Gazete Vatan Logo

Prostat erkeğin kaderi

Anadolu Sağlık Merkezi Onkolojik Bilimler Koordinatörü Prof. Dr. Haluk Onat, erkeklerin prostattan kaçışı olmadığını söylüyor: Nasıl ki meme kanseri kadınların kaderiyse, prostat da erkeklerin kaderi...

Yaşınız arttıkça prostat kanserine yakalanma riskiniz artıyor. Ama korkmayın, prostatta erken teşhis hayat kurtarıyor. Peki öyleyse ne yapılmalı? 40 yaşından sonra her yıl PSA testi ve elle muayene şart!

Öncelikle okurlara bir özür borcumuz var. Üç gün boyunca kanser dizisine ara verdik. Anadolu Sağlık Merkezi Onkolojik Bilimler Koordinatörü Prof. Dr. Haluk Onat’la tam da prostat kanserini konuşacakken, araya Seren Serengil’in başına gelen o talihsiz olaydan ötürü hamilelikle ilgili bir konu almak zorunda kaldık. Şimdi Prof. Onat’la kaldığımız yerden devam ediyoruz.

* Hocam bir erkek prostat kanserine neden yakalanır?
Prostat erkeklik hormonuyla ilişkisi olan bir kanser. O yüzden yaşla birlikte görülme sıklığı artar. Bütün kanserler yaşla birlikte artar ama prostat kanserinde yaşlanmak en büyük risk faktörüdür. Amerika’da yapılan bir çalışmada başka nedenlerle ölen 90 yaşın üstündeki erkeklerin hepsinin prostat kanseri olduğu saptandı. Prostat yaşlı erkeklerin kaçınılmaz bir hastalığı... Şöyle de diyebiliriz; insanın ömrü uzadıkça prostat kanseri olacaktır.

* Yani prostata yakalanmak saçın beyazlaması gibi bir durum öyle mi?
Aynen öyle... Kanser yaşlılık hastalığı. Toplumlar geliştikçe yaşlı nüfus artıyor. Yaşlı nüfus arttıkça da kanserler artıyor. Kadınlarda meme kanseri, erkeklerde ise prostat kanseri en çok görülen kanserlerdir. Her ikisinde de yaş önemlidir. Yani yaşadıkça riskiniz artar. Bu yüzden de kanseri erken yakalayacaksınız ve yakaladığınız kanseri tedavi edebileceksiniz. Tıpkı rahim ağzı kanseri, meme kanseri ve bağırsak kanserinde olduğu gibi prostat kanserini de erken yakalarsak çok güzel tedavi ederiz. Yok ederiz yani...

* Hocam prostat kanseri için yaşlı erkek hastalığı dediniz ama daha çok hangi yaşlarda çıkıyor ortaya?
Çoğunlukla 50-60 yaşından sonra ortaya çıkar. Ama erken tanı için yaptığımız tarama yöntemlerinde 40 yaşında bile görülebiliyor. ABD’de 60 - 80 yaş grubunda prostat kanseri görülme sıklığının her 7 erkekte bir oranına dek yükseldiği bildiriliyor. Türkiye’de tam rakamları bilmiyoruz. Ama bizde yaşlı nüfus Amerika’ya göre daha az olduğu için belki bu kadar sık olmayabilir. Dünyada üçüncü en sık görülen kanser türüdür. Amerika ve Kuzey Avrupa’da birinci sırada. Orada yaşlı toplum çok fazla çünkü.

Birinci risk faktörü yaş ikincisi yağlı beslenmek
* Prostat kanserinde birinci risk faktörü yaş dediniz, peki ya ikinci risk faktörü nedir?
Araştımalar, prostatın yağlı beslenmeyle ilişkisi olduğunu gösteriyor.

* Yani katı yağ yemek prostat kanserine yakalanma riskini artırıyor mu?
Sadece katı yağ değil, her türlü yağ. Sıvı yağ, zeytinyağ, terayağ... ‘Sağlıklı beslenmek için bu yağları yiyin, şu yağları yemeyin’ diyoruz ya, burada hepsi zararlı. Sıvısı da, katısı da... Bu tip beslenen kişilerde prostat kanseri daha çok görülüyor. Soya ürünlerinin bol tüketildiği Uzakdoğu ülkelerinde ise daha az görüldüğü gözleniyor. Ayrıca vitamin E, selenyum, özellikle domateste bol bulunan bir antioksidan madde olan likopen ve yeşil çay tüketiminin prostat kanseri olasılığını azalttığı da öne sürülüyor.

* Peki siz ne öneriyorsunuz?
Yağdan fakir bir diyet. Başka bir korunma yöntemi yok. Bir de erken tanı için gerekli testlerin yapılması lazım. Onlar da 40 yaşında sonra PSA ve makattan yapılan prostat muayenesi. Yılda bir kez... Muayene de, PSA da normal çıksa bile her yıl tekrarlanmalı. Erken tanı için bu şart.

* Prostat kanserinde genetik yatkınlık da söz konusu mu?
Tabii... Ailesinde prostat kanseri sık görülenlerde risk fazladır. Birinci derece yakınlarında prostat kanseri olanların prostat kanserine yakalanma olasılığının normalden 2-11 kat daha fazla olduğu saptanmıştır.

GECELERİ TUVALETE KALKIYORSANIZ DİKKAT!
* Peki hocam prostat kanseri ne gibi yakınmalara neden olur?
Erken dönemde hiç bir yakınmaya neden olmaz. Zaten prostat, idrarla ilgili şikayetlerle ortaya çıkabilir. Gece idrara kalkma bir belirtidir.

* Kaç kere kalkılırsa prostat belirtisi olabilir?
Aslında bir kere bile normal değil. Ama kişi çok alkol aldıysa ya da çok su içtiyse sık idrara gidebilir. Bununla karıştırmamak lazım tabii... Bunun dışındaki diğer belirtiler ise çatallı işeme, idrar yapma zorluğu... Yalnız bu şikayetler prostat büyümesinin de belirtileri olabilir ki, o selim bir hastalıktır. Ama böyle şikayetleri olanlara mutlaka prostat kanseri yönünden de bakılmalıdırır.

* Daha ileri aşamadaki belirtiler neler?
İlerlemiş hastalıkta idrar yapma zorlukları, idrarda kan görülmesi gibi prostatın büyümesine bağlı yakınmalar ile karnın alt kısımlarında, bacaklarda, belde ağrı, özellikle kemiklerde ağrı ve kilo kaybı gibi tümörün yayılımına ait yakınmalar görülebilir. Bu yüzden mühim olan hiçbir şikayet yokken erkeğin muayenelerini yaptırıp erkenden bu hastalığın yakalanmasıdır.

* Nasıl teşhis konur?
Parmakla rektal muayene ve kanda PSA isimli maddenin düzeyinin ölçülmesi en önemli tanı araçlarıdır. Genellikle 50 yaş üzerindeki sağlıklı erkeklerin PSA ve parmakla rektal muayene ile yılda bir kontrolü önerilir. Ancak ailesinde prostat kanseri olanların 40 yaşından itibaren bu kontrollere başlaması önerilir.Parmakla rektal muayene, ancak belirli bir boyuta ulaşmış kitleyi saptayabilir. Bu nedenle PSA düzeyinin ölçümü erken tanı açısından önemlidir.

Sanki göğsüme bıçak saplanıyor gibi bir sancım var!
Soru: Hocam adını vermek istemeyen bir okurumuzun sorusu şöyle: “Otuzdokuz yaşında bir kadınım. 2 yıl önce göğsümden koyu yeşil bir akıntı geldi. Doktora gittim, süt damarlarımın geniş olduğunu, bu yüzden de içinde süt kalıntısı olduğunu söyledi. ‘Korkulacak bir şey yok’ dedi. Ama benim sağ göğsümde sürekli bi sancı var; sanki içine bıçak sokuluyor gibi... Sağ yumurtalığımda sorun var, bu sancının onunla bir ilgisi olabilir mi?”

Bu akıntının kanserle hiçbir alakası yok. Ama bu okurumuz şimdiye kadar bir mamografi çektirmediyse mutlaka çektirsin. Bir de jinekolojik kontrol altında olmasında yarar var.

* Peki ‘Göğsümde sürekli bir sancı var’ diyor...
Özellikle adet gören kadınlarda hormonal bir etkiye bağlı olarak adet öncesi bir sancı olabilir. Bu normaldir. Yani göğüslerdeki gerilmeye bağlı bir sancı olabilir. Ama dediğim bir doktora görünsün.

Prof. Dr. Haluk Onat

Kanser riskiniz tamamen ortadan kalkmış diyemeyiz
Soru: Yaklaşık 15 yıldır 4 ile 7 cm arası değişen kist problemleri ile uğraşıyorum. Her seferinde ‘ameliyat’ dendi ama bitkisel tedavilerle yendim. 1997’de 4’üncü evre olan endometriozisten laporoskopi ameliyatı oldum. Yaşım genç olduğu ve bir tane daha bebek istediğim için rahim ve yumurtalıklarım alınmadı. Ama yapışıklıklarımın hepsi temizlenememiş. 2003’te tekrarladı. Karın zarı iltihapı ile birlikte... 5 gün hastanede yoğun antibiyotik tedavisi gördüm. Son anda ameliyattan vazgeçildi. Şu anda 43 yaşındayım ve 2 yıldır tam menopozdayım. Ara sıra ufak ufak kanamalarım oluyor. Kanser araştırmaları ve biyopsi sonuçları temiz. ‘Rahim incelmiş ve arka duvara yapışmış’ diyorlar. Sık sık ağrılarım oluyor. Kanser riskim var mı? Nihal K.

Menopoz döneminde ve sonrasındaki kanamalarda biz hekimlerin göz ardı etmemesi gereken şey rahimden veya vajenden kaynaklanabilecek olan kanserlerdir. Sizin muayeneniz yapılmış ve alınan biyopsilerde böyle bir durumun söz konusu olmadığı belirtilmiş. Bu durumda rahim kanserini ekarte etmiş olmaktayız. Tabii yeni bir kanama problemi yaşayacak olursanız yeniden bu açıdan değerlendirme yapılması gerekmektedir. Yapılan bu işlemler bize yumurtalıklar hakkında bilgi vermemektedir. Yani yumurtalıklarda oluşabilecek kötü huylu bir hastalığı bize göstermez. Bu nedenle düzenli jinekolojik kontrollere gitmeniz şart. Endometriozisten kaynaklanan kanser riski yaklaşık yüzde 1-3 civarındadır. Başka bir deyişle tüm yumurtalık kanserlerinin yüzde 1-3’ünün yumurtalıkta olan endometriozisten kaynaklandığı düşünülmektedir. Menopoza girmenizle beraber, hormonal etki ortadan kalkmış olduğundan dolayı endometriozisin tekrarlama riski ciddi anlamda azalmıştır. Fakat endometriozisten dolayı kanser ortaya çıkma riski azalmakla beraber tamamen ortadan kalkmıştır demek imkansızdır.

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Fatih Güçer

Çocuklarda kanser artıyor

FRANSA’DAKİ Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı’nın yaptığı araştırmaya göre, çocuklarda görülen kanser vakalarında son 20 yılda yüzde 17 oranında artış görüldü. 15 Avrupa ülkesi dahilinde 1978-1997 yılları arasında yapılan bu araştırma da, 77 bin çocukta kanser vakaları incelendi. 0-14 yaş arası çocuklarda kanser nedeniyle ölümlerin her yıl yüzde 1.1 oranında arttığı ifade edildi. Uzmanlara göre, en sık rastlanan kanser vakalarının başında beyin tümörü, kan kanseri ve böbrek tümörü geliyor. Avrupa Kanser Dergisi’nde (European Journal of Cancer) yayınlanan araştırmaya göre, çocuklardaki kanser vakalarının artışının nedeni fast-food gibi dengesiz beslenme, hormonlu yiyecekler, sürekli radyoaktif dalgalara maruz kalmak ve hareketsizlik...

Kaynak: Independent

Kahve diyabet riskini azaltıyor
UluslararasI Kahve Bilimi Birliği’nin Fransa’nın Montpellier kentinde düzenlediği konferansta kahve hakkındaki yanlış inançları çürüten araştırmalar sunuldu. Buna göre kahve tüketimi parkinson ve şeker hastalığını önlemede büyük fayda sağlıyor. İtalya’daki Mario Negri Farmakoloji Enstitüsü’nün araştırmasına göre kahve tüketimi siroz riskini yüzde 80 oranında düşürebiliyor. Günde 10 bardak kahve içmenin normal olduğu Finlandiya’da Helsinki Üniversitesi uzmanları da günde 5 veya 6 fincan kahvenin 2’nci tip şeker hastalığı riskini yüzde 50 oranında indirebileceğini söyledi. Avusturya Viyana Üniversitesi’nden Siegfried Knasmueller ise kahvenin hastalıklara bağışıklığı meyve ve sebzeden daha iyi önlediğini belirtti. Kaynak: news.com.au

Cep telefonları bağımlılık yapıyor
İNGİLİZ bilimadamları cep telefonu sahiplerinin, cep telefonlarına karşı zaman zaman alko veya sigara tiryakileri derecesinde bağlanabileceğini öne sürdü. Staffordshire Üniversitesi Psikoloji Bölümü 100 genç üzerinde yaptıkları araştırmada, telefonları bir süre ellerinden alınan gençler, telefonsuz kaldıklarında alkolik veya sigara tiryakilerine benzer tepki verdi. Araştırmaya katılanların yüzde 40’ı telefonları yanlarında olmadan yapamadıklarını söyledi. Gençlerin yüzde 35’i telefonu “günlük hayatın stresinden kaçmak” için kullandıklarını söyledi. Kaynak: Reuters

Bel ağrısına karşı akupunktur
SAYGIN İngiliz Tıp Dergisi’nde (British Medical Journal) yayınlanan bir rapora göre akupunktur sırt ağrısını gideriyor. ABD’deki MAryland Ünviversitesi tarafından yapılan araştırmaya katılan koranik bal ağrısı çeken 160 hastaya, 3 ay boyunca 10 akupunktur tedavisi uygulandı. 3 ayın sonunda akupunktur tedavisi görenler, ilaç tedavisi gören 80 hastaya göre “daha az ağrı çektiklerini” ifade etti. Bilimadamları, akupunkturun ilaç tedavisine göre daha ekonomik olduğunu söyleyerek, İngiliz Sağlık Bakanlığı’na bu tekniği devlet hastanelerinde de kullanma çağrısı yaptı. Kaynak: British Medical Journal

Haberin Devamı