Gazete Vatan Logo

Önlemlere otomotiv sektörü de dahil ediliyor

Otoda, konutta söylenti çok fren değil gaz etkisi yapar

Cari açıkla mücadele kapsamında otomobil kredisine KKDF artışıyla maliyet eklenmesi gündemde. Ancak uzmanlar uyarıyor: O kadar çok söylenti var ki insanlar hem otomotiv hem konutta krediler zamlanmadan pozisyon alayım derse fren değil gaz olur ’

Ekonomi yönetiminden cari açıkla mücadele kapsamında o kadar sinyal gelmeye başladı ki uzmanlar bunun ters tepmesinden korkuyor. Konutta kredi tutarının yüzde 75’den 60’a düşürülebileceği söylentisinden sonra şimdi de ithalatın en büyük kalemlerinden biri olan otomotive özel önlemler konuşulmaya başlandı.

Reuters’a bilgi veren üst düzey bir ekonomi yetkilisi, cari açığın şu aşamada üzerinde durulması gereken en önemli konu olduğunu belirterek, “Bu konuda herhangi bir tereddüt bulunmuyor. Burada ilk yapılabilecek uygulama, bankaların ara malı ve mal ithalatına neden olacak kredi kullanımlarının yavaşlatılmasına yönelik adımlar olacak. Bunlar içinde otomotiv sektöründeki talebe yönelik atılacak adımlar var. Otomotivde ciddi bir ithalat var. Burada, talebi kısmaya yönelik olarak, bankaların kullandırdığı araç kredilerini sınırlamak için adımların atılması mümkün. Atılabilecek ilk adımlardan biri bu olacaktır... Otomotiv kredilerinde KKDF artışı dışında da önlemler alınabilir” dedi.

Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) verilerine göre, yılın ilk 5 aylık döneminde satılan otomobillerin yaklaşık yüzde 70’i ithal edildi.

Yapacaksanız hemen yapın

İşte bu gelişmeler piyasa tarafından dikkatle izleniyor. Pek çok otomobil satıcısının özel müşterilerine ‘Kredilere zam gelmeden aracınızı alın’ mesajları atmaya başladığını belirten bir uzman “Aynı şey konutta da oluyor. Herkeste maliyet artışı beklentisi var. Bu önlemler bu kadar konuşulurken, gerçekleşmesi zaman alırsa ekonomi soğuyacağına tam tersi ekstra bir taleple karşılaşabiliriz” uyarısı yaptı.

Önlem sadece bankacılığa değil, her kesime alınmalı


Akbank Genel Müdürü Ziya Akkurt, ekonomiyi soğutmaya yönelik alınması gündemde olan önlemlerin bir kısmının bankacılık sektörü ile ilgili, bir kısmının da mali politikalarla ile ilgili olması gerektiğini belirterek, sorumluluğun toplumun her kesimi ve ekonominin her oyuncusu tarafından alınması gerektiğini söyledi.

Akbank’ın Microsoft ile teknoloji alanında gittiği işbirliği toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Akkurt, uygulanmak istenen politikanın yeni dönemde, yeni hükümetle birlikte kamuoyuna daha net bir şekilde açıklanıp, gereksiz spekülasyonların dışına çıkılması gerektiğini ifade etti.

Bankacılık sektörünün sağlıklı ve güçlü yapısını korumak gerektiğinin altını çizen Akkurt, şunları söyledi: “Ekonominin bir yarısı finans sektörü, bir yarısı da reel sektördür. Eğer bir taraf zayıflarsa öteki tarafı da otomatik olarak etkiler. Bugüne kadar bütün bu alınan önlemlerle ilgili olarak hepimiz gerekli açıklamaları, gerekli eleştiri yaptık. İlgili organların yeni dönemde bu eleştirileri, dileklerimizi göz önünde bulundurup, gerekli önlemleri alıp Türk ekonomisinin herhangi bir zarara uğramadan, bu dönemi geçirmesini sağlayacaklarından şüphem yok.”

Kârlar daralıyor, bu iyi değil

Ekonomiyi soğutmak için bugüne kadar alınan önlemlerin etkisiyle sektörde kârların daraldığına ve bunun iyi bir gelişme olmadığına dikkat çeken Akkurt, “Kâr daralması bazı bankalarda yüzde 20 olur, kiminde 25 olur, kiminde 15 olur. Sektörün kârının ne kadar azalacağı konusunda çok genel bir hükümde bulunmak doğru değil. Sonuçta Türk ekonomisinin önemli taşlarından olan bankacılık sektörünün kârları azalmıştır. Bu bana göre iyi bir şey değil. Çünkü bankacılık sektörü elde ettiği kârları tamamen bünyesinde tutan bir sektördür. Bankacılık sektörü sermaye yiyen bir sektördür, devamlı sermaye artışı yapmak zorundasınız. Hem büyümeden kaynaklanıyor, hem de regülatörlerin koyduğu belli rasyolar, sınırlamalar dolayısıyla bünyeyi güçlü tutmak lazım” diye konuştu.

Akkurt, alınabilecek mali önlemlerin neler olabileceği ile ilgili olarak da “Buna bir bütün olarak bakmak lazım. O yüzden sadece vergi, sadece finans sektörüne getirilen bazı önlemler diye değil, bunu tamamen bütün toplumu kapsayan, herkesin belli bir sorumluluğu alması gereken bir dönem olduğu için bu mali politikalar, para arzının kısılmasından iç tüketimin, özellikle 2009’dan beri iç tüketimin teşvik edilmesi yönündeki politikaların bir nebze daha geriye çekilmesini ben kast ediyorum. Çünkü o iç talebi artıran bizdik, kısacak olan da biziz” dedi.

Yatırımcıların kafası karışık

Ekonomide alınması beklenen yeni önlemlerin neler olacağının netleşmemesi nedeniyle İMKB’deki yatırımcıların da kafasının karıştığını ifade eden Ziya Akkurt, bu yüzden bu konuların bir an önce netleşmesi gerektiğini söyledi.

Bankacılığın İMKB’yi sürükleyen bir sektör olduğunu belirten Akkurt, borsaya gelen fonların sıcak para olarak değerlendirilmesinin doğru olmadığını ifade ederek, “Sonuçta bu ülkeye girmiş fonlar vardır. Bunların çoğu da kalıcı fonlardır. Özellikle Kasım ayından bu tarafa oldukça yüklü bir fonun Rusya gibi başka bölgelere gittiğini görüyoruz. Dünyada bu kadar sıkıntı varken, gelişmiş ekonomiler sıkıntıdayken Türkiye gibi bir ülke bana göre parlayan bir yıldızdır. Fonların gelmesi, uluslararası fonların akması kaçınılmazdır. Burada mühim olan bizim bunları içeride nasıl tutup, nasıl ekonomiye olumlu şekilde katkı sağlayacağına bakmamız lazım” dedi.

Haberin Devamı