Zikir ayinlerinde çay içip helva yiyorlar
Takva filminin senaryo yazımı sırasında tarikatların zikir ayinlerine katılan senarist Önder Çakar, İstanbul’daki 5 tarikatın nasıl zikir yaptıklarını anlattı
Takva filmindeki zikir sahnelerinin gerçekçiliği büyük beğeni kazandı. Bu başarının arkasında filmin senaryo aşamasında yapılan derin bir araştırma ve gözlem var. Çünkü senarist Önder Çakar, İstanbul’daki 5 tarikatla teker teker görüşüp zikir ayinlerine katılmış. İstanbul Fatih’te büyüyen Senarist Çakar’la tarikat izlenimlerini konuştuk.
Filmin çıkış noktası nedir?
Erkan Can’ın canlandırdığı Muharrem karakteri adını babamdan alıyor. Zaten filmin öyküsünü babama adamıştım. Biz Fatih Çarşamba’da oturuyorduk ama tarikatlarla bağımız yoktu. Babam 50 yaşından sonra ticareti ve içkiyi bırakıp kendini dine verdi. Herhangi bir tarikata girmedi ama evde tam bir tarikat hayatı yaşıyordu. Yıllar sonra bu durumu senaryolaştırmaya başlayınca tarikatlarla ilişkiye geçtim.
Ulaşmakta zorluk çektiniz mi?
Hayır. İstanbul’daki beş tarikat; Cerrahiler, Halvetiler, Rıfailer, Kadiriler ve Nakşiler ile görüştük, zikir ayinlerini izledik.
Tarikatların yaklaşımı nasıl oldu?
Kimliğimi gizlemedim. Bir sinema filmi çekeceğimizi, konusunun İslami motifler olduğunu anlattım. Filmde yanlış bir şey yapmamak için bilgi istediğimizi söyledik. Hepsi yardımcı oldu.
İlk görüştüğünüz tarikat hangisiydi?
Nakşibendi İsmailağa’ya gittim, cemaatle görüştüm. Nakşibendiler içe dönük, sessiz zikir yapıyorlar. Filmin karakteri Muharrem için kasvetli olabilirdi. Film için daha sosyal bir tarikat gerekiyordu. Bu nedenle aktif, dışa açık Cerrahiler, Halvetiler, Rıfailer ve Kadiriler’e ulaşmaya çalıştık.
Ayinler aleni mi yapılıyor?
İçlerinde bir tek Cerrahiler, Mevleviliğin bir kolu olarak görüldüğü için Cumhuriyet yasalarına göre kapatılmamış. Bu nedenle Fatih Karagümrük’teki binalarında her Perşembe akşamı zikir yapıyorlar. Ancak diğerleri hep gizli saklı yapıyor ve kapıya mutlaka bir nöbetçi koyuyorlar. Kimi yatsı namazından sonra bir camide, kimi bir evin bodrum katında bir araya geliyorlar.
AYİN EN AZ BİR SAAT
Cerrahilerin ayini nasıl?
Zikir ayininde 300-400 erkek, olağanüstü bir müzikalitede fiziki uyum içinde oluyor. Ses, nefes ayarı, Allah’ın adını söyleme biçimleri profesyonel bir koro gibi. Filmdeki ayini öyle çekseydik çok folklorik olacaktı.
Ya Kadirilerin ayini?
Tophane yokuşunda ahşap 3 katlı bir binaları var. Geleneksel cemaatleri azalmış, 20’ye yakın yaşlı insan vardı. Hanımlar kapıya, çorba, pilav, tavuk getiriyor. Biri içeri alıyor, hep beraber yerdeki sofrada yemek yiyorlar. Şeyh ortada dizlerinin üzerine oturuyor, diğerleri onun etrafında çember oluyor. Şeyh ve zikiran birlikte sallanma hareketinin belli bir ritm ve ahenkle yapılmasını sağlıyor. Ayin 1 saat kadar sürüyor. Allah’ın 99 ismini öyle farklı sesler çıkararak söylüyorlar ki siz onun o kelimeyi söylediğini anlıyorsunuz. İlahiler, Allah’ın isimleri, sure ve ayetler sürekli okunuyor. En sonunda mevlidan sela okuyor. Işıklar sönüyor, 3-4 dakika herkesin gözünü kapatıp, ölmüş gibi hissedip arınması öğütleniyor. Sonra ışıklar açılıyor, çay ve tatlı yeniyor. Dergaha gelen 20 kişi baklava, kadayıf gibi tatlılar getiriyor. En çok da plastik tabaklarda irmik tatlısı yeniyor.
YASADIŞI FAALİYET GÖRMEDİM
Halvetiler ne yapıyor?
Onlar bir camide yatsı namazından sonra haftada bir gün zikir ayini yapıyorlar. Yılbaşı gecesi de hepsi zikir çekiyor. Halvetilerin duaları, ilahileri farklı. Bazı durumlarda zikir sırasında ayağa kalkıp salınarak ‘La ilahe illallah’ı söylüyorlar. Zikirden sonra çay içip sohbet ediyorlar. Şeyh, gündemdeki konular hakkında konuşup cemaate nasihatte bulunuyor. ‘Biz kimiz, neden zikir yapıyoruz, Allah’a nasıl ulaşacağız?’ gibi konularda konuşuyorlar. Benim gördüğüm kadarıyla şiddet içermiyorlar. Savcı olsam orada yasadışı faaliyet bulmazdım. Çünkü o toplantılarda devleti destekleyen bir ideoloji pompalanıyor, sürekli devletin bütünlüğü, şehitler ve ordu için dua ediyorlar.
Rıfailerin farkı nedir?
Kocamustafapaşa’da bir evin bodrum katında, pencereleri ve duvarları izole edilmiş, kötü, izbe bir yerde ayin yapıyorlar. Yaklaşık 100 kişinin katıldığı zikirleri şiddet içeriyor. Bir şişle dillerini kesiyor, gövdelerine şiş geçiriyorlar. Ancak bu mertebeye erişmiş 4-5 kişi bunları yapıyor.
Ayinlerin ortak yanı nedir?
Biçimleri farklı olsa da özü aynı. Zikir, tanrıyla iletişim kurma biçimi. Kalbimizdeki kötülüklerden kurtulup Allah’la bütünleşmeye çalışmak. Bunu yaparken de Allah’ın ismini belli sayılarla tekrarlayarak, bunu samimi yapmaya çalışmak amaçları oluyor. Hepsinin mantığı bu.
Cemaatlerin yapısı nasıl?
Birbirlerine sevgiyle bakmaları hoşuma gitti. Cerrahiler hariç, hemen hepsi yoksuldu. Futbolu çok seviyorlar. Şeyhin biri Beşiktaşlıydı. Zikir sırasında mola verip “N’oldu lan maç?” diye sordu.
CERRAHİLER: 300-400 erkek, olağanüstü bir müzikalitede Allah’ın adlarını okuyor. Ses ve nefes ayarları aynen profesyonel bir koro gibi
KADİRİLER: Zikirden sonra ışık sönüyor. 3-4 dakika herkese ölmüş gibi hissedip arınması öğütleniyor. Sonra çay ile irmik tatlısı yeniyor
HALVETİLER: Devleti destekleyen bir ideoloji pompalanıyor, devletin bütünlüğü, şehitler ve ordu için dua ediyorlar
RIFAİLER: Yaklaşık 100 kişinin katıldığı zikirleri şiddet içeriyor.
Bir şişle dillerini kesiyor, gövdelerinin yanına şiş geçiriyorlar
NAKŞİBENDİLER: Çok içe dönük, sessiz zikir ayini yapıyorlar. Fazla dışarı açık, aktif ya da sosyal bir tarikat değil
Filmde ayinlerden karışım yapıldı
Takva’daki zikir sahnelerinde herhangi bir tarikattan alıntı yapılmamış. Çakar, “Tarikatların dini ritüellerinin de bulunduğu bir karışım yaptık ki hiçbiri kendini muhatap olarak görmesin. Tarikatları ilk kuran Abdülkadir Geylani’dir ve tarikatlar onun içinden çıkmadır. Filme Geylani ilahisinden koyup tüm Sünni tarikatları kapsayacak bir karışım yaptık” diyor.
Devrimci geçmişim var
Filmi, 50 yaşında işini ve içkiyi bırakıp kendisini dine veren babasına ithaf eden Önder Çakar: “Ben devrimci bir geçmişten geliyorum. Dünyaya ‘ezen ve ezilenler’ olarak bakıyorum. Ezen sağcıya, solcuya, Müslümana karşıyım, ezilenlerden yanayım.”