Gazete Vatan Logo

Anne olunca farkındalığım daha da arttı

Geçen yıl Ağustos ayında evlenen Ebru Akel, henüz dört aylık çiçeği burnunda bir anne. Oğlu Eren ve eşi Özer Sancak’la beraber hayatının en özel günlerini yaşıyor; “Bu dünyadan ayaklarım kesilmiş ve uzaya gitmiş gibiyim” diyor. Akel, bir yandan da ‘Hayata Dokunmak Lazım’ isimli programın sunuculuğunu üstleniyor.

Anne olunca  farkındalığım daha da arttı

Doktor Osman Müftüoğlu ile birlikte sunduğunuz Hayata Dokunmak Lazım sabah 08.30’da ve canlı yayınlanıyor. Güne bu kadar erken başlamak yorucu mu?

Sabah 05.00-06.00 arası oğlum Eren’i emzirdikten sonra 07.00’de evden çıkıyorum. Böylece benim için hayat başlamış oluyor. Programımız hafta içi her gün 08.30-10.00 saatleri arasında. Dediğim gibi erken kalkan biri olduğum için sıkıntı çekmiyorum. Aksine o akışta olmak, hayatın enerjisini erken saatlerde yaşamak bana iyi geliyor. Program sonrasında da makyajımı çıkarıp eve dönüyor ve “anne Ebru” olarak işbaşı yapıyorum.

Bu kadar çabuk ekrana dönmeniz, duyanları şaşırttı mı?

Benimle beraber doğum yapıp sahnelere, televizyona dönen bu dönemin anneleri var. Yalnız değilim. Bu tempoya alışan, bu enerjide olan her insanın işine bir an önce dönmesi hayatına da olumlu olarak yansıyor. Her annenin kendine verebildiği üç saatlik arayı ben çalışarak geçiriyorum.

Hamileliğimde 16 kilo aldım; 10’u gitti bile

Maşallah o kadar ince görünüyorsunuz ki; sadece dört ay önce doğum yaptığınıza inanmak güç. Hamilelikte kaç kilo aldınız?

Hamileliğimde 16 kilo aldım. Ancak doğum sonrasındaki o doğal tempomda çoğu gitti; sadece 5-6 kilom kaldı. “Çok yakıştı, sakın verme” diyenler var. Ben kendimi seviyorum, önemli olan da bu. 3-5 kilo eksik veya fazla çok da önemli değil. Ama tabii ki bir beden büyüdüm; 34-36 iken şimdi 38 beden giyiyorum; bunu yaşamak da çok güzel ama.

Bazı ünlü kadınların hamilelik sürecinde “aman kilo almayayım” derdine düşmesine ne diyorsunuz?

Bir kadının hamile kaldığında bunu düşünebileceğini zannetmiyorum. Bazı bünye çok kilo alıyor, bazısı almıyor. Tamamen yapıyla ilgili bence. Bir arkadaşım sadece iki buçuk kilo aldı mesela... Tüm bu hamilelik dönemini ve sonrasında yaşadıklarımı yazdığım kitapta da anlattım; Ocak ayında çıkacak.



Bolca peynir-ekmek ve kilolarca erik yedim

En çok neye aş erdiniz?

Ocak ayında canım şeftali çekti ama tabii bulunamadı ve suyuyla idare ettim. İlk iki ay ise peynir ekmek yedim. Yemek yiyordum üzerine bir de peynir ekmek yiyordum. Son aylarda da bolca dondurma yedim. Kilolarca da erik yemişimdir herhalde.

Şeftali dışında hep kolay şeyler isteyip eşinizi yormamışsınız...

Eşim hamilelik sürecinde hep yanımdaydı. Elinde olsa oraya şeftali ağacı dikerdi, onu biliyorum.

Annelik sizi ne kadar değiştirdi?

Daha çok yeni tanıştığım duygular bunlar. Hayatım daha derinlik kazanmış gibi hissediyorum. Toleranslarım fazlalaştı. Hep hassas ve empati yeteneğini kullanan bir insandım ama sanki bunlar ikiyle, dörtle hatta yerine göre 10’la çarpılmış durumda. Biraz daha farkındalığım arttı. Bu dünyadan ayaklarım kesilmiş ve uzaya gitmiş gibiyim. Çok tarif edilemez bir durum.

‘Eşimle en büyük tutkumuz film izlemek’

Ben zaten sinema tutkunuydum. Eşim de sinema aşığı. İzlediği karelerden o filmi hangi yönetmenin çektiğini söyler, o kadar yani. Bunun dışında birlikte spor, kayak, seyahat ve özellikle de Çeşme Alaçatı tutkunuyuz...

Oğlum ailenin erkeklerine benziyor

Oğlunuzun adını kim koydu?


Eşim Özer’in çocukluk arkadaşının ismi Eren. Ben önerdim; eşim de kabul etti. Aile büyüklerine de sorduk, herkesin hoşuna gidince ‘tamam’ dedik.

Minik Eren’i görecek miyiz yoksa kameralardan saklayacak mısınız?
Kendimi de yaşamımı da saklamak gibi bir durumum olmadı. Çünkü tüm gençlik yıllarım kameralarla içiçe geçti. Tabii ki magazinci arkadaşlar da işini yapmak istiyor. Benim de kimseden kaçırdığım yok ama henüz çok küçük olduğu için boy boy resimlerinin görünmesini çok manalı bulmuyorum. Kendine sorsak ister mi onu da bilmiyorum.

Eşinizi neden pek göremiyoruz...

Pek sevmiyor kameraları. İşi olmayan insanlar benim kadar sıcak bakamayabiliyorlar takdir edersiniz ki. İnsan içine anlam yükleyebildiği şeylerin içinde olmayı daha çok seviyor. Verecek cevabı yoksa anlamsız.

Oğlunuz daha çok kime benziyor?

Ailenin erkeklerine benziyor; dedeler ve Özer karışımı.

Devamlı fotoğraflarını çekiyormuşsunuz hatta 26 bin fotoğrafı olduğu doğru mu?

O kadar mı bilmiyorum ama binlerce var diyelim. Her gün en az 1-2 videosu ve fotoğrafı çekiliyor. Hatta kocam telefonumun hafızasını boşlatmak zorunda kaldı (Gülüyor)...

Çocuk, evlilik derken hayatınızda yeni bir sayfa mı açıldı?

Son 1-2 yıl içinde hayatımda önemli olaylar olduğu doğru. Ancak yeni bir sayfa değil; hayatımın devamında güzel bir dönem diyelim. Ve de en özel günleri diyebiliriz.

‘Önümüzdeki yıl kesin tiyatro yapacağım çok özledim’

Kariyerinize bundan sonra nasıl devam edeceksiniz; oyunculuk olacak mı mesela?


Televizyonda canlı yayın yapmayı, o adrenalini seviyorum. Oyunculuktan ise asla kopmayı düşünmüyorum. Ancak dizilerdeki uzun çalışma saatlerinden dolayı bu dönem rol alamam; pek çok okuduğum senaryoda aklım kalarak ‘hayır’ dedim. En çok neyi özledin dersen, tiyatro. Tiyatro yaptığım dönemde de çok mutlu olmuştum. Yaklaşık 50 il gezmiştik, çok güzeldi. Önümüzdeki yıl kesin tiyatro yapacağım... Sonuç olarak mesleğimi asla bırakmayı düşünmüyorum.

Kıyafetleriniz hep çok konuşuldu ve beğenildi. Kendi moda markanızı kurmak var mı planlarınız aranızda?

Olabilir. İsmimi bir markayla birleştirmek fikri bana her zaman sıcak geliyor, bakalım. Aslında geleceğe yönelik çok net şeyler söylemeyi sevmiyorum.

Kıskanıldığınızı düşünüyor musunuz; nazar korkunuz var mı?

Herkesin bir hayatı var. Bizimkinin sadece (benden dolayı) bir kısmı göz önünde, ki ben de belli limitte yansıtıyorum yaşamımı. Fakat ben iyi gözle baktığım için herkesin de bana iyi gözle baktığını düşünüyorum.

Özer için üçüncü görüşte ‘evleneceğim insan’ dedim

Eşiniz Özer Bey’le nasıl tanıştınız?

İzmir’den çocukluk arkadaşım olan Ayça’nın arkadaşıydı Özer. Hiç kopmadık, zaman zaman görüşürdük. Bir gün bana, “Seni biriyle tanıştıracağım” dedi. Ama hayatın Özer’le beni bir araya getirmesi tam bir buçuk yıl sürdü. Tanıştan sonra ilişkimiz hızla ilerledi.

İlk görüşte aşk mı?

O kadar büyük kelimeler kullanmak istemiyorum ama ilk görüşte büyük bir etkilenme oldu. Üçüncü görüşte de evleneceğim insanın o olduğunu biliyordum.

Neyi etkiledi sizi?

Çok zeki bir insan. Teknoloji konusunda bana bir akşam iki buçuk saatlik öyle bir konuşma yaptı ki, çok şaşırdım ve etkilendim. Beni şaşırtmak kolay değildir. Bilgisi, nezaketi ve daha pek çok özelliği var Özer’in.

Haberin Devamı