Gazete Vatan Logo

'İnanca saygısızlık yapıyorlar'

Mumcu, "Özgürlüğü ve inancı türbana indirgeyerek özgürlük kavramının içini boşaltıyor, inanca saygısızlık yapıyorlar" dedi

TBMM Başkan Vekili ve CHP İzmir Milletvekili Güldal Mumcu, kamulaştırma kararı alınan Sivas'taki Madımak Oteli'nin müze olması gerektiğini söyledi. AK Parti iktidarının kadınlara bakış açısını eleştiren Mumcu, "Özgürlüğü ve inancı türbana indirgeyerek özgürlük kavramının içini boşaltıyor, inanca saygısızlık yapıyorlar" diye konuştu.

Sivas Rotary Kulübü'nün davetlisi olarak kente gelen Mumcu, `Türkiye ve Dünyada Kadın ve Kadın Hakları' konulu panele konuşmacı olarak katıldı. Mumcu, kenti ziyaretinde ilk olarak Vali Ali Kolat'ı makamında ziyaret etti. Daha sonra CHP İl Teşkilatı'na giden Mumcu, yaptığı açıklamada Anayasa değişikliği ile ilgili tasarıyı eleştirdi. Mumcu, tasarıyla ilgili soru üzerine, şunları söyledi:

"Basından takip ettiğim kadarıyla çok da uygun olmayan bir tasarı olduğunu görüyoruz. Demokratikleşme ve özgürlük yolunda pek fazla adım atıldığı kanaatinde değilim. Biliyorsunuz biz de yasama, yürütme ve yargı ayrıdır. Birbirinden bağımsız ama aynı zamanda birbirlerini denetlerler. Yasama yürütmeyi, yargı hem yürütmeyi hem de yasamayı denetler. Bu nedenle demokrasi olmazsa olmaz. Kontrol ve denetim mekanizmalarının tek elde toplanması demokrasi olmaz. Bu bağımsızlığı ve birbirine karşı olan her denge ve ayrı kontrol mekanizmalarını gözetmek zorundayız. Aksi halde bunun adı demokrasi olmaz."

"MADIMAK MÜZE OLMALI"

Mumcu, daha sonra Rotary Kulübü tarafından Ticaret ve Sanayi Odası'nda düzenlenen panele geçti. Panelde 2 Temmuz 1993 yılında yaşanan Sivas Olayları'na değinen Güldal Mumcu, Madımak Oteli'nin müzeye dönüştürülmesi gerektiğini, bu olayın tarihin belleğine kayıt düşülmesi gerektiğini belirterek, "Sivaslılar olarak sizden otelin müze yapılması fikrine sahip çıkmaya devam etmenizi istiyorum. Orası lokanta olmamıştı, parkta olmayacaktır" dedi.

AK PARTİ'YE KADIN ELEŞTİRİSİ

Konuşmasında kadın haklarına da örnekler vererek değinen Mumcu, Dünya'da İslami rejime sahip ülkelerde yaşayan kadınların Türkiye'ye öykünürken bu hakları çoktan elde etmiş Türkiye Cumhuriyeti kadınlarının seçme ve seçilme hakkına sahip olmayan kadınlara özenmelerinin gerçekten acı olduğunu belirterek, "Gelenek ve din baskısı Ortadoğu ve Uzak Asya'da kadınları toplumsal yaşamdan koparıp evin dört duvarına mahkum etmekte. Ülkemizde de AKP iktidarı kadınların özgürlüğünü türbana indirgeyip onların dört duvar arasına sıkışıp kaldığı gerçeğini gözden kaçırmaya çalışmaktadır" diye konuştu. AK Parti'nin türbanı kamusal alana sokmaya çalıştığını belirten Mumcu şöyle devam etti:

"Biliyorsunuz AK Parti iktidarı özgür tercih, bir hak olarak türbanı kamusal alana girmesi için ülkenin temel değerlerini alt üst etmeye uğraşmaktadır. Ama en az 3 çocuk, kadının yeri evidir dayatması da aynı iktidara aittir. Dışarı çıkmasını türban şartına bağlayarak kadını aşağılıyorlar, özgürlüğü ve inancı türbana indirgeyerek özgürlük kavramının içini boşaltıyor, inanca saygısızlık yapıyorlar. Bu ülkenin başbakanı kadınlara 'En az üç çocuk doğurun' diyerek doğuracağı en az çocuk sayısını dikte etmeye kalkıyor. Bu ailelerin özgür iradesine saygısızlıktır."

Konuşmasında aile içi şiddete de değinen Mumcu, şiddetin toplumda benimsenen bir olgu olmasından yakınarak Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Aliye Kavaf'ın `Kurtlar Vadisi dizisini izliyorum' sözlerini eleştirdi. Güldal, Kavaf'a göre aile yapısını şiddettin değil aşkın bozduğunu anlatırken şöyle konuştu:

"Aşk-ı Memnu dizisini toplumun aile yapısını bozduğu ve ahlaka aykırı olduğu için eleştiren kadın bakanımız en çok izlediği dizinin her an insanların öldürülüp vahşice dayak yediği `Kurtlar Vadisi' olduğunu söylemiştir. Bir kadın olarak şiddeti bu kadar olağanlaştırması bir yana bakana göre aile yapısını şiddet değil aşk bozuyor. Adam öldürmek ve şiddet aile yapısına ve ahlaka aykırı değildir ama aşk aykırıdır."

Açıklamalar karşısında ailelerin `Ahlakı bozulur' diye kız çocuklarını okutmak istemediğini belirten Mumcu, kız çocuklarını baskı altına almak için din olgusunun kullanıldığını, kızların kafalarının içinden hem de dışından kapatılmaya çalışıldığını belirtti. Mumcu, devletin bu anlayışı bozmak yerine aileleri kızlarını imam hatip liselerine göndermeleri konusunda yönlendirdiğini de iddia ederek sözlerini şöyle tamamladı:

"Devlet politikası imam hatiplerin çoğalmasına paralel olarak Türkiye'nin bir İslam devleti olması yolunda tarikatların da önünü açmıştır. 17 yaşında babası ve dedesi tarafından erkeklerle konuştuğu gerekçesiyle diri diri toprağa gömülen Adıyamanlı Medine'nin de ailesi Menzil tarikatının mensubudur. İşte toplumu tarikatların ve cemaatlerin oluşturduğu geleneklerle yönetmek isteyenlerin yol açtığı sonuç budur."

TBMM Başkan Vekili Güldal Mumcu, Konferans ardından Kongre Müzesi ve kentin tarihi mekanlarını da ziyaret etti.

Haberin Devamı