Gazete Vatan Logo

Erdoğan'ın Türkiye'si

AKP'nin 3'üncü Olağan Kongresi Ankara'da yapıldı...

Geçmişte hatalar varsa bunları bir tarafa bırakalım, bir milat, yola koyulalım...

Başbakan Erdoğan, dün partisinin kongresinde “açılıma destek” istedi ve milat ilan etti. Erdoğan, “Türkiye’nin dünyaya söyleyecek sözü var. Anlatacak bir hikayemiz, bir rüyamız var. Geçmişte yanlışlarımız varsa, bunları bir tarafa koyalım. Gelin üzümü beraber yiyelim” dedi




Başbakan Tayyip Erdoğan, kongrede yaptığı konuşmada salonda “Türkiye’nin 7 bölgesi bulunduğunu” söyleyerek Türkiye tablosu çizdi. Konuşmasında “milat” vurgusu yapan Başbakan Erdoğan, özetle şöyle konuştu:

TÜRKİYE TABLOSU: Bugün bu salonda Anadolu var, Trakya var; Türkiye’nin 7 bölgesi var. Karadeniz’in coşkusu, Akdeniz’in sıcaklığı var. Bugün burada Kızılırmak, Yeşilırmak’ın Sakarya’nın, Dicle’nin, Botan’ın, Seyhan’ın, Ceyhan’ın, Murat’ın, Meriç’in, Gediz’in, Menderes’in çağıltısı var. Ağrı Dağı’nın Süphan’ın, Kaçkar’ın, Cudi’nin, Munzır’ın, Erciyes’in, Torosların, Aladağlar’ın, Uludağ’ın ali cenaplığı var. Dilovası’ndan Kadıköy’e kadar yayılmış, emeğiyle geçinen işçi kardeşimin hakkı bizim omuzlarımızdadır. İstanbul’da Gazi Mahallesi’nin, Ankara’da Kuşcağız Mahallesi’nin, Diyarbakır’da Benu Sen Mahallesi’nin hakkı bizim omuzlarımızdadır.

ELİTLER ROTA ÇİZEMEZ: Bu partiye, toplumdan kopuk olan elitler yön belirleyemez, seçkinler rota çizemez. Bu partiye milletin hukukunu ayaklar altına alan çeteler sirayet edemez. 3 Kasım 2002 bu ülke için bu ülke ve millet için milat olmuştur. Millet iradesinin seçimlerin dışında bir yolla değiştirilebileceğine inananlar, artık karşısında milleti bulurlar.

ANLATACAK HİKAYEMİZ VAR: Siyasi görüşümüz ne olursa olsun, her yönüyle büyük ve güçlü Türkiye, daha ferah, daha yaşanabilir bir Türkiye’dir. Türkiye’nin dünyaya söyleyecek sözü var. Çünkü biz konuşmaya daha yeni başladık. Çünkü bizim faslımız daha yeni başlıyor. Çünkü bizim anlatacak bir hikayemiz, bir rüyamız, bir hayalimiz var. Hiçbir milleti ayırmadan herkese eşit davranılmasını istiyoruz. Biz, birlikte Türkiye’yiz. Bu toprakları hep birlikte vatan kıldık. Bu topraklarda hep birlikte tekbir millet olduk. Çanakkale’de, Sakarya’da, Dumlupınar’da omuz omuza bu toprakları savunduk, yan yana şehit düştük. Ortak kaderimizle Türkiye’yiz. 72 milyon vatandaşımın her biri, bu ülkenin birinci sınıf vatandaşıdır.

SAİD-İ NURSİ’SİZ BİR TÜRKİYE...: Şunu tüm samimiyetimle, bütün hasbiliğimle ifade ediyorum: Bu ülkenin tarihinden, Ahmet Yesevi’yi, Hacı Bektaş’ı, Pir Sultan’ı, Hacı Bayram Veli’yi çıkartmaya kalkarsanız, onları görmezden gelirseniz, onları yok sayarsanız, bu ülke öksüz kalır, yetim kalır, köksüz ve dayanaksız kalır. Yunus Emre’siz bir Türkiye dilsiz kalır. Mevlana’sız bir Türkiye ruhsuz kalır. Sabahat Akkiraz’a kulak vermeyen, dinlemeyen Türkiye türküsüz kalır. Tatyos Efendi’yi yok sayan Türkiye’nin besteleri yarım kalır. Cem Karaca bu ülkenin hasretini çektiği kadar, bu ülke de Cem Karaca’nın hasretini çekti. ’Hoşçakalın İki Gözüm’ diyen Ahmet Kaya’ya vefa göstermeyen Türkiye’nin şarkıları eksik kalır. Nasıl Mehmet Akif’siz bir Türkiye tahayyül edilemezse, Nazım Hikmet’siz Türkiye eksik sayılır. Seversiniz sevmezsiniz, beğenirsiniz beğenmezsiniz, görüşlerini kabul edersiniz etmezsiniz ama Ahmedi Hani’siz, Bitlisli Said-i Nursi’siz bir Türkiye’nin maneviyatı noksan kalır. Biz, bu ülkenin tüm renkleriyle, bütün kokularıyla, dağları, taşları, ırmaklarıyla Türkiye’yiz.

DIŞLAMAK OLMAZ: Mevlana’ya kulak verdik, ’Gel, ne olursan ol, yine gel’ dedik. Hacı Bektaş Veli’ye kulak verdik, ’Bir olalım, iri olalım, diri olalım’ dedik. Pir Sultan Abdal’a kulak verdik, ’gelin canlar bir olalım’ dedik. Yunus’a kulak verdik, ’gelin tanış olalım’ dedik. Kimseyi Sünni olduğu için değil, kimseyi Alevi olduğu için değil, Türk, Kürt, Çerkez, Laz, Tatar, Abhaza, Arap, Roman, Musevi, Rum, Ermeni olduğu için değil, herkesi insan olduğu için sevdik. Bu adabı ’Yaradılanı severiz, Yaradandan ötürü’ diyen Yunus’tan aldık. Biz bu terbiyeyi, Çanakkale’de düşmanına dahi kahve ikram edebilmeyi başarmış Mehmetçik’ten, şehitlerimizden, gazilerimizden aldık. Bu ülkenin hamurunda dışlamak yoktur. Bu ülkenin hamurunda ötekileştirmek yoktur.

BİR MİLAT, YOLA KOYULALIM: Geçmişte yanlışlarımız varsa, bunları bir tarafa koyalım. Bir milat..., yeniden yola koyulalım. Bu topraklar Anadolu’dur. Bu topraklar anaçtır, bu topraklar ana kucağı gibi herkese kollarını açar. Bu topraklarda kimsenin bir başkasını ötekileştirmeye, dininden, mezhebinden, milliyetinden, etnik kimliğinden ötürü bir başkasını dışlamaya, hor görmeye hakkı olamaz. Bu topraklarda hoş görülmeyen yegane şey, hoşgörüsüzlüktür. Binlerce yıldan bu yana bu toprakların üzerinde yankılanan sese kulak veriyor, toprakları şekillendiren kardeşlik ruhunu benimsiyoruz.

’Dönülmez demokrasinin ufkundayız’

Başbakan Erdoğan okuduğu şiir nedeniyle cezaevine gönderildiği dönemleri anımsatarak başlattığı konuşmasında, Necip Fazıl Kısakürek, Mehmet Akif Ersoy, Yunus Emre, Aşık Veysel, Hacı Bektaş Veli, Pir Sultan Abdal ve Mevlana’dan alıntılarla süsledi.

Erdoğan konuşmasına Pınarhisar Cezaevi’ne girdiğini hatırlatarak şu sözlerle başladı: “Sevgili kardeşlerim, Pınarhisar Cezaevi’ne doğru yola çıkarken, 26 Mart 1999 günlerden Cuma... Üsküdar’dan evimin önündeki vatandaşlarıma seslendim: ’Bu bir veda değildir. İnşallah bitmeyen şarkının besteleri içindeki bir ’es’tir, bir duraktır’dedim. Bir an bile karamsarlığa kapılmadım. Bir an bile başımı öne eğmedim. Cezaevi’nde, Necip Fazıl Kısakürek’in ”Du “ şiiri hislerime tercüman oldu. Erdoğan’ın dile getirdiği dizeler şöyle:

Necip Fazıl Kısakürek’in ‘Dua’ şiiri:

Dua dua, eller karıncalanmış; yıldızlar avuçta, gök parçalanmış.

Gözyaşı bir tarla, hep yoncalanmış.

Bir soluk, bir tütsü, bir uçan buğu iplik ki incecik, örer boşluğu.

Ana rahmi zahir şu bizim koğuş; karanlığında nur, yeniden doğuş.

Sesler duymaktayım: davran ve boğuş.

Sen bir devsin, yükü ağırdır devin.

Kalk ayağa, dim dik doğrul ve sevin.

Mehmed’im sevinin başlar yüksekte.

Ölsek de sevinin, eve dönsek de!

Sanma bu tekerlek kalır tümsekte.

Yarın, elbet bizim, elbet bizimdir.

Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir.

Türkiye’yi bu isimlerle anlattı

Cem Karaca (1945-2004): Ünlü müzisyen. 12 Eylül’de sürgün yaşadı. Vatandaşlıktan çıkarılan Karaca, Özal’ın çabasıyla yurda döndü vatandaşlığa alındı.

Ahmet Kaya (1957-2000): Protest müziğin ünlü ismi. Yurtdışı konserleriyle ilgili çarpıtılan haberler nedeniyle mahkum oldu, yurda dönmedi. 2000’de Paris’te öldü, orada yatıyor.

Mehmet Akif Ersoy (1873-1936): İstiklal Marşı’nın söz yazarı, “Vatan şairi.” Çanakkale Destanı, Bülbül’ü yazdı.

Nazım Hikmet (1901-1963): Dünyaca ünlü şairimiz. Yıllarca cezaevinde yattı, sürgün yaşadı. Moskova’da yatıyor. Geçen yıl vatandaşlığa alındı.

Ahmedi Hani (1651 -1707): 17. yüzyılda, “Mem û Zîn” i yazan Hakkarili Kürt tarihçi, ve edebiyatçı. Medreselerde hocalık yapan Hani’nin adı Van’da bir liseye verildi.

Said-i Nursî (1878- 1960): Risale-i Nur Külliyatı’nın yazarı. Nurculuk hareketinin önderi. Yolundan gidenler “Bediüzzaman” (zamanın en iyisi) sıfatını kullanıyor. Mart 1960’da vefat etti, Şanlıurfa’ya defnedildi. Askeri yönetim naaşını alarak bilinmeyen yere nakletti. Uçaktan Kıbrıs açıklarına atıldığı öne sürüldü.

Ahmet Necip Fazıl Kısakürek (1904-1983): Kaldırımlar şiiriyle ünlü Türk sağının önemli edebiyat ve fikir adamı. Şiir ve yazıları nedeniyle hasip yattı.

Ahmet Yesevi (1093- 1166): Türkistanlı düşünür ve Haydariliğin kurucusu.

Hacı Bayram-ı Veli (1352 - 1429): Anadolu’da yetişen şair, mutasavvıf. Bilim ve tasavvufu birleştirmeyi başarmış sufidir.

Yunus Emre (1240 - 1321): Anadolu’da Türkçe şiirin öncüsü olan mutasavvıf bir Türk halk şairi. Allah sevgisini ve aşkla ilgili düşüncelerini, batıl inanca karşı, gerçek İslam tasavvufunu işleyerek Türk-İslam birliğinin oluşmasında önemli rol oynadı.

Pir Sultan Abdal (16. yüzyıl): Anadoluda 16. yüzyılda yaşamış halk şairi, ozan. Asıl adı Haydar. Halk arasında Yedi Ulular olarak bilinen Yedi Ulu Ozan’dan biridir. Alevi gelenekleri ile dergâh ortamında yetişti.

Hacı Bektaş-ı Veli (1209 -1271): Ahmet Yesevi’nin öğretlerini takip etti. Yesevi’nin ’halife’si olarak kabul edilir. Kendisinin de bağlı olduğu “Ahilik Teşkilatı” ile, Osmanlı Devleti’nin kuruluş devrinde Anadolu’da sosyal yapının gelişmesinde önemli katkılarda bulundu. En önemli eserleri Velayetname, Makalat ve Firdevsinin Vilayetnamesi’dir.

Tatyos Efendi (1858-1913): İstanbul’da doğdu. Gerçek adı Tateos Enkserciyan olan Klasik Türk musikisi üstadı kemani. Sevilen eserleri arasında “Bu akşam gün batarken gel” ve “gamzedeyim deva bulmam” gibi çok sayıda bestesi var.

Sabahat Akkiraz (1955-...): Sivas’ta doğdu. Halk müziğini evrensel arenaya taşıdı.

Mevlânâ Celaleddin-i Belhi Rumi (1207-1273): Şair, düşünce adamı ve Mevlevi yolunun öncüsü.

KONGREDEN NOTLAR

’Işık Buradan Yükseliyor’da halay, horon, zılgıt bir arada

AK Parti’nin dün yapılan 3. Olağan Büyük Kongresi’ne, “Demokratik Açılım” damgasını vurdu. Demokratik açılım sürecine paralel biçimde “Biz Birlikte Türkiye’yiz” konseptiyle organize edilen kongrede, Ak partililer “halay, horon, zılgıt” ı bütünleştiren müzisyen Özhan Eren’in bestelediği “Işık Buradan Yükseliyor” adlı şarkısı çalındı. Şarkının sözleri şöyle: Biz elele kuvvetliyiz/Gücümüz burdan gelir Biz birlikte Türkiye’yiz/Işık burdan yükselir... /Burda birleşir eller / Dostluk burda güçlenir/Aşkla yanar gönüller/ Işık burdan yükselir... / Umut burda boy verir / Emek burda güçlenir / Kararsa da dört bir yan / Işık burdan yükselir... / Birleşelim kardeş gibi / Coşsun kalpler ateş gibi / Hiç sönmeyen güneş gibi/ Işık burdan yükselir...

MUHALEFETTEN KİM KATILDI?: MHP’yi temsilen Genel Başkan Yardımcısı Murat Şevkatli katıldı. CHP’den hiçbir temsilci katılmazken, en büyük alkışı BBPGenel Sekreter Mustafa Destici ve MYK üyesi Tevfik Eren aldı. Kongreye SP’den genel başkan yardımcıları Ertan Yülek ve Şeref Malkoç, ANAP’tan Genel Başkan yardımcıları Ömer Ertaş, Niyazi Kahveci katıldı. DTP’yi Sırrı Sakık temsil etti.

YABANCI KONUKLAR

KKTC Başbakanı Derviş Eroğlu başta olmak üzere yurt dışından ve yabancı misyon temsilcisi konuklar katıldı.

MERKEL’İN MESAJI: Almanya Başbakanı Angela Merkel, kongreye gönderdiği mesajda AKP ile CDU arasındaki dostane ilişkilerin kendisi için büyük önem arz ettiğini vurgulayarak “başarılı bir kongre geçirmenizi ve AK Parti’nin bundan sonraki çalışmalarında başarılar diliyorum” dedi.

SAMSONITE ÇANTA: Kongre başlamadan önce parti tarafından delegelere yaklaşık 1.500 adet Samsonite marka çanta dağıtıldı. Çantanın içinde delegelere Başbakan Erdoğan’ın 11 Ağustos 2009 tarihli konuşması, yine Erdoğan’ın CD olarak şiir klibi, Erdoğan’ın fotoğraflarının olduğu tebrik kartı ve bloknot verildi.

‘Torunu 3G’den gÖrdüm’ esrpisi güldürdü

Erdoğan, “Torunumu 3G’den gördüm” deyince Emine Erdoğan ve damadı Berat Albayrak güldü. Kongreden sonra Erdoğan çifti, torunları ‘Emine’ bebeği ziyarete gitti.











Haberin Devamı