Barzani İsrail için mi çalışıyor?

Haberin Devamı

Türkiye’de artık öyle çelişkilere, öyle inanılmaz olaylara şahit olunuyor ki şaşırma duygusu bile yitirildi.. Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesut Barzani PKK’yı hep destekledi, Türkiye’yi kaç kez tehdit etti, bizim Hükümet’in üyeleri sırayla ona hakaretler yağdırdılar ve bugün aynı Barzani krallar gibi karşılanıyor, onun Türkiye’ye gelmesi Hükümet için bir başarıymış gibi sunuluyor.

“Barzani’nin tartışılmasını istemiyoruz” diyen yazarlar var. Neden tartışılmayacakmış, çok özel, çok makbul biri midir?

Suriye’de PKK’nın uzantısı olan PYD’nin Kuzey Irak’taki gibi “özerk bir Kürt bölgesi” kuracağı ve bunu Barzani ’nin desteklediği biliniyor ki zaten PYD’yi Kuzey Irak’tan militan göndererek güçlendiren de kendisi.. PYD şimdi “özerklik ilanına” hazırlanıyormuş.

Sahnede oyunlar!

Bu arada “PKK ile PYD” arasında sürtüşme olduğu, Barzani ile PYD arasında güç çekişmesi olduğu gibi haberler çıkıyor, Barzani PYD’ye kızıyor “muş gibi” yapıyor vs. vs.. Ama sonuçta hepsinin “çıkarları ve hedefleri ortak” olduğuna göre bu tür haberlere ancak saflar inanır. Zamanı gelince bir bakıyorsunuz anlaşıvermişler.. Burada da Irak ve Suriye’deki özerk bölgeler birleşmiş, sıra gelmiş Türkiye ile İran’a.. ABD destekliyor, AB yıllardır Diyarbakır’a ayrı bir devlet gibi ziyaretler yapıyor, kime anlatacaksınız derdinizi?

ABD istiyor çünkü..

Gözden kaçırdığımız veya unuttuğumuz önemli bir nokta var. ABD; Irak-Suriye-Türkiye ve İran topraklarında bir Kürt devleti kurulmasını aslında “İsrail’in güvenliği” açısından destekliyor, uzun yıllardır PKK’ya gizli gizli destek vermesinin, “Türkiye’ye istihbarat vereceğiz” derken onlara silah vermesinin, ikili oyununu sürdürmesinin nedeni de buydu. Öte yanda Barzani ’nin ailesinde Yahudi Kürtler’in olduğu, aslında PKK’nın içinde de çok sayıda olduğu söyleniyor.

Peki eğer gerçekten Barzani “İsrail için ABD ile birlikte” plan yapıyorsa, Suriye’de özerklik ilan edecek olan PYD böylece “Türkiye’nin geleceği” için de “özerk bölge” tehlikesi yaratıyorsa, PYD’nin özerklik ilan etmesi de Barzani’nin isteği ise.. Bizim ona “şeref konuğu” itibarı vermemiz ne anlama geliyor dersiniz?

Bir hatırlatma daha.. Suriye’de PYD “Esad’ın yanında” savaşıyor, biz “Esad’ın karşısında” olan terör örgütlerine bile destek verdik.. Esad bu politikamız nedeniyle PYD’ye Kuzey illerini bırakıp çekildi ve böylece tüm Güney ve Güneydoğu sınırımız PKK-PYD oldu.. Yani bir yanda “Esad’la olanların” yanındayız, diğer yanda “karşısında olanların”.. Hepsini birleştirin, çıkan bulmacayı çözmeyi size bırakıyorum!

Bu canilere idam lazım!

Bazen gerçekten idam cezasının olması gerektiğini düşünüyor insan ve bunun “medeniyet” le ilgisi olduğunu da sanmıyorum. Kasıtlı olarak can alan veya çocuklar başta olmak üzere masum insanlara tecavüz eden, öldürenlerin cezası idam olmayınca cezaevlerinde bedavadan yiyip içip, sohbet ederek bir de üstüne ödüllendirilmiş oluyor, sonra da nasılsa siyasi çıkar için çıkarılacak “bir afla kurtulup” aynı vahşeti başkalarına yapıyorlar.

Ağrı’da 16 yaşındaki kızlarını evlendiren ve kocası ile onun anasından aşırı şiddet gördüğünde tekrar eve almayan aileyi, bebeğini karlar içinde ölü doğurarak aklını kaybeden, sonra da aylarca tuvalette bir sandalyeye bağlanarak aç bırakıldığı için ölen zavallı Melek ’i ve ona bunları yapanları hala unutamıyorum. Bu caniler ömür boyu hapis cezası almalıydılar ama belki de şu anda serbest dolaşıyorlar.

Bebeğe tecavüz!

Antalya ’da ortaya çıkarılan “Kazım K olayı” da bir başka vahşeti anlatıyor. Soyadını neden vermiyorlar bu canilerin o da ayrı saçmalık, verin ki toplum kendini korusun.. Bir ailenin yanında kalırken 3 çocuğun anneleriyle ilişki kuruyor. Babayı da korkutmuş olmalı ki adam herşeye susuyor. Ve bu Kazım K. En küçüğü 2 yaşındaki 3 çocuğa akla gelmedik işkenceler yapıyor, duvarlara çarpıyor, dillerini kesiyor ve eve getirdiği bir arkadaşı da 2 yaşındaki çocuğa “birden fazla kez” tecavüz ediyor.
Bu korkunç yaratıklar yakalanmışlar ama bakın mahkeme onlara ne kadar hafif cezalar verecektir. Ne Adalet Bakanlığı takip ediyor, ne Kadın ve Aile Bakanlığı, ne bir milletvekili , ne de kadın örgütleri.. O kadın milletvekilleri bu olayları okumazlar mı, üzülmez ve çözüm aramazlar mı, neden hiç sesleri çıkmaz anlamıyorum. Ama bu ve benzeyen davaların sonuçlarını halka bildirmek en azından ilgili bakanlıkların görevi olmalıdır.

Batı ülkelerinde 10 yıl sonra bile “müebbet hapis” veriyorlar bu suçlara.. Aslında idam da verseler kimse üzülmez.. ADALET İSTİYORUZ VE SONUCU BEKLİYORUZ!

DİĞER YENİ YAZILAR