Gazete Vatan Logo
Futbol Faruk Süren bombaladı!

Faruk Süren bombaladı!

Dinar Bandosu Beethoven çalamaz

G.Saray’ın efsane başkanı Faruk Süren, 27 Mart seçimi öncesi başkan adaylarını değerlendirdi.

G.Saray’ın içerisindeki insanlar, taraftarlar sizin için “Efsane başkan” diyorlar ama “Yeniden dönsün” dendiğinde herkes ortadan kayboluyor.. G.Saray camiasının sizinle alıp veremediği nedir?

BENİM alıp veremediğim bir şey yok. Camianın derdi var. Öyle gözüküyor. Benim ikinci bir hatam var. O da şu.. Hizmet verdiğiniz, emrinde çalıştığınız toplumun genel, ortalama bir beklentisi vardır. Hedefleri vardır. Siz şimdi bu hedeflerin üzerinde, hedefler gayeler işaretlerseniz buna inanmamakla birlikte, seçilmiş başkan ya da onların yedi emini olduğunuz için, kerhen de olsa kabul ederler. Hoşgörüyle karşılarlar. Ancak o hedefe vardığınız zaman, UEFA şampiyonluğu gibi, bu korku yaratır. O gömlek onlara bol gelir. Rahatsızlık yaratır.

BEN kendimi methetmek için söylemiyorum. Ben neysem oyum. Zaten ne demişler: “Seni sevene kendini anlatma ayıptır, sevmeyene de anlatma zaten dinlemez.” Dolayısıyla bu iş böyle. Ben değil, bizim yönetimimiz... Kimler vardı.. Başta Özhan Canaydın, Atilla Donat, Ali Dürüst, Ergün Gürsoy, Ahmet Yolalan, Mete Başol, Bikem Ardakoç, Mahmut Ünlü, Ateş Ünal Erzen, Osman Hattat, Celal Gürcan.. Hepsinin bir görevi vardı. Daha önemlisi bu bir ekipti. Eğleniyorduk.. Kararlarımızda, başarılarımızda, hatalarımızda beraberdik. Kimse dedikodu yapmıyordu. Bu ekip meselesi.. Cansun’u da unutmayın.

BU iş orkestra meselesi.. Senfoni orkestrasında kemanlar, viyolonseller, çellolar var.. 60-70 kişilik topluluk.. Hepsi mesleğini çok iyi biliyor. Sonra bir adam var. Sırtı seyirciye dönük. Elinde bir sopa.. Bir şey yapıyor. Her biri müzik tanesi çıkartıyor. O adam sopayı sallamasa hiçbirinin çıkardığı ses bir anlam ifade etmez. Dünyada bir tek orkestra var.. Oda orkestrasından büyük. Şefsiz çalan.. Bizim yaptığımız şey orkestra şefliği.. Bizim yapmamız gereken çalanların işlerinden zevk alması. O da bir hayâl getiriyor. O hayâl de başarıyı..

Orkestra şefliğinden yola çıkarsak.. G.Saray orkestra şefi mi seçmeli, yoksa bu işi iyi bilen müzisyenler mi?

G.SARAY orkestra şefi seçerken, şef de toplumun beklentisi doğrultusunda müzisyenleri seçmeli. Ki ortaya kaliteli müzik çıksın. Dinar Belediye Bandosu’ndan Beethoven ya da Mozart dinleyemezsiniz. Orkestra şefi ne kadar iyi olursa olsun çalamazlar. Belediye Bandosu, Beethoven çalmak için kurulmamıştır. Bandoyu iyi kurmak şefin yetkisindedir.

Seçime dönersek.. Kimi destekleyeceksiniz?

BUGÜN (dün) Polat’ın bir demecini okudum.. Ona da üzüldüm. Şayet Polat yönetimi aynen İnan Kıraç’ın ve taraftarlarının zihniyetini benimsediyse, bugünkü felâket senaryosunun bizden kaynaklandığını düşünüyorsa o zaman ilerisi için de kötü.. O zaman birleşme sonrası da kötü yönetim gösterecekler. Bugün SPK yoluyla yapılan çağrıdaki zaafiyet de bunun kanıtıdır. Mesele çağdaş kabul görmüş ortak ilişkisinde dürüst olmak. Onlara haber verip ilişki kuracaksınız. Hakimiyetin baskısı yok. Hegemonya kuramazsınız. Herkesle anlaşmak zorundasınız. En kötü anlaşma en kötü mahkemeden daha iyidir.

Adnan Öztürk’ü nasıl değerlendiriyorsunuz?

ADNAN Öztürk’ü görmedim. Onu martın 20’sinde izleyeceğim, cumartesi günü. Ondan sonra fikrim olacak.

Bir de borç polemiği var şu anda.. G.Saray’ın borcu ne kadar? Borçlar G.Saray’ın önünü tıkıyor mu?

G.SARAY her türlü borcun altından kalkabilecek güce, enerji ve imkâna sahiptir. Benim hesabıma göre G.Saray’ın borcu 583 milyon TL’dir. Bu rakamlar faliyet raporundan çıkmış rakamlardır. Yani afaki rakamlar değildir. Bu bir tenkit değil. Bu şeffaflık. Bu paylaşımcılık. Çıkış yolu aramak lazım. Birlikte bunu yapmak lazım. Netice G.Saray için her şey..

G.SARAY’IN sahibi biz değiliz. Bunu zaten tam 19 kongre yaparak kanıtladık. Bizden sonra gelenler sahip zannettiler kendilerini. Bu zihniyetten sonra Polat’ın paylaşımcı olması lazım. İktidara geldikten sonra çok iyi şeyler yaptılar, çok güzel şeyler yaptılar göreceli olarak. Sportif konulara girmek istemiyorum. Girebiliriz ama girmeyelim.

EKONOMİK açıdan daha şeffaf olmalılar... Bilançoda yer alamayan borçlar veya taahhütler olabilir mi? Bilanço da olmayan taahhüt olur mu? Veya nakit çıkışı denetlenmemesi gibi bir şey olur mu? Olamaz.. Nakit akımı ayrı bir şeydir, borç ayrı bir şey.. Senin bugün 140 milyon dolar banka borcun varken, yeni almışın krediyi, 129 milyon dolar borcum var dersen gülerler. Bu kavramlara ben karşıyım. Bazı rakamları şirket bazında gösteriyorlar. Ama böyle olmaz. Elmalarla elmalar, armutlarla armutlar toplanmalıdır. Elimde belgeler var... Benim belgelerim elmalarla elmaları, armutlarla armutları topluyor.. Lütfen herkes hesabını buna göre yapsın.

AIG’den korkanlar sucludur

Sayın Süren isterseniz sıcak gündeme bakalım.. Milliyet’te camianın duayenlerinden İnan Kıraç’ın bir röportajı yayınlandı.. İçinde size ve şirketleşme politikanıza eleştiriler var? Cevap verecek misiniz?

BEN size olayı baştan anlatayım..Biz 1996’da göreve geldiğimizde 4 aşamalı bir yapılanma kurduk. Şirketleri kurmak, ortak bulmak, stadı yapmak, Futbol AŞ’ye giderleri toplamak, şirketleri birleştirmek ve geri toplama.. Biz bunların hepsini yapmak için 6 olağan, 13 olağanüstü kongre yaptık. 13 olağanüstü kongrenin 12’si sadece bu konuyla ilgiliydi. Şirketler, logo, yapılanma için yaptık bu kongreleri.. G.Saray toplumu ile paylaşarak, konsensus sağlanarak yapılmış ileri görüşlü bir projedir bu...

AMA sırf kişisel hırslar, ihtiraslar ve sorunlar sebebiyle kongrenin onayından geçen bu proje kimseye sorulmadan durduruldu. Bu süreci geriye döndürür, durdurur ve bu süreci kavgayla yaparsanız, bugünkü felâkete gelirsiniz.

BU tablonun gerçek suçlusu “AIG ortaklığı felâkettir” diyen zihniyettir. Bu kurumda devamlılık esassa devam edeceksiniz. Etmeyecekseniz, sebepleriyle birlikte genel kurula gelip insanlara anlatıp, onay alacaksınız. Ama sanki kulübün sahibiymiş gibi bir zihniyetle karar verip iş yaparsanız ortaya bu tablo çıkar.

Haldun neden o zaman özür diledi?

Son genel kurulda üyeler 4 cezalı üyeyi affettiler. Ondan önce de Haldun ve Kerim Üstünel affedildi.. Üstüneller “Yalancı şahitlikle ceza aldık. Biz kimseye küfretmedik” diyorlar? Neden onlara ceza verdiniz? Tek suçları şampiyonluk kupasını Ergun Gürsoy’a götürmek miydi?

NİYE yalancı şahitlikle bu ceza verilsin ki? Bu hareketin bir sebebinin olması lazım.. Onlar hangi hakla kupayı oraya götürebiliyorlar? Onlar o zaman bir seyirci... Benim locamın çaprazında oturuyorlar. Bana küfrederken bir sürü insan onlarla kavga etti. Zaten ondan sonra Haldun özür mektubu yazdı. İnsan yapmadığı bir şey için özür diler mi? Dolayısıyla hareket yapılmış. Canaydın başkan onu yönetime almış. Alma sebebi beni yaralamak. Kişisel problemleri G.Saray platformunda hallediyoruz maalesef.

Sizin için sonun başlangıcı UEFA Kupası’nı kazanmak mıydı?

EVET öyle.. Bizim için sonun başlangıcı UEFA Kupası’nı kazanmamızdı. Ondan sonra zaten kampanyalar düzenlendi. Benim aleyhime bir gazete üst üste 9 gün kampanya yaptı. Benim alâkam olmayan, birilerinin yaptığı vergi uygunsuzluğunun, namuslu şirketleri kullanarak istismar ettikleri bir olay. Benim dava dilekçesinde adım bile yok. Vergi Dairesi’nin Orhan Aslıtürk ve 148 şirkete açtığı davada adım bile geçmiyor.

G.Saray Kulübü’nü hiç kendi menfaatleri için kullandınız mı?

KİŞİSEL sorunları var bunu söyleyenlerin.. Herhalde torbaya koydum paraları. Şirketleri batırdım. O şirketlerden de kalanları torbaya koydum.. Kişisel menfaat G.Saray paltosuyla kişilik bulanların menfaatidir. G.Saray paltolarını üstlerinden çıkardıklarında görünmez hale gelenler hâlâ burada. Ben yokum!

Bıraktığımız FERRARI’yi duvara çarptılar

Siz arkanızda gerçekten bir enkaz mı bıraktınız?

BİZ 50 milyon $ borç bıraktık. İçinde 13 milyon banka borcu vardı, yarısı da gayri naktiydi. Bu gün G.Saray’ın 583 milyon TL borcu var. 140 milyon $’ı banka borcu. Ve faizi yok. Ben bir Ferrari bıraktım. En güzel Ferrari’yi bıraktım. Bu Ferrari’yi duvara çarparsanız kabahati Ferrari’de aramayın. Ferrari altında durmaz. Gaza bastımı fırlar.. Tutmayı bileceksin.. Tutamazsan araba sağa-sola kaçar..

Sportif başarı ’şans’ gerektirir

BİZ topu arkadan üflüyorduk da ondan! Bugünkü takım gerçekten iyi.. Çekirdek olarak bunu korumak lazım. Kaleciyi değiştirmek, takım ve Rijkaard’la devam etmek lazım. O zaman başarı geliyor. Biz bunu yaptık. Terim’in çok büyük fonksiyonu vardı burada.

‘QVT’ye çağrı yaptık gelen yok!’

Bu seçim en kritik seçimi mi G.Saray’ın?

Adnan Polat’ı takdir ediyorum. Çok çalışıyor. Zaman harcıyor. Ama ekibi zayıf.. Örnek vereyim.. 70 milyon dolar kredi elde ettiler. Telekom anlaşmasını masaya koyup, Riva’yı da ipotek ettin mi tabii ki 70 milyonu alırsın. Bu bir kredibilite göstergesi değildir. QVT’ye çağrı yaptık, gelen yok. Yanlış bir uygulama. QVT gibi elinde yüzde 25 hisse bulunduran ortakla konuşacaksınız. Anlaşacaksınız. En kötü anlaşma en iyi mahkemeden daha iyidir.

Bana sürekli IFTIRA atıldı

’Stat projesine 12-15 milyon dolar para harcandı’ deniyor. Arkasından da ‘G.Saray’ın o dönemki yönetimi kişisel menfaat elde etti’ diye ekleniyor. Böyle bir şey var mı?

BU iddiada bulunanlar, kanıtlamak zorundalar. Kanıtlayamazlarsa iftiracı olurlar. Hiçbir şey yapamayan, yerinde oturup hiçbir iş üretemeyen insanların, kıskanç insanların ürettikleri şeyler.. Ben bunu görüyorum maalesef. UEFA Kupası’nı aldığımızda başka bir şeye şahit oldum. VIP tribünün yarısı sevinmiyordu, üzgündü. Neden? Çünkü o yarısı beni sevmiyordu.

Terim vakası provokasyon

Terim’in 2000’de ayrılması G.Saray politikaları sonucu muydu? Sizin yıpratılmanızda payı oldu mu?

FATİH Terim yanlış yönlendirildi. Mesela ‘Bu yönetim battı’ dendi. ‘Mali durum rezalet, kredibilite yok, para bulamazlar’ sözlerinden sonra gitti Fatih.. O zaman işletme kredileri alıyorduk.. Bugünkü gibi 70-70 değil değil. 5-6 milyon.. G.Saraylı üyeler banka müdürlerine mektup yazıp, Koçbank Genel Müdürü Engin Akçakoca’ya “Krediyi verirsen patronuna şikayet edip seni işten attırırım” diyorlardı.. Bunu yazanlar G.Saraylılar..

Haberin Devamı