Hakim Kayacan anlatıyor: 12 Eylül’ün ilk idamı Adalı’ydı
.
12 Eylül döneminde 40 kadar idam kararı veren eski Sıkıyönetim Mahkemesi Hâkimi Ali Fahir Kayacan, idam cezalarının uygulanmaya başladığı ilk gece iki infaza da katıldı. Kayacan, yaklaşık üç yıl önce basına Adalı ve Pehlivanoğlu’nun idamını şöyle anlatmıştı: “Necdet Adalı ve Mustafa Pehlivanoğlu idam edilecekti. Saat 01.00 sularında Ulucanlar Kapalı Cezaevi’ne gittik. Pehlivanoğlu ile Adalı da Mamak Askeri Cezaevi’nden alınıp ayrı ayrı arabalara konuldu. Önce Adalı çağrıldı. Elleri arkadan kelepçeliydi. İnfaz savcısı, kendisine yapılacak işlemleri anlattı. Doktor, ‘Bilinci yerinde,’ dedi. Son arzusu mektup yazmak oldu. Savcı mektubu ailesine vereceğini söyleyince, ‘Bunun garantisi ne?’ gibi bir soru sordu. Savcı da ‘Tabii ki niye vermeyeyim?’ dedi. Avukatı, ‘Bana verilsin. Müvekkilimin endişesi var’ dedi. Ama yasa, buna müsaade etmiyordu. Adalı, sonunda ikna oldu. Mektubunu yazıp verdi. Adalı dini telkin istemedi. Adalı’ya kolsuz, dizlerine kadar, V yaka, beyaz, basitçe dikilmiş bir giysi giydirildi. Karar özeti, bir kartona yazılıp, iğneyle bu giysiye zapt edildi. ‘Efendim düğmeyi açabilir miyiz, biraz sıktı da,’ dedi. Biraz sonra olacak şeyi düşününce, şaşırıyorsunuz. Darağacının altına çelik bir büro masası konmuş, üzerinde de bir sandalye bulunuyordu. Adalı infaza giderken, Avukatı Mehdi Bey, bir isim verdi ve Adalı’ya ‘Selam söyle,’ dedi. Bu, 1970 döneminde öldürülen THKO’lu Kadir Manga’ydı. Mehdi Bey, Adalı’dan Manga’ya selam söylemesini istemişti. Adalı, sehpaya çıktı. Cellat ipi boynuna geçirdi. O vaziyette, slogan attı. Cellat sandalyeyi çekince önce ipin ucunda döndü. Boyu uzundu. Ayağı sandalyeden sonra masaya değer gibi oldu. Acı çekmesin diye masayı da çektiler. 15 dakika beklendi. Doktor saate baktı ve ‘Tamam,’ dedi.
(...)
Odadayken, Mustafa Pehlivanoğlu’nu çağırdılar. Onun da son arzusu ailesine mektup yazmak oldu. Dini telkini kabul etti. Ondan sonra ben hükmü okudum. Pehlivanoğlu, savcılıkta itiraflarda bulunmuştu. Ben hükmü okuduktan sonra bana ‘Efendim ben o kadar yardımcı da oldum,’ dedi. Ona infaz hükmünün değiştirilmesinin mümkün olmadığını anlattım. Pehlivanoğlu da sehpada slogan attı.”