Kasıtsız olarak edilen yeminler

Bir önceki yazımızda, Lağv yemini hakkında yeterli bilgiyi vermiştik

Haberin Devamı

Bir önceki yazımızda, Lağv yemini hakkında yeterli bilgiyi vermiştik. Burada şu kadarını belirtelim ki, lağv yemini, kişinin söz arasında kasıtsız olarak söylediği, "Evet vallahi, hayır billahi" gibi sözler veya Ebû Hanîfe'nin deyimiyle insanın galip zannına göre yaptığı yeminlerdir. Bir şeyin şöyle olduğunu bilip yemin etmek, sonra o işin öyle olmadığının anlaşılması gibi... Yüce Allah bu tür yeminlerden insanı sorumlu tutmuyor. Ancak insanın bile bile yaptığı, geleceğe bağlı yeminlerden sorumlu tutuyor. Böyle geleceğe bağlı yeminlerin gereği yapılmalı veya yapılmaması daha hayırlı ise kefareti verilmelidir.
Böyle yeminlerden dönmenin kefareti, ayette sırasıyla ya on fakire yemek yedirmek, yahut onları giydirmek veya oruç tutmak şeklinde belirtilmiştir. Ayette fakirlere yedirilecek yemek, evsat olarak nitelendirilmiştir. Yani sizin yediğiniz yemeklerin orta olanından, ne çok pahalı, ne de değersiz olmayanından yediriniz demektir. Bu kelimeyi ahsen olarak açıklayanlar da vardır ki o zaman yediğiniz yemeklerin en güzelinden yediriniz anlamına gelir.

10 yoksulu giydirir
Fakat birinci anlam, ayetin ruhuna daha uygundur. Çeşitli rivayetlerde orta yiyeceğin cinsi değişmektedir. Ayet bunu genel bıraktığına göre her çağda ve her toplumda kişinin, ailesine yedirdiği normal yiyeceklerden yedirmesi gerekir. Hz. Ali'ye göre on kişiye sabah akşam yemek yedirilir. On fakiri bir araya toplayıp yedirmek de onlara ayn ayn yemek vermek de caizdir.

Dileyen kimse, on fakire yemek yedirmek yerine on fakiri giydirir. Giydirilecek elbisenin miktar ve kalitesi de çeşitli rivayetlere göre değişmektedir. Fakat en azından bunun da kendisine elbise denebilecek nitelikte, orta bir giysi olması gerekir. Fakir erkek ise orta bir erkek elbisesi, kadın ise orta bir kadın giysisi verilir. Orta giysi de zamanın ve bölgenin örfüne göre değişir.

Üç gün oruç tutar
Kefaretin en zoru olan üçüncü çeşidi de rakabedir. Rakabe, boyun demektir. Fakat boyunla kastedilen, insanın kendisidir. Eskiden Araplarda tutsakların elleri, iple boyunlarına bağlanırdı. İpin çözülüp ellerin serbest bırakılmasına fekku'r-rakabe (boynu çözmek) denmiş, tahrîru'r-rakabe (boynu özgürlüğe kavuşturmak) köle azadetmek anlamında kullanılmıştır. Kefaretlerin en kolayı yemek yedirmek, en zoru köle azadetmektir.

Bunlardan hiçbirini yapamayan kimse, üç gün oruç tutar. Bugün kölelik artık kalkmış olduğundan bu seçeneğin uygulama alanı kalmamıştır.

Yarın: Kefaret orucunda ara verilebilir mi?

DİĞER YENİ YAZILAR