Seyfettin Gürsel

Seyfettin Gürsel

sgursel@gsu.edu.tr

Döviz kurundan enflasyona

Merkez Bankası araştırma bölümü ilginç makaleler yayınlıyor. Fiyat istikrarının sorumluluğu Merkez Bankası'nın sırtına yüklendikten sonra banka, Türkiye ekonomisinin işleyişini anlamaya büyük önem verdi

Haberin Devamı

Merkez Bankası araştırma bölümü ilginç makaleler yayınlıyor. Fiyat istikrarının sorumluluğu Merkez Bankası'nın sırtına yüklendikten sonra banka, Türkiye ekonomisinin işleyişini anlamaya büyük önem verdi. Çok da iyi yaptı. Fırsat buldukça tüm ekonomik aktörleri ilgilendiren yeni araştırmaların temel bulgularının iktisat politikaları açısından sonuçlarını bu köşede değerlendirmeye çalışıyorum.

Nisan 2005 tarihli son araştırma döviz kuru değişimlerinin enflasyonist etkileri üzerine. Ekonomik yazında bu olguya kısaca "geçişlilik" (pass through) adı veriliyor. Makalenin yazarları Hakan Kara ve Fethi Öğünç. Çalışmanın yeniliği, kurun etkisini iki farklı dönem olarak inceleyebilmesi. Birinci dönem 1990 (Haziran) - 2001 (Mayıs), ikinci dönem 2001 (Haziran) - 2004 (Aralık) şeklinde tanımlanıyor, dalgalı kur öncesi ve sonrası şeklinde ifade edebiliriz.

Gelişmekte olan ekonomilerin işleyişinde döviz kuru-enflasyon ilişkisi hayati öneme sahip. Bu ekonomilerde döviz kurunda meydana gelen değişimler fiyatları önemli ölçüde etkiliyor. Türkiye'nin 1994 ve 2001 krizleri dahil, gelişmekte olan ekonomilerde yaşanan fınansal krizlerin temel dinamiğini bu ilişki oluşturdu.

Enflasyonla mücadele stratejisi bildiğiniz gibi enflasyon hedeflemesine dayanıyor. Bu bağlamda kur-enflasyon ilişkisinin iyi bilinmesi gerekiyor. Makalede döviz kuru değişimi ile çeşitli fiyat sepetleri arasındaki etkileşim ekonometrik olarak analiz ediliyor. Birinci bulgu, kurun önce özel imalat sanayii fiyatlarını ardından da TÜFE'yi etkilediği. Bizi TÜFE üzerindeki etki ilgilendiriyor.

Etki halen yüksek
Dalgalı kur öncesi etkinin dozu 0,45 iken, dalgalı kur döneminde 0,3 bulunuyor. Diğer ifadeyle, kurda yüzde 10'luk bir artış (azalış) olduğunda, birinci dönemde TÜFE yüzde 4,5 artarken (azalırken), ikinci dönemde bu oran yüzde 3'e düşmüş.

Dikkate değer bir azalış ama etki halen yüksek. Diğer önemli bir değişiklik de dalgalı kur öncesi bu etkinin yüzde 80'i 5-6 ayda gerçekleşirken, dalgalı kurda bu süre 12-13 aya çıkmış. 1990'lı yıllarda kur değişimi sürekli artış yönündeydi. Oysa 2001'in ikinci yansından itibaren gerçekten dalgalı bir hareket söz konusu. Birkaç aylık artiş ya da azalış fiyatları fazla etkilemiyor. Etkinin tam olarak ortaya çıkabilmesi için kurun uzun süre aynı yönde hareket etmesi şart.

Dezenflasyon politikası bakımından bu bulgular iki açıdan önemli: Birincisi, Merkez Bankası faiz politikasını kısa dönemli kur hareketlerinden bağımsız olarak yürütebilir, ikincisi, kalıcı kur hareketlerinin zamana yayılan etkilerini öngörebilir. İsabetli öngörü hem enflasyon hedefinin gerçekçi biçimde saptanmasında hem de saptanan hedefe ulaşmak için gereken faiz düzeyini belirlemede işleri kolaylaştırır.

Ancak diğer yandan kurun enflasyon üzerinde halen ihmal edilemez bir etkiye sahip olması, kur şoklarının dezenflasyon için önemli bir tehdit oluşturmaya devam ettiğini gösteriyor. Bu bağlamda dövizde arz ve talep dinamikleri büyük önem kazanıyor.

Not: DİE, nisan enflasyon rakamlarını açıkladı. TÜFE 0,7. Dört aylık artış 1,55. Yıl sonu, büyük şok durumu hariç, kesin yüzde 8'in altı. Enerji, KDV, ÖTV hariç deflasyondayız. Son 9-10 ay itibariyle düşen döviz kurunun etkisi açısından bakmakta ve döviz fazlasının kaynaklarını kurcalamakta yarar var.

DİĞER YENİ YAZILAR