"Ali'nin üstüne yiğit, Zülfikar'ın üstüne kılıç yoktur"

Hz. Ali, hem Ebubekir'e hem de Ömer'e danışmanlık yapmış, önemli olaylarda onlara bilimsel yol göstermiştir. Hz. Ali, İslâm için canını feda etmeye her zaman amadeydi

Haberin Devamı

*Dünden devam
Hz. Ali, hem Ebubekir'e hem de Ömer'e danışmanlık yapmış, önemli olaylarda onlara bilimsel yol göstermiştir. Hz. Ali, İslâm için canını feda etmeye her zaman amadeydi. Okurum Haydar Bey'in de belirttiği gibi birçok savaşta, özellikle Uhud'da canını siper ederek Peygamber'in üstüne kılıçlarıyla üşüşen düşmanları bertaraf etmek suretiyle aynı zamanda amcasının oğlu olan Hz. Muhammed'i Zülfikar adlı kılıcıyla korumuştur. Bundan dolayı Peygamberimiz onun hakkında, "Lâ fetâ illâ Alî, lâ seyfe illâ Zülfikar: Ali'nin üstüne yiğit, Zülfikar'ın üstüne kılıç yoktur" buyurmuştur. İslâmın yayılıp gönüllere kök salması, Hz. Ali'nin en büyük idealiydi. Bu durumda onun, kendisini Allah yerine koyması, akıl ve mantığın alacağı bir şey midir?

O, böyle şeylerden uzaktır
Kur'ân peygamberlerine, mesela İsa'ya, Uzeyr'e Allah veya Allah'ın oğlu diyenleri küfürle suçlarken nasıl Hz. Ali kendisini "Allah" yerine koyar? Bu, Kur'ân'a savaş açma, Kur'ân düşüncesini, inancını kökünden dinamitleme demektir. Haşa o böyle şeylerden uzaktır, münezzehtir.

H. 3'üncü asırda, Irak'ın güneydoğusunda bulunan Basra ile Vâsıt arasında yaşamış olan Muhammed ibn Nusayr, Hicrî 245 (859 M.) yılında kendisinin, 10'uncu imam Alî Nakî ile onun büyük oğlu Muhammed'in bâb'ı olduğunu, yani onların manevi hal ve bilgilerinin kapısı olduğunu söylemiştir. Hasîbî'ye göre Muhammed ibn Nusayr, 11'inci imam olan Ebû'l-Hasan-i Askerî'nin oğlu Muhammed'i Mehdi kabul etmiştir (İsl. Ans. Nusayrî md).

Ruh göçüne inanırmış
Nevbahtî'nin yazdığına göre Muhammed ibn Nusayr, kendisinin (11'inci İmam) Ebû'l-Hasan el-Askerî tarafından gönderilmiş peygamber olduğunu söylemesi yanında Ebû'l-Hasan-i Askerî'nin tanrılığını iddia etmiştir. Tenâsühe (ruh göçüne) inanır, haramların mübah olduğunu, Allah'ın herhangi bir şeyi haram kılmadığını söylermiş (Bkz. Şehristânî, Milel, dip not: 2). İslâm, şahıslara menfaat sağlamak için yahut insanları haşa tanrılık makamına yükseltmek için değil, kullara değil sadece ve sadece Allah'a kul yapmak için gelmiştir. Ne peygamber, ne melek, ne de herhangi bir yaratık Allah değildir, tanrılık sıfatı taşımaz. Çünkü yaratıklar ölürler. Allah ise her zaman diridir, eksikliklerden uzaktır. Oğula, kıza ihtiyacı yoktur. Çocuk sahibi olmaktan münezzehtir.
* Devam edecek

DİĞER YENİ YAZILAR