’te var) Bizim eski meslektaş Behzat’ın (Şahin) yeri. Bu gidişimde gördüm ki bir meslektaşımız daha eşlik ediyor ona. Bir zamanlar aynı masayı paylaştığım deneyimli gazeteci Necla Bayraktar. Mesleği bırakmış, işletmeci olmuş Cibalikapı’ya. Kadın eli değen yer başkalaşır, burası da almış nasibini. Hoş, mutfak konusunda rüştünü ispatlamış bir yerdi. Daha önce anlatmıştım size.

Bugün tekrar yer vermemin nedeni mönüdeki değişikliklerden haberdar etmek. Aslına bakarsanız sürekli yenileniyor diyebiliriz mönü. Zira her şey ‘zamanında’ var burada. Mezeler de Girit ağırlıklı olduğundan otların mevsimine göre her gittiğinizde başka çeşitler bulmanız mümkün.

Gerçek ot cenneti
Bu aralar giderseniz otlardan ot beğenemezsiniz, öyle zengin meze tepsisi. Sayamadım ama 20’den fazla çeşit vardı mutlaka. Radika, ısırgan, hardal, yaban pancarı, deniz börülcesi, ada börülcesi, kaya koruğu, kabak çiçeği dolması ilk etapta seçtiklerimdi.

Bizim kızlar da uskumru füme, fıstık ve zeytinin harika karışımından oluşan Girit ezmesi (buranın spesiyali), parmesanlı midye, fener kavurma, -her yerde bu kadar güzel yapılmayan- topik vs. söyledi.

Malumunuz detoks sonrası sendromundayım, otları dolayısıyla burası tam aradığım yerdi. Koca bir tabakta yeşil salata, naneden, kuzu kulağına yok yoktu. Yine yeşillendim yani, ancak ortaya söylenen asma yaprağında levreğe kayıtsız kalmam beklenemezdi. Ve detoks sonrası ilk hayvansalımı Cibalikapı’da yedim. Gideceği yeri bilen ‘tahrik bombası’ tahinli tatlısı da ‘Başlarım detoksuna’ dedirten bir başka lezzetti. Az sonra da yenilerden Saraylı da geldi. Gelin de ‘Cin Behzat’ın son keşfiyle müşerref edeyim sizi.

Levrekten yapılan bir balık turşusu bu. Ama... Safran, çam fıstığı, kuş üzümü, tarçın, kaküle, sarımsak, karanfil gibi tam 17 çeşit baharat ve sıkı durun bal var içinde. Evet bal. Balık ve bal, isim olarak yakışsa da aklımıza gelmez değil mi?.. Behzat’ın nereden gelmiş peki?.. Osmanlıca bir risalede rastlamış bu tarife. Duramamış peşine düşmüş. Meclis Kütüphanesi’nde bulmuş kitabı, Ankara’dan fakslatmış, ancak ölçüler Osmanlı’da farklı olduğundan onlarca kez yaptığı deneme yanılma sonunda adını Saraylı koyduğu yeni mezesine kavuşmuş. Baldan yapılan bu balık turşusunu yeni lezzet arayışındakilerin hizmetine sunmuş. Farkındaysanız, kimlerle gittiğim ve neler konuştuğumuzdan hiç bahsetmedim. (Ki çok ilginizi çekecek mevzular yatırdık masaya.) Zira ‘muhabbet de bir yere kadar’ dedirten lezzetler geçidi var Cibalikapı’da. Üstelik hesap da orta halli. İçki dahil 40-60 YTL. arasında. (Sitemkar okur Güneş Hanım, buna gidin bari.)

DİĞER YENİ YAZILAR