Gerçek "ben"i yaşayan tek kişi sevgilim! (1)
İpek Tuzcuoğlu, G-Mall'daki yangından ilk çıkanlardandı. Beş sene önce panik atak hastası olduğunu söyleyen Tuzcuoğlu, korkularından meditasyon, doğaya yöneliş ve yaşam koçu sayesinde kurtulduğunu anlatıyor. "Şimdi kendimle barışığım, ne istediğimi biliyorum" diyen oyuncuya göre, erkek arkadaşı Hakan Yangın bu yüzden çok şanslı
* Film ekibi kaçıncı salondaydı, siz yangından sonra konuklara göre daha çabuk çıktınız sanırım binadan...
Biz ikinci salondaydık. Yönetmenimiz Orhan Oğuz ve oyuncular hep beraber izliyorduk. Herkesin anlattığı gibi, birden film koptu, sanırım üçüncü dakikadaydı. Benden şöyle bir ses çıktı "Hadi canım." O anda ışıklar gitti. Herkes gibi ben de filmin konseptiyle ilgili bir şey sandım önce. Ama hafif bir duman gelmeye başladı ve "Ne oluyor" sesleri artmaya başladı. Biri "Yangın var" dedi. O panikle salona girdiğimiz kapıya yöneldik ama zaten yangın o kapının açıldığı bölmede olduğu için doğru bir tercih değildi. Çağan'ın (Irmak) sesini duydum "Sola, yangın çıkış kapısına" diye bağırdı. Sonradan öğrendim ki zaten Çağan oturduğu anda bütün salonu incelemiş, huyudur bu, yangın çıkış kapılarını kesmiş daha önceden.
* Bütün yangın çıkış kapıları kilitliymiş salonlarda tuhaf bir şekilde, siz kapıdan o kadar çabuk nasıl çıktınız?
Bizimki de önce açılmadı ama kapıya yüklenilince hemen açıldı. Biz Çağan'ın sayesinde o kapıdan çabuk dışarı çıktık. Yanımda Ebru Ürün vardı, elele tutuşmuştuk ve sürekli şunu diyordum içimden: "Sakin ol, dışarı çıkacaksın ama ezilme, dikkat et." Sakin olmaya çalışıyordum zaten. Büyük bir panik yaşanmadı bizim salonda. Kızkardeşim yanımdaydı ama o sırada onu kaybettim. "Pelin" diye bağırıyordum, onu dışarda buldum. Fakat sevgilim Hakan ve arkadaşlarım beşinci salondaydı. En geç çıkan ekipti onlar.
"Yangında sinemanın büyük hatası var"
* Asıl panik o sırada başladı sanırım sizin için...
Kesinlikle. Hemen bir sakinleştirici istedim ve öyle ayakta kaldım. Benim durumumda olan haramlar bayıldılar. Yine de çok iyi durdum diye düşünüyorum, çünkü tüm dostlarım içerideydi. Osman Yağmurdereli, yeni bir dizi yapıyoruz onunla, benim için gelmişti. Selma Bezmen, İsmail Akkaya... 10 kişilik bir grup sırf benim için oradaydı. Can dostlarım ve sevgilim Hakan... Ajda Pekkan da orada olacaktı, son anda gelemedi. Tamamen panik yaşamaya başladım, çünkü uzun süre çıkmadılar içeriden. Altıncı salondan arkadaşlarım aramaya başladı, "Kapılar açılmıyor, boğuluyoruz" diye. Kimseye ulaşamıyorum, içeri almıyorlar. Korkunçtu. Üç grup insan vardı o gece, kendini kurtarmaya çalışanlar, sevdiklerini kurtarmaya çalışanlar ve televizyon başında olan yakınlarımız. Anneannem, annem fenalaşmış televizyon başında. Basının olayları abartması ve yanlış haberler birçok kişiyi olumsuz etkiledi.
* Sevgiliniz Hakan Yangın'la konuşabildiniz mi o sırada ve niye aynı salonda değildiniz?
Konuşamadım, sadece "Hakan'ı kurtarın" diye herkesten yardım istiyordum. Yarım saat çıkmadılar. Panik yaşadım. Dostlarımın ve Hakan'ın ölmüş olabileceğine ciddi bir şekilde takıldım. Bizim salonda film ekibi yanyana en önde oturuyorduk. Hakan'la iki arkadaşımız yer bulamadı. Ben ona da takılmıştım zaten. Geldi, "Yer yok, öteki salona geçiyorum" dedi. Sinir oldum benim olduğum salonda oturamadığı için.
* O gece yaşananlardan kim sorumlu sizce?
Sinemanın çok büyük hatası var. Yangın çıkış kapıları kilitli, yağmurlama sistemi salonlarda devreye girmedi, elektrikler kesildi, jeneratör çalışmadı. Zifiri karanlıkta kaldık. Dekoru yapanlar da hatalı, ihmalkârlar mutlaka ama sinemanın durumu çok daha önemli. Şimdi bütün sinemalarda kontrol başladı. Çünkü tüp patladığı için de çıkabilirdi yangın. Beşinci salondakiler terörist bir saldın zannetmişler, çünkü makinistler camdan kendilerini dışarı atmış ve "Geliyor, geliyor" diye bağırmışlar.
Saklıköy'de "kurtuluş" kutlaması yapıyoruz
* Şimdi nasılsınız?
O geceden beri çok zor uyuyorum. Geçen sabah sekizde önce terleme, ardından titremeyle uyandım. Çünkü iki-üç gün hiç yemek yememiştim. Hemen koşup bir kaşık bal ve yoğurt yedim. Kendimi iyi tanıdığım için, neye ihtiyacım olduğunu anlayıp sakinleştim. Gözlerimi kapayınca o geceden bir fotoğraf geliyor gözümün önüne. Ama yöntemlerim var pozitif kalmak için. Ne yapıyorum, görüyorum o fotoğrafı gözlerim kapalıyken ve küçültmeye başlıyorum o kareyi. Bir kara nokta olana kadar küçültüyorum ve bir pencere açtığımı hayâl edip oradan dışarı atıyorum o görüntüyü. Bazıları yürüyüşe çıkarak rahatlar.
Mesela haftasonu Saklıköy'de olacağız. O geceden kurtulan 20 kişiyle bunu kutlayacağız. Bu olaydan olumsuz etkilendik ama bilinçaltımızı ne kadar az etkileriz diye düşünmeliyiz. Oraya giden 800 kişiye tavsiyem şu: "Çok ağır bir olay yaşadık, olayın kırmaları tabii kalacak ama lütfen pozitif yanlar çıkartalım." O geceyi en ağır geçiren insanlardan biri benim, biri de Özgü Namal. Sevdiklerine en son kavuşan bendim. Ama daha kolay toparlanmamın sebebi bu bilinç gücü işte.
* Neler yapıyorsunuz bunun için?
İpek Hanım'la (Tlabar) konuşuyorum. Çok etkisi var bunları öğrenmemde. Yaşam koçum benim. Rehber insanlarımdan biri. Beş sene önce tanıştım. Panik atak hastasıydım o dönem. Bir sene tedavi gördüm, iyileştim. Beni çok iyi çözdü, çok iyi anlattı beni bana. Kendimle barıştım. Kendimi daha çok sevmeye başladım. Onun ışığı çok önemli benim için. Bilinçlenmemde, kişiliğim ve ruhumun gelişmesinde katkısı büyük. Bugün bu kadar mutluysam ondan öğrendiklerim sayesinde.
Ölmekten değil delirmekten korktum
* Neden kendinizi sevmiyordunuz beş sene önce?
Çünkü insanlar için yaşıyordum. Kendi yaramı sarmadan, kendimi hiç farketmeden yaşamak... Hiçbir şeyi kendim için yapmıyordum ki. Kocam mutlu olsun, annesi mutlu olsun, çevremdekiler kırılmasın. İnsanlar zaaflarımı kullanıyordu. Hep içime atıyordum. Yumuşacık, kibar, çok doğru bir modeldim herkes için. Kimseyi "huzursuz" etmiyordum. İpek Hanım kendim için yaşamayı öğretti. Çok değiştim. Ruhumu bütünlemek amacım var şimdi. Kendi bütünümü bulmak ve tamamlamak istiyorum. Beş senem böyle geçti. Beş sene sonra da çok farklı bir yerde olacağımı biliyorum. Önce kendimi tamamlıyorum, sonraki yıllar insanları tamamlamak için çalışacağım. Bence erkek arkadaşım çok şanslı çünkü gerçek "ben"i yaşayan tek erkek o. Ne istediğini bilen, mutlu, yapıcı, olumlu bir kadınım şimdi. Bir de işsizdim o dönemde. Gelecek korkusu çok fazlaydı. Panik olmuştum. Anlamsızca korkmaya başlamıştım. Panik atakta öleceğini sararsın. Ben öleceğim diye değil de delireceğim diye korkuyordum.