12 Haziran’da yapılacak milletvekili genel seçiminde milletvekili adayı olmak isteyen bürokratların görevlerinden istifa etmeleri için tanınan yasal süre dün mesai saati bitiminde sona erdi. Çok sayıda bürokrat, hatta kilit isimler peş peşe istifa etti.
Bürokratik deneyimlerinden faydalanmak üzere teknisyen sıfatı da taşımalarından dolayı kimi bürokratlara siyasi parti yöneticilerinden davet gelir ve bu nedenle bulundukları görevden istifa ederler. Son istifalarda adı geçen eski İstanbul Valisi ve hâlihazırdaki Kamu Güvenliği Müsteşarı Muammer Güler, Emniyet Genel Müdürü Oğuz Kaan Köksal ve TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar, AB Genel Sekreteri Büyükelçi Volkan Bozkır‘ın AK Parti yönetiminden, DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi’nin CHP yönetiminden, Sincan Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Osman Kaçmaz’ın da MHP yönetiminden davet alıp istifa ettiklerini düşünüyorum.
Son dakikada da Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün‘ün istifa ettiği haberi ajanslara düştü.
Bürokratlar arasında siyasi parti yönetimlerinden sinyal alıp istifa eden başkalarının da bulunduğu bilinen bir gerçek. Hatta Tunceli Valisi olduğu dönemde bu günleri düşündüğü için karlı bir kış gününde evinde elektriği olmayan köylülere buzdolabı dağıtan hâlihazırdaki Giresun Valisi Mustafa Yaman da aday olmak için istifa etmiş olabilir.
Davet üzerine istifa edip milletvekili adayı olan bürokratların kendilerini davet eden siyasi partilerin milletvekili aday sıralamasında seçilebilecekleri bir sıraya yerleştirilecekleri kesin. Ancak son ana kadar her türlü sürpriz yaşanabilir. O yüzden böyle bir sürprizle karşılaşanlar şaşırmasın...
Cihaner’in adaylığı
Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı iken Ergenekon kapsamında olaylı bir şekilde göz altına alınıp tutuklanan, daha sonra Yargılandığı Yargıtay’ca tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan Adana Cumhuriyet Savcısı İlhan Cihaner de aday olmak üzere istifa etti. İstifasının ardından yapılan yorumlar Cihaner’in muhtemelen CHP‘den aday olacağı yönündeydi. Ancak araştırmalarımdan edindiğim sonuç, İlhan Cihaner’in daha önce görev yaptığı Erzincan’dan bağımsız aday olabileceği yönünde.
Koltuğa oynayan bürokratlar
Daha ilginç olansa, hiçbir siyasi partiden herhangi bir sinyal almadan, seçim sonrası daha üst bir bürokratik koltuk kapmak üzere iktidar partisinden aday oldum demek için aday adayı olanlardır. Bu tür bürokratlar, baştan beri milletvekili sıralamasında yer bulamayacaklarını bilmelerine rağmen iktidar partilerinden aday olurlar. Sıralamaya girmezler ama seçimler bittikten sonra bakanların kapısına dayanıp “Ben sizin partinizin aday adayıydım. Beni müsteşar veya genel müdür yapın” derler. Bu tür aday adaylar arasında istifa eden sıradan bir memurun bile iktidar partisinden seçim sonrası talebi müsteşarlıktan başlar. Sonra ine ine eski görevlerine bile razı olurlar. Önemli olan iktidarın adamı unvanını almaktır. Haydi hayırlısı.
Petrol fiyatlarındaki artıştan tüketiciler zarar görüyor
Orta Doğu ve Kuzey Afrika ülkelerde yaşanan halk hareketleri, bu ülkelerde ham petrol üretiminin durdurulması veya kısıtlanması, dünyada petrol fiyatlarını artırmaya başladı. Petrol ihraç eden ülkeler petrol fiyatlarına zam yaptıkça, bu zamlar anında aynı oranda iç piyasada satılan benzin ve mazot fiyatlarına da yansıtılmaya başlandı. Olayların başladığı tarihten itibaren ülkemizde benzin ve mazota yapılan zam oranı yüzde 8’e ulaştı.
Türkiye, petrol ihtiyacının büyük bölümünü ithal ederek karşılıyor. Elbette maliyetteki artışlar iç piyasadaki benzin ve mazot fiyatlarına yansıtılacak. Ancak yapılan zamlar sadece petrol fiyatlarındaki artış oranında değil, yüzde 68 fazlasıyla yansıyor. Aslında artan petrol fiyatlarının benzin ve mazot fiyatının içindeki etkisi az bir miktardır. Yüzde 68 gibi bir vergi geldiği için çok daha büyük oranda yansıyor. Hükümet ÖTV’den KDV alıyor. Katma Değer Vergisi’nin ÖTV’den ayrıştırılması gerekir. Hükümet hiç değilse, petrol fiyatları bir dengeye oturana kadar “sosyal devlet“ olduğunu hatırlayıp benzin ve mazot fiyatlarında geçici bir süre ÖTV’den ayrıştırılmış KDV uygulamasına gitmeli ve son yapılan zamlara KDV ve ÖTV uygulanmamalıdır.
Bunları yazıyoruz ama boşuna yazıyoruz. Hükümet, bütçe açıklarını ancak petrol ürünleri ve sigara ile içkiden aldığı ÖTV ile karşılama yolunu seçmiş. Oysa bu yöntemle en fazla ezilenler dar gelirli tüketicilerdir.
