Gazete Vatan Logo

Türkiye’de kadın olmak zor hakem olmak değil!

´Türkiye"nin 3 Fifa kokartlı kadın hakemi bir araya geldi´

Futbol hakemliği, Türkiye’de kadınların en az tercih ettiği mesleklerin başında geliyor. Ancak gün geçtikçe “erkeklerin dünyası” diye bilinen futbolda daha çok kadın görüyoruz. 11 yıl önce yeşil sahalara veda eden kadın hakem Lale Orta’dan bayrağı devralan ve FİFA kokartı takarak uluslararası maç yönetme hakkı kazanan 3 kadın hakemimizi “Pazar Vatan” bir araya getirdi. İstanbul bölgesi hakemi Dilan Deniz Gökçek, Ankara Bölgesi hakemleri Kadriye Gökçek ve Hilal Tuğba Ayer’le kadın hakemliğin zorluklarını konuştuk.

Annem bunları duyunca "Bunlar bana mı bağırıyor?" dedi

Kadriye Gökçek, Gazi Üniversitesi Beden Eğitimi mezunu. Ankara’da oturuyor ve Spor Genel Müdürlüğü’nde çalışıyor. Hakemlikte 17 yılı tamamlamış. Futbola ilgisi hep olmuş. “Gullit’lerle, Van Basten’lerle büyüdük” diyor. Ankara’da lise öğrencisiyken arkadaşlarıyla 19 Mayıs Stadı’nın yanında oynanan bir karşılaşmaya gitmesi onun için hakemliğin ilk adımı olmuş. İlk kez canlı izlediği bu okul maçında futbolculardan çok hakem dikkatini çekmiş. “Hakem olabilir miyim” diye araştırmış ve kursa kaydını yaptırmış. İlk maçları gülümseten anılar olarak belleğinde kalmış: “Bayrağı nasıl tutacağım, nasıl duracağım bilmiyordum. Hep orta hakemler yardımcı oldular. Başlarda ofsayta da fazla karışmadım.”
İlk “orta hakemlik” denemelerinde hücum eden takımı karıştırdığı anlar da olmuş ama hepsi artık sevimli anılar... Bu arada yanında “sürüklediği” kardeşi Dilan Deniz Gökçek’le aralarında rekabet değil, tam bir dayanışma var. Kadriye Gökçek 168 yurt içi, 19 yurt dışı maçta düdük çalmış. 1. ligde üç kez yardımcı hakemlik yapmış. 2, 3, Bank Asya ve A-2 liglerinde düdük çalıyor. FİFA serüvenini keyifle anlatıyor: “O kokartı takmışsınız. Onun bir ağırlığı oluyor. Güzel bir ağırlık ama...” Gökçek’e göre hakemlik ancak “aşk”la yapılacak bir iş. Saha içinde kötü muameleye maruz kalmadığını belirtiyor. Bir maçta kendisine doğru hızla koşan bir oyuncunun vuracağını sandığını, ancak karşısında durup bir şey demeden gittiğini de anlatıyor. Saha dışından gelen sinkaflı sözcükleri de duymuyor. Ama bir keresinde annesi Tenasip Hanım küfürleri duyunca, “Bunlar bana mı söylüyor” demiş ama uzatmamış işi. Tercihlerini hep işinden yana kullandığı için evlenmeye fırsat bulamamış. Biraz da hakemliğin yalnızlıkla kol kola olduğundan dem vuruyor. “Herkes bir yere giderken sizi çağırır. Ya maçınız vardır, ya antrenmanınız, gitmezsiniz. Sonra da artık sizi çağırmamaya başlarlar ” diyor. Sahada pembe renkli bir düdükle görev yapıyor. Bir de nazar boncuğu bağlı düdüğüne. Uğur olarak tanımlıyor. Antrenmanda erkek testlerini geçtiğini de keyifle dile getiriyor. Yani işini çok ciddiye alıyor. O da kardeşi gibi bir gün Süper Lig’de maç yönetebilmeyi düşlüyor.

Kart gösterirsen buradan ölün çıkar diye tehdit ettiler

Üç orta hakemin en kıdemlisi, Hilal Tuğba Tosun Ayer. 18 yıllık hakem. FİFA kokartını 2000 yılında takmış. iki kez 19 Yaşaltı Avrupa Şampiyonası yarı finali dahil, 50 maçta saha içinde görev yapmış. Ankara doğumlu. 9 Eylül Üniversitesi Beden Eğitimi Bölümü mezunu. Emniyet Müdürü babasının da teşvikiyle Milli Eğitim’den İçişleri Bakanlığı’na, oradan da Polis Akademisi’ne öğretim görevlisi olarak geçmiş. Eşi Salih Ayer’le de Akademi’de tanışarak evlenmiş. “Babam milli atıcı bir sporcuydu. Kardeşim Karşıyaka’da basketbol oynuyordu. Onlar hiç yadırgamadılar, tam tersine desteklediler. Eşim de futbol oynadı. Evlenmeden önce ‘sakıncası yok, devam’ dedi. Evlendikten sonra da bu tavrını değiştirmedi.” Hakemlik fikri ilk görev yaptığı ilköğretim okulunda aklına düşmüş. Kursa giden iki arkadaşının önerisi hoşuna gitmiş, “Hem böylece spor yaparım” diyerek kaydını yaptırmış. Eski hakemlerden Süleyman Yarar’ı ilk hocası olarak anımsıyor. Evlerine gider, onunla “Kart şöyle gösterilir, bayrak böyle kaldırılır” provası yaparmış. Yeteneği önce il, sonra klasman hakemliğine yükselmesini, daha sonra da FİFA kokartını takmasını sağlamış.

“Futbol aşk gibi, terk edemiyorsun”

İlk dönemleri komik anılar olarak hatırlıyor: “İlk 10-15 dakikalarda nasıl bayrak kaldırdım ya da hangi faulü verdim hatırlayamazdım. Sonra kendime gelir, işime bakardım.” Uşakspor’un bir maçını anımsıyor: “Kaybederlerse düşeceklermiş. 5. dakikada yumruk atan Uşaksporlu’ya kırmızı kart çıkartıyordum, biri ‘gösterirsen buradan ölün çıkar’ dedi. Kartımı kırdı ama yarım kartla bile işlemi tamamladım.” Küfürlü tezahüratın da işin bir parçası olduğunun farkında hatta küfür eden futbolculara “Beyler, duyuyorum!” dediğinde, kendisinden özür de dileniyormuş. 3. Lig’deki bir Balıkesir maçı “dayak yediler” başlığıyla gazetelere manşet olunca Emniyet Müdürü Nizamettin Tosun, kızının daha sonraki ilk maçına polis kordonunda çıkmasını sağlamış ama itirazıyla vazgeçmek zorunda kalmış. Yeni bebeği doğan Ayer, 3 ay sonra idmanlara başlamış. “Yağmur, çamur, soğuk, bağırmalar... Bu bir aşk, virüs gibi. Terk edemiyorsun” diyor.

“Hakem olacaksan nazlı olmayacaksın doluda bile maç yöneteceksin”

Türkiye’de profesyonel liglerde maç yönetmeye hak kazanan 30 kadın hakem var. Birçoğu bölgesel liglerde, 2. ve 3. liglerde görevlendiriliyorlar. Kırşehirli Gökçek kardeşlerin küçüğü Dilan Deniz Gökçek, Türkiye’nin uluslararası puanı en yüksek kadın hakemi. Ablası Kadriye’den daha geç mesleğe başlasa da boynuz kulağı geçmiş. Dilan’ın ablasına kıyasla FİFA kategorisinde de 2 sene daha kıdemli. Aynı zamanda “First Class ” hakem liginde yer alan Avrupa’daki 20 kadın hakemden biri. Spor akademisinde mezunu iki kardeşin “hakemlik” seçiminde dönemin efsane kadın hakemi Lale Orta’nın resimlerinin boy boy gazeteleri süslemesi de etkili olmuş. Dilan Deniz, “erkek gibi” büyüdüklerini, karakterlerinin “maskülen” bir yapıda olmasının sebebini ise 8 kardeş içinde 6 kız olmalarına bağlıyor. Dilan Deniz’e göre erkeklerin dünyasında tutunmanın en büyük zorluğu fiziksel açıdan antrenmanlarda erkeklerle aynı dereceleri yapmak: “Erkeklerin arkasında kalmamız istenmiyor. Onların 400 metreyi 1.30 dakikada koşması gerekiyorsa, bizim de 1.30’da gelmemiz gerekiyor. Kondisyonumu erkeklerle aynı seviyeye getirebilmek için onlar haftada 4 gün antrenman yapıyorsa, ben 6 gün antrenman yapıyorum. 2 ayda bir yapılan fiziksel testten geçebilmek için kendime özel bir antrenör tuttum. Erkekler için istenen derecelerle kadınlarınki arasında 5 saniye fark var. Ama Süper Lig’de maç yönetmek için erkeklerle aynı sürede koşmanız lazım. Ben de bunun için çalışıyorum. Çünkü hedefim ileride bir erkek derbi maçını yönetmek.”

“Seyirci en güzel hakem bizim hakem diye bağırıyor”

Eskiden stadyumda erkek hakemlerle aynı odada giyinip soyunduklarını söyleyen Dilan, o dönemde arkadaşlarına “5 dakikada biz hazırlanalım sonra siz giyinirsiniz” dediklerini de gülerek anımsıyor. Şimdi bütün statlarda “kadın hakem soyunma odası” bulunduğunu da eklemeden geçmiyor. Dilan Deniz’e göre kadın hakemliğin başka zorlukları da var: “Deplasmana gidince özel hayatınız sekteye uğruyor. Ne bir doğum gününüz, ne yılbaşı, ne de bayramınız oluyor. Ben üşüdüm bile diyemezsiniz. Kadın hakem olacaksan nazlı olmayacaksın, dolu yağsa bile maç yöneteceksin. Ben -7 derecede sulu karda bile maç yönettim. İstanbul’un göbeğindeki maçta üzerimize sopalar ve taşlar atıldığı da oldu. Ama yine de hakemlikten vazgeçmedim. 15 yıldır hakemlik yaptığım için bu sorunları aştım. İsterdim ki Süper Lig’de bir erkek maçında görev yapayım. Ama biz kadın hakemleri kıdemimize bakmadan Bölgesel Lig’e topladılar. Süper Lig’de bir kadın maç yönetirse, futboldaki bu şiddet ve küfür ortamı da azalır.” Dilan Deniz hakemliğe başladığı yıllarda “elinin hamuruyla erkek işine karışma”, “git evde çamaşır yıka” gibi hakaretlere kulağını tıkamış. Özellikle Doğu ve G.Doğu’da kadın hakemlere daha fazla ilgi olduğunu söylüyor: “Küçük illerde bayan hakemi ilk kez gören seyircilerle karşılaşıyoruz. Batman’a gittiğimde maçı bırakıp sadece beni izlemişlerdi. Maç bitiminde herkes benle fotoğraf çektirmek istedi. Beni gördükleri zaman ‘en güzel hakem bizim hakem’ diye bağıran seyirciler oldu. Adımla tezahürat bile yaptılar.” Dilan Deniz, erkek yardımcı hakemlerin otoritesine saygı duyduğunu da söylüyor: “Bizde ‘sahada kadın yoktur, hakem vardır’ kuralı geçerli. Hakem oradaki patrondur. Uygunsuz bir davranış görmedim. Erkek futbolcular bana daha saygılı davranıp daha az itiraz ediyor, seyirci de daha az küfür ediyor. Küfür yüzünden sadece 2 kez anons ettirdim. Bana ‘i..ne hakem’ demiyorlar ama araba kullanan bir kadına edilen laflardan bazen nasibimizi alıyoruz. Türkiye’de kadın olmak zor hakem olmak değil.”


Haberin Devamı