Kazakları mı aşağılıyor yoksa Amerikalıları mı?
Kazak gazeteci rolüyle Amerikalılarla yaptığı röportajları film haline getiren komedyen Sacha Baron Cohen, Türk izleyicisinin aklının karıştırdı. Kazaklar mı aşağılanıyor, Amerikalılar mı?
Film, hesapça Borat’ın Kazakistan’da yaşadığı -esasen Romanya’da bir köy- fakir mi fakir, pis mi pis köyünde başlıyor. Borat her biri birbirinden felaket aile fertlerini ve komşularını tanıttıktan sonra -ki nedense bu bölümlere Türkiye’de sansür uygulanmış- köyünden bir atın çektiği otomobil ile davul zurna eşliğinde ayrılıp devletin görevlendirdiği bir televizyoncu olarak Amerika’ya gidiyor. Vazifesi Kazak halkına Amerika’yı tanıtmak!
Buraya kadar her şey kurgu iken ABD bölümleri tamamen gerçek. Komedyen Sacha Baron Cohen, Kazak gazeteci rolüyle yol boyunca Amerikalılar’la röportaj yapıyor. Herkes hakiki ve kimse bunun bir film için yapıldığını bilmiyor. Ve daha da kötüsü kimse bunun bir gün ABD sinemalarında gösterileceğini de bilmiyor. Bu nedenle kimin ne kadar Yahudi düşmanlığı, ırkçı düşünceleri, homofobik hisleri varsa hepsi samimiyetle ortaya çıkıyor. Görünüşte Kazaklar fena halde aşağılanıyor. Borat, röportaj yaptığı kimselere durmaksızın esasen olmayan iğrenç Kazak adetlerinden ve yine olmayan Kazak yasalarından söz ediyor. Yanında canlı bir tavuk taşıyor. Modası geçmiş feci bir takım elbise ile dolaşıyor. Özbekler’den, Yahudiler’den, kadınlardan ve Çingeneler’den ne kadar nefret ettiklerini, onlara nasıl cezalar, işkenceler yaptıklarını güya bütün saflığıyla anlatıyor. Buraya kadar Kazak olup dayanmak hakikaten zor. Gerçekten sinir bozucu.
Fakat esas utanç verici yan şu: Hiçbir Amerikalı “olmaz öyle bir şey, saçmalama” demiyor. Amerikalıların en üstün millet olduğuna ve tüm diğer milletlerin barbar olduğuna dair inançları o kadar kuvvetli ki “bizde kadınlar oy veremez, sinemanın dışında köpeklerle beraber beklerler, rızasıyla seks diye bir yoktur” dediği zaman “sana inanmıyorum” demiyor. Ya kızıyorlar (feminist grup) ya da tam tersine “keşke bizde de öyle olsa” diyorlar (maço erkek grup).
Borat bir silah satıcısına “bir Yahudi’yi öldürmek için ne önerirsiniz” sorusunu rahatlıkla sorabiliyor ve satıcı “git işine” demiyor, aksine ona bilmem kaç kalibrelik bir silah tavsiye ediyor. Aynı şekilde araba satıcısına “bu arabayla Çingenelere çarpsam, araç hasar görür mü?” sorusuna da sanki sözü edilen insan değil de ağaçmışcasına “cam kırılabilir, kaporta eğrilebilir” gibi cevaplar alabiliyor. Filmin bir yerinde bir Teksaslı bıyıklarını kesmesini öneriyor. Neden? Müslüman gibi görünmesin diye. Yoksa insanların “bomba acaba neresinde?” diye ondan kuşkulanacaklarını ve bir Müslüman gibi görünmenin hiçbir açıdan iyi bir şey olmadığını TÜM içtenliği ile söyleyebiliyor.
Soru şu: Filmde hangi millet daha çok aşağılanıyor? Kazakistan değil de Mazakistan, Karakistan gibi uyduruk bir millet adı kullansaydı -Cohen’in Kazaklar’la bir derdi olmadığı çok açık- ve oteldeki çıplak koşuşturma sahneleri o kadar uzamasaydı kuşkusuz daha iyi olurdu ama filmin ABD’lilerin başka milletlere karşı önyargılarına, sınıf kaygılarına ters köşeden çarpmak olduğu çok belli. Yine de çok şükür Kazaklar yerine Türkleri kullanmamış.
Türkiye’de yasaklanmak istendi
Larry Charles’in yönetmenliğini yaptığı, Sacha Baron Cohen’ın senaryosunu yazdığı Borat, 1 Aralık’ta gösterime girmesiyle bütün dünyanın konuştuğu bir film haline geldi. Birkaç Ortadoğu ve Kafkas ülkesinde kesilerek gösterimine izin verilen ya da yasaklanan Borat için ülkemizde, Denetim Alt Kurulu karar veremedi. Film, Üst Kurulun verdiği kararla gösterime girebildi. İngiliz bir komedyenin, bütün korku ve önyargılarla alay ettiği ve özellikle Amerikan kültürünü ince ince eleştirdiği filmin TV reklamlarının yayın bantları fazla müstehcen bulunduğundan denetimden geri dönmesi üzerine tekrar kurgulanmak zorunda kalındı. Film, “Türk ve Müslümanlar ile alay etmek ve müstehcenlik” gerekçeleri ile yasaklanmak istendi.
İZLEYENLER NE DİYOR?
* Bence izlenebilir bir film. Birincisi çok komik ikincisi Amerikan halkıyla ve alışkanlıklarıyla çok güzel dalga geçiyor.
* Başroldeki oyuncu aslında sempatik biridir sadece film icabı biraz kalıbından çıkarılmış baska şekle gelmiş.
* Şöyle bir durum var; bu filmden öte bir şov.
* Hayatımda birçok filme gittim ama ilk yarısı bitmeden çıkmamıştım. Maalesef bunda çıkmak zorunda kaldım. Çok kötü bir film ve vizyonda bile olmaması gerekir. Bir toplumu aşağılamak için fazlasıyla yeterli.
* Bu film sadece Kazakların değil, Müslamanların da ne kadar aşağılandığını ve küçümsendiği Amerikan halkının bakış açısını mizahi bir şekilde anlatıyor. Bu kadar nefreti mizah ya da komediyle bağdaştırmak pes doğrusu. Ben de ister istemez bu film sayesinde Amerikan düşmanıyım.
* Filmin fragmanı çok güzel. Maalesef o fragmana kanarak gidip, seyrettim... Köyden indim şehre tarzı bir film. Hayatımda seyrettiğim en iğrenç filmlerden biri.