31 yıllık kayıp hayat hipnozla ortaya çıktı
4 yaşında teyzesine giderken kaybolan Canan, yaşadığı travma yüzünden hafızasını kaybetti. Adını bile hatırlamıyordu. Devlet onu çocuk yurduna verdi, daha sonra da evlat edinildi. Geçmişi kayıptı... Ta ki 35 yaşında, 2 çocuk annesiyken Psikiyatrist Sürmeli'nin yaptığı hipnoza kadar. Canan Şumnulu, bu hipnozla her şeyi hatırladı ve Serap Ezgü'nün programında ablasına kavuştu
Serap Ezgü'nün "Biz Bize" programı, filmlere konu olabilecek kadar inanılmaz bir yaşam öyküsüyle noktaladı sezonu. Şimdi 35 yaşında olan Canan Şumnulu adlı genç bir kadın, 31 yıl önce kaybettiği ailesini arıyordu. İsimlerini bile hatırlamadığı ailesini. Program perşembe günü canlı yayınlanırken, ekran başındaki binlerce insandan biri, daha farklı bakmıştı bu genç kadının yüzüne. Çünkü bu yüz 31 yıl önce kaybolan küçük kız kardeşiydi. Serpil Akyılmaz (37) gözyaşları içinde kendi kendine aynı sözleri tekrarlıyordu; "Bu benim kardeşim, bu benim kardeşim." Ertesi gün programın yayınlandığı stüdyoya koştu. Canan Şumnulu'nun öyküsü öylesine etkilemişti ki herkesi, cuma günü de devam etti. Bu kez Psikiyatrist Tanju Sürmeli'nin önerisiyle Canan'a hipnoz yapılmış ve 31 yıldır gizlenen iki isim duyuluvermişti. Anne-babasının ismi, Ahmet ve Altun. İşte bu iki isim abla Serpil Akyılmaz'ın zaten emin olduğu gerçeği kesinleştirdi. İki kardeşin 31 yıl sonraki büyük buluşması stüdyoda ve ekran başındakileri gözyaşlarına boğdu. Program sonrası bu inanılmaz ama gerçek yaşam hikayesinin kahramanları ile bir araya geldik. Önce Canan Şumnulu anlattı 31 seneyi...
Adımı 6 yaşında hatırladım
Üvey teyzeme gitmek için Ümraniye'deki evimizden çıktım. Sokakta yürümeye başladım. Ne kadar yürüdüğümü hatırlamıyorum ama kaybolduğumu anladığımda büyük bir şok yaşadım. Yaşlı bir kadının elimden tutup, "Sen ne yapıyorsun burada, kayıp mı oldun?" diye sordu. İşte o andan itibaren hiçbir şey hatırlamıyordum. Kim olduğumu, annemin babamın adını, evimin nerede olduğunu... Beni Kısıklı Karakolu'na götürdü o yaşlı teyze. Üç gün karakolda kaldım. Oradan Kasımpaşa Çocuk Yurdu'na götürdüler beni. Artık kimsesiz bir çocuktum. Yurttaki adım Oya'ydı. Çünkü sorduklarında adımı söyleyememiştim. Burada 2 sene kaldım. Sonra Büyükçekmece Kız Yurdu'na yerleştirildim. Kayıt yaptırırken adımı sordular yeniden ve bu kez ismimi hatırladım. Canan dedim. Ama hatırlayabildiğim tek şey buydu.
Yıllarca merakımı bastırdım
Burada da 3 sene kaldım. Yurt hayatım tam bir kabustu. Aşağılanma, hor görme, dayak hemen hergün yaşadığım şeylerdi. Daha 4 yaşında öğrendiğim ilk şey, kendim dışında kimseye güvenmek oldu. Kendimi sadece ben koruyabilirdim. Yani kocaman bir dünyada, küçücük bedenimle bir başıma hayatın içine düşüvermiştim. Çok kısa bir süre sonra da, evlat edinildim. Ayten ve Mustafa Eyüboğlu çifti beni evlat edindiler. 9 yaşında İstanbul'dan ayrılarak onlarla Yalova'ya gittim. Evlat edinen ailem bana çok iyi baktı. Ama gerçek anne ve babamın kim olduğunu öğrenme isteğim hiç azalmadı. 11 yaşına geldiğimde hafızamda bir şeyler uyanmaya başladı. Kaybolduğumu, bir evim olduğunu ve yerini hatırlamaya başladım. Ama evlat edinen aileye bunu söylemedim. Bir yuvam olmuşken, yeniden kaybetmek istemedim sanırım. Merakımı ve onları bulma arzumu bastırdım. 17 yaşındayken Ümraniye'ye gidip ailemi bulmaya çalıştım ama başaramadım. İçimdeki bu büyük boşlukla yaşamaya alıştım. Evlendim ve Eren ile Fercan isminde iki çocuğum oldu. Ama tüm bu yaşadıklarım psikolojimi bozmuştu. Çocuklarıma sevgimi göstermeye korkar oldum. Onları çok seversem ve onlar da benim yaşadığımı yaşarlarsa, büyük bir boşluk içine düşmesinler diye uzak durmaya başladım. Sonra çocuklarımı kaybetme korkusu yaşamaya başladım ve onlar üzerinde büyük baskı oluşturdum.
31 yılın yükü omuzlarımdaydı
Psikologa gitmeye karar verdim. Psikologum bu durumu aşmam için ailemi mutlaka bulmam gerektiğini söyledi. Eşim, çocuklarım ve kayınvalidem de destek oldu bana. Sonra da Serap Ezgü'nün programına başvurdum ve işte buradayım. Şu an yaşadıklarımı ise hiçbir söz karşılamaz. 31 yılın yükü omuzlarımdan kalktı ve tüy gibi hafiflediğimi hissediyorum. Ablamın kollarında bütün acılarım siliniverdi.
Ben okuyamam ki, daha 4 yaşındayım
Tanhu Sürmeli'nin Canan Şumnulu ile hipnoz terapisinden kısa bir alıntı ise şöyle:
Psikiyatrist: Şimdi neredesin?
Canan: Şu an evimizin önünde oynuyorum, 4 yaşındayım. Üstüm çamur oldu. (Bu sırada o anda üstüne çamur sıçramış gibi ürktü ve geri çekildi).
Psikiyatrist: Çevrende kim var?
Canan: Annem var. Annemin kocaman gözleri var ve bana çok kötü bakıyor. Bir daha yapmıcam annecim.
Psikiyatrist: Evinizin kapısını görüyor musun?
Canan:Evet görüyorum.
Psikiyatrist: Kapının üstündeki numarayı bana okur musun?
Canan: Ben okuma yazma bilmem ki, ben dört yaşındayım.
Psikiyatrist Tanju Sürmeli: Hipnozda, çocuk sesiyle konuştu
Bu olayı, tıp litaratürüne geçebilecek kadar önemli görüyorum. İki önemli nokta var. Birincisi 11-18 yaş aralığında, 4 yaşında yaşadıklarım hatırlamış olması. Normalde 4 yaşındaki bir çocuğun yaşadıklarını hatırlaması güçtür. Ama görüyoruz ki, beyin o yaşlarda yaşanılan olayları, flashback halinde geri getiriyor. Bu üstün bir beyin özelliği. İkinci olarak ise hipnoz sırasında ve sonrasında baba ve annesinin isimlerini hatırlamış olması. Bu da önemli ve az rastlanır bir durum. Canan Şumnulu derin bir hipnoz yaşadı. Benim sorularıma yanıt verirken 4 yaşındaki bir çocuğun ses tonu ve mimikleriyle konuşuyordu.