Tatar Ramazan'a esin kaynağı oldu! 43 kişiyi öldüren Antepli seri katil Abdullah'ı Nazım Hikmet durdurdu!
Türk seri katiller arasında önemli bir yeri vardır Antepli Abdullah Dayı'nın. Nam-ı diğer Antep Canavarı... İşlediği cinayetler, 38 farklı cezaavinde 300'den fazla yaralamayla Abdullah Palaz film kahramanlarına da ilham kaynağı oldu. Peki Antepli seri katil Abdullah Palaz'ın hayatı nasıldı?

Abdullah Palaz, Antep Canavarı lakabı için düştüğü yolda ilk adımı 12 yaşında attı. İlk cinayeti sonrası hasımlarıyla girdiği mücadelede 15 kişiyi öldürdü. Cezaevine girdi. İlk durağı Konya Cezaevi oldu.

Konya cezaevinde de rahat durmadı elbet Abdullah Palaz. Ancak burada düşmanlarının payı büyüktü. Konyalı Efeler koğuşunu adamlarıyla basan Antepli Abdullah Dayı baskın sırasında 7 kişiyi öldürdü. Bu olaydan sonra adı Antep Canavarı oldu.

NAZIM HİKMETLE KOĞUŞ ARKADAŞI OLDU!
Olanlardan sonra Bursa Cezaevine gönderildi. Gittiği gün işkence gibi baskılar yaşadı. Dışkı dolu kanalizasyonlara kapatıldı. Üç arkadaşı orada hayatını kaybetti. Burada Türk edebiyatının en önemli ismi Şair Nazım Hikmet'le tanıştı. Nazım Hikmet, kendisine temiz su getirdi.

NAZIM'LA KALDIĞI SÜRECE ADAM ÖLDÜRMEDİ
Cezaevi müdürüne adam öldürmeyeceğine söz verince Nazım Hikmet'le aynı koğuştua kaldı. Hakikaten de kaldığı süre boyunca adam öldürmedi Abdullah Palaz.

Ancak Nazım Hikmet, başka bir cezaevine gidince yeminini bozdu Abdullah Palaz. En başta cezaevini müdürünü öldürdü. Sonra Sinop Cezaevinin yolunu tuttu.

38 farklı cezaevinde 48 yıl yattı Abdullah Palaz. Bu süre içerisinde Türkiye'nin en ünlü seri katili oldu. 43 kişiyi öldürdü. 1991'de öldüğünde Karşıyaka'ya gömüldü ancak daha sonra cenazesi Gaziantep'e taşındı.

TATAR RAMAZAN'A İLHAM KAYNAĞI OLDU!
Antep Canavarı Abdullah Dayı, Türk sinemasının önemli karakterlerine de ilham kaynağı oldu. Tatar Ramazan'a, Ezel'deki Ramiz Dayı'ya esin kaynağı oldu.
İsminin tüm cezaevlerinde bilindiğini söyleyen Abdullah Palaz, kendi hayatını anlattığı kitabında şunları söylemişti: “Abdullah Dayı adını Türkiye’nin tüm cezaevlerinde herkes bilir. Bu ad, adalet demektir, haksızlıklara başkaldırmak demektir, haksızlıklara karşı Hazreti Ali’nin kılıcı demektir. İnsanlığa kendini adamak demektir. Bu ad Allah’ın yeryüzündeki kötülüklerin üzerine gönderdiği gazabıdır. Ben Abdullah dayıyım, baba değilim. Ama herkese sorun. Beni Türkiye’de bütün babalar bilirler. Beni anlatsınlar size. Ama onlar neyi anlatabilirler? Onların hangisi benim yattığımın onda biri kadar yatmıştır? Onlardan hangisi beş on seneyi devirebilmiştir ki? Onların hangisi bir kez idam yemiştir ki? O zaman Abdullah dayıyı en iyi gene ben anlatırım.”