Andımız’a ceza mı? Yok artık!

Haberin Devamı

Valilerin, okul müdürlerinin “tak” diye söylenince “şak” diye işgüzarlık eylemine geçmesi iyice komediye dönüştü.. “İnsanların evlerinin içine bile müdahale, konut dokunulmazlığına saldırı” konusunda valilerin işgüzarlıkları görüldü, şimdi de Antalya’da Gazi Anadolu Lisesi Müdürü Hayri Bahşi herhalde “okuldan alınırım” korkusuyla olmalı “Andımız” konusunda öğrencileri tehdit etmiş.

İstiklal Marşı töreninde marştan sonra topluca Andımız’ı söyleyen öğrencileri önce mikrofondan azarlamış, sonra da öncülük eden öğrenciler hakkında SORUŞTURMA başlatacağını, DİSİPLİN CEZASI alacaklarını söylemiş. Nedir bu, aileler çocuklarını Gestapo’ya mı emanet ettiler, onların gururu, onuru nasıl böyle sorumsuzca kırılabiliyor ve korkutularak, sindirilerek psikolojileri bizzat okul yönetimi tarafından bozuluyor?

Suçları Türk’üm demek mi?

Bu gençler sizin ve devleti yönetenlerin Andımız’a olan tepkilerini, kaldırılma kararını filan anlamamış olabilirler ki milyonlarca vatandaş da anlamadı zaten.. Soruşturma açılacak olan ne? Öğrenciler “Türk’üm, doğruyum” dediler diye mi disipline gidecekler? E saçmalığın bu kadarı fazla artık, milleti kışkırtmak için aransa daha kısa ve etkili bir yol bulunamazdı. Bu ülkenin gençlerini rahat bırakın, bir yandan “din-gelenek” bahanesiyle yapılan Arabistan benzeri baskılar, diğer yanda “milli duygularına” yapılan baskılarla daha hayata atılmadan bu ülkede, bu zamanda doğduklarına pişman olmasınlar!

Vatandaşa “gavat” diyebilen, protesto edenler için “yakalayın, getirin onu” diye Gestapo benzeri emirler yağdıran vali yetmedi, okul müdürlerinin hakaretine geldi sıra.. Balık baştan ayağa böyle kokuyor işte!

Bravo Türkiye!

Ne muhteşem fotoğraflardı 10 Kasım’da saat 9’u beş geçe çekilen ve VATAN’ın ilk sayfasında çıkanlar.. Tokat’ta bir evi boyamakta olan işçiler, fırçalarını bırakmış saygı duruşunda.. Bodrum’da bacaklarının engelli olduğu görülen, gayet şık giyinmiş bir genç tekerlekli sandalyesinden kalkmış saygı duruşunda..

Büyük gazetelerin manşetlerinde ellerinde bayraklarla Anıtkabir’e koşmuş olan milyonlarca vatandaşın oluşturduğu mahşeri kalabalık.. Türkiye Ata’sına en içten saygı ve sevgisini, bağlılığını her geçen yıl daha da fazla gösteriyor, her geçen yıl onun değerini daha da fazla takdir ediyor. Onun döneminde baskı olduğunu iddia edenler, 21’inci yüzyıl Türkiye’sinde giderek “en özel alanlarda, en ağır baskıların” geldiğini gördükçe söyleyecek söz bulamıyorlar.

Adı budur!

“Atatürk” onun adı.. Bu ülkede yaşayan kadirşinas her vatandaşın, “onun kazandığı topraklar, onun kurduğu Cumhuriyet ve sağladığı özgürlük sayesinde bugünlere gelindiğini takdir eden” herkesin ATA’sı O.. Israrla söyledikleri gibi yalnızca “Gazi” değil, yalnızca “Mustafa” değil, sadece “Mustafa Kemal” değil, Gazi Mustafa Kemal “Atatürk”..

Ve hep yaşayacak!



Sandığa gitmeyenler!

Şimdi anlatacağım vatandaş tepkisi bana göre “haklılık payı olmasına rağmen” yanlış.. Bana göre tam aksine bundan sonraki seçimlerde “daha önce o veya bu nedenle sandığa gitmeyen herkes, özellikle de ‘şuna gücendim gitmem, buna kızdım gitmem’ diyenler mutlaka oy vermeli” ve böylece ülkenin kaderini değiştirebileceğini bilmeli.

Zira bu anlayış şimdiye kadar zarardan başka bir şey getirmedi, cezalanan partiler değil, toplum oldu.

Bir okurumuz; “Ben niye gözümü kaybettim Gezi’de? Neden sürüklendim adliyede yerlerde? Neden onca dayak yedim nezarethanelerde?.. Muhalefet partileri alacakları fazladan 2-3 belde/belediyenin hesabını yapıyor.. UCUZ MUHALEFET yapıyorlar çünkü!! Peki benim günahım ne? Oylarım bölünecek yine, kime oy versem nafile.. Ölümden korkup niye sıtmaya razı oluyorum.

Ortak aday, seçim anlaşması, birleşme veya bir başka yol ile yerel seçimlerde muhalefet partileri “TEK BİR ADAY” etrafında birleşmediği takdirde hiçbirine oy vermeyeceğim, çünkü oy kullansam da hiçbir şey değişmiyor. Madem benim istediğim olmuyor, sizinki de olmayacak” diye yazmış. Haklı ve böyle düşünen çok fazla insanla karşılaşıyorum ama.. Eğer muhalefet partileri inatla bunu yapmazlarsa ki yapmayacaklar yine de sandığa mutlaka gidin.

Böyle düşünen herkes sandığa gider ve “sadece barajı geçeceği kesin görünen” partilere oy verirse çok farklı bir sonuç çıkabilir. Asıl önemli olan o “barajın düşürülmesi”.. Yine unutturuldu ama inanın asıl önemli olan o!


DİĞER YENİ YAZILAR