Tiyatro sahnesinde çıplaklığa hazır değiliz
Türkiye’nin ilk televizyon dizi Kaynanalar'ın yaratıcısı...
Dizinin yaratıcısı 85 yaşındakı Tekin Akmansoy 70. sanat yılını cesur bir tiyatro oyunu olan Göktaşı’yla kutladı. Oyuna çırılçıplak çıkacağı konuşulan ’nü model’ sahnesinin perde arkasını anlatan Akmansoy, “Sahneye çırılçıplak da çıkılır ama memleketim bunu kaldıracak görüşte değil. İstersem çıplak da dolaştırırdım. Bırakırdı çarşafı, çırılçıplak yürür giderdi. Bunu görmek için geleceklerse gelmesinler. Sanatçılar önce başka şeyler öğretmeli. Birbirimize günaydın demesini bilmiyoruz” diyor.
Jübile için neden bu oyunu seçtiniz?
70 senenin içinde Kaynanalar’ın çok büyük önemi var ama ben bir tiyatrocuyum. Bu da çok değişik bir oyun. Yazarı Dürrenmant yakın dostum; 40 yıl önce de aynı oyunu oynamıştım, inanamamıştı “Türkiye’de bu mu oynuyor?” diye. Neden böyle bir oyunu seçtim? Böyle bir oyun her zaman oynanmıyor. Felsefesi olan çok enteresan bir oyun.
Geliri neden Türk Eğitim Vakfı’na bağışlayacaksınız?
Bir çocuğu bile okutsam mutlu olurum. Ama bilemiyorum ne bağışlayacağımı. O kadar üzüldüm ki... Türkiye’deki sanatçının, sanatın ne durumda olduğunu gördüm. Maalesef krizin arkasına saklanmış zenginlerimizin ortadan yok olduğunu gördüm. Çok ünlü bir işadamı bana 250 Lira gönderdi, bunu lâyık gördü. Mecbur değiller ama bir sanatçının 70 yılı için de 250 Lira verilmez. Sayın Ömer Koç olmasa bu jübileyi zor yapardım, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden bir de Erdoğan Demirören’den çok destek gördüm. Onlar olmasaydı jübile yapamazdım.
Beni hâlâ Nuri Kantar olarak biliyorlar
Oyunda en çok konuşulan da nü modelin çıplak çıkacak olması...
Öyle bir şey yok ki!
Neden öyle haberler çıktı o zaman?
Çıplaklık var; ressamın karşında duran bir model var. Sırtı dönük, sırtı açık. Ben çıplaklığın üzerine sanat kurmam.
Nü model rolü için neden Akasya Asıltürkmen’i seçtiniz?
Yeteneği olduğu için. Benim oynadığım Schwitter çok hasta, ölmek üzere. Çıplaklık sahnesi de şöyle: Manken duruyor ressamın karşısında. Schwitter hastaneden kaçıp eskiden yaşadığı eve geliyor. Kadını görüyor “İnsan ölümü beklediği anda karşısında çıplak bir kadın görüyor. Nefis, ne güzel bir kadın” diyor, ressam “O benim karım”, deyince Schwitter “Bu kadını kucaklamak ne hoş olurdu” diyor. Ressam da karısına “Giyin” diyor. Bu kadar işte.
Kapalı yani kadın...
Tabii ki canım olur mu öyle şey...
Olamaz mı peki sahnede çıplaklık?
Çırılçıplak da olur ama benim memleketim bunu kaldıracak görüşte değil. O sanat anlayışı yok. Beni hâlâ Nuri Kantar olarak biliyorlar. Başörtülü, açık kadınlar sarılıp resim çektiriyorlar. Yeni dizimde başı örtülü de var, mini etekli de, göbeği küpeli de... Bunu TRT’de yapmak istiyorum. Herkes diyor ki “Aman öldürme orada kimse seyretmiyor.”
Çıplaklığı kaldıramaz dediniz ama tiyatroda eşcinsel öpüşme sahneleri var...
Bunlar olmaz diye bir şey yok. Ama ben bunları bizim memleketimizde yapmam. Tutuculuğumdan değil, daha o ortam hazır değil. İstesem hayat kadını gibi çıplak da dolaştırırım. Kocası “git” dediği zaman bırakır elinden çarşafı, çırılçıplak yürür gider. Bunu görmek için gelecekse gelmesinler. Daha önce sanatçıların başka şeyler öğretmesi gerekiyor. Daha birbirimize günaydın demesini bilmiyoruz.
TRT’den 3 aydır randevu alamıyorum
Dizilerde neden yoksunuz?
Verdiğim hiçbir projeyi kabul etmediler. Ben ilk televizyon dizisini yaptım. 5 tane de dizi yaptım, hiçbiri yayından kalkmadı. Amerika’da Avrupa’da olsam peşimden koşarlardı. Çünkü ben onların işine yaramıyorum. Ben onlara rant sağlamıyorum. Artık diziler pazarlığa tâbi. 50 tane dizimiz var, ben bu karışıklığın içine girmek istemiyorum.
Oyuncuları nasıl buluyorsunuz?
Hangi oyuncular. Bir oyuncu vardır o tiyatroda da oynar, televizyon dizisinde de ama eğitim ve yetenek üzerinde durmuyoruz. Öyle yönetmenler var ki bir anda 3 dizi birden çekiyor. Niye? İsmi var diye. Yahu ismi var ama cismi yok. Ben 40 senelik televizyoncuyum. Bir defa kamerayı gören hemen yönetmen oluyor. Lüzumsuz paralar harcanıyor. Bu ülkede 70 milyarlık yönetmen yok bence. Kaynanaları eski şekline getirmem artık. Yoruldular. Yaşlandı hepsi. Şükür ben ayaktayım ne yapabiliriz? Nuri Kantar ve torunlarını yazıyorum, onun torunlarını bir düşünün. Küpelisi, piercing... Ama bunu anlayıp da dinlemiyor TRT... TRT’yle anlaşamıyorum. Çok yanlış bir yolda.
Neden anlaşamıyorsunuz?
TRT şarkıları, türküleriyle bir numara ama buna rağmen hâlâ bir kadını 50 milyar verip çıkarmaya çalışıyor. Yönetimin görüşü tamamen yanlış. Dramanın başında bu işlerden anlamayan biri müdür olursa böyle olur. Ben kendisinden bir türlü randevu alamıyorum.
Siz randevu istiyorsunuz TRT Dramalar Müdürü randevu vermiyor mu?
Vermiyor. Ayrıca şunu da söyleyeyim. TRT’nin 41. yılı kutlanıyor. 40 yılında olmama rağmen ayrıca 2 sene sanat danışmanlığını yaptım. Kutlamaya beni çağırmıyor.
Acı bir şey değil mi?
Benim için değil... Benim yaptığım meydanda. Teklif yapan bir sürü özel kanal var. Ama ben TRT’de başladım TRT’de noktalamak istiyorum. Orası benim kanalım. Müdürleri belki çok iyi niyetli bir adam ama idarecilik başka, televizyonculuk başka.
Sizce neden randevu vermiyor?
Onu bana sormayın. Kendisini oyuna da davet ettim gelirse gelir, ama ben 3 aydır randevu istiyorum ısrarla. Yanlışlar içindeler. Bu paraları harcayamazlar, yazık. Bana “Bu sene Kaynanalar tipinde bir şey yapmayacağız, daha farklı bir konsept arıyoruz” diyorlar. 2 ay sonra kaynanaların taklidini görüyorum TRT’de. Tamamen taklit. 9 bölüm oynadı sonra kalktı. Aynı Kaynanalar; Kayserili iş adamı, karısı, hizmetçisine kadar taklit. “Aman gözümüzden kaçmış, nasıl olmuş?” dediler. TRT kendi elinde olan klasiğinin yerine taklidini getiriyor. Bu ne demek biliyor musunuz: Cehaletin, ayıbın ta kendisi.