Suriye'deki Kürt devletine izin verilecek mi?..

Haberin Devamı

Kendi sanal dünyasında yaşayan “şizofrenik” kişilikler ve toplumlar, dünyada ve etrafta olanların kendi başlarına hiç gelmeyeceğini sanırlar...

Trafik kazaları olur, fakat onlar trafik kazası ‘onların başına gelmeyecekmiş’ gibi yaşarlar...

Deprem olur, fakat deprem onların yaşadığı yerlerde olmayacakmış gibi davranırlar...

Sel felaketi olur, kendi şehirlerinde, mahallelerinde olmayacağını sanırlar sel felaketinin...

Başka insanların, başka dünyaların başına gelir öyle şeyler, onların başına gelmez...

Öyle sanırlar...

İrlanda’da olanlar onları hiç etkilemez...

Sovyetler Birliği’nin dağılması, onlara göre oradaki bazı işbilmez yöneticilerin saçmalıkları yüzünden olmuştur, bizimle hiçbir ilgisi yoktur ve olamaz...

Yugoslavya’dan beş ayrı devlet çıkması, Tito’yla ilgilidir, bizimle değil...

PKK meselesi de sadece “bir terör sorunudur” ve muhtemelen yöneticilerimiz uyuyordur...

***


Irak’tan sonra Suriye’de de bir Kürt devletinin oluşumuna uğraşılıyor...

Suriye’deki Kürt devletini PKK’ya yakın birlikler yönetmek istiyorlar...

Ya da Barzani’ye yakın güçler yönetecek...

Güney sınırımıza bir Arap komşu değil, yeni bir Kürt devleti komşu olarak gelecek...

Irak’ta ve Suriye’de arka arkaya Kürt devletler kuruluyor...

Arap Baharı olarak adlandırılan süreç “Kürt Baharı”nın oluşumuna zemin hazırlıyor...

Türkiye güneyinde ortaya çıkan bu gelişmelere göre strateji saptamak, politika üretmek zorunda...

PKK meselesini yıllardır salt bir terör sorunu olarak görüp, yöneticilerin basiretsizliğinden dem vuranlar, ne olduğunu anlayınca ağızlarını bir karış havaya açtılar bekliyorlar...

Kendi söyleyip kendi inandıkları sanal dünyalarında, atıp tutmalarının saçmalıklarıyla, dünya realitelerinin arasındaki fark onları, bir zamanlar Turgut Özal’ın kullandığı bir deyimle bir kez daha “kıç üstüne oturttu...”

***


Türkiye’de milyonlarca Kürt kökenli vatandaşımız yaşıyor...

Sınırın güney tarafında arka arkaya meydana gelen bu gelişmelerden sonra, daha bir hassas olacaklar onlar...

Kürt meselesini, ancak alabildiğince demokrasi ve ekonomik refahla çözebilirsiniz...

Bu ülkeyi, Kürt kökenli vatandaşlarımız için güney sınırının hemen altında yaşayan soydaşlarından daha cazip hale getirmeden bu sorunu çözemezsiniz...

Sorun bir PKK sorunu değil, demokrasi, kalkınmışlık ve ekonomik refah sorunudur...

İsviçre’de de Fransız kökenli Frankofon İsviçreliler, Alman kökenli Almanca konuşan İsviçreliler ve İtalyan kökenli İtalyanca konuşan İsviçreliler hep birlikte yaşıyorlar...

Nerede yaşıyor bu kadar farklı etnisite?..

İsviçre denilen küçücük bir ülkede...

Fransa’da, Almanya’da veya İtalya’da yaşamak akıllarının ucundan geçmiyor onların...

Kendi küçük ülkeleri olan İsviçre, onlara Fransa, Almanya ve İtalya’dan daha barış ve huzur içinde bir ülke olarak geliyor...

Türkiye’nin kendi dünyalarında şizofrenik böbürlenmelerle yaşayanların sanal dünyasından kurtulmasının zamanı geldi geçiyor...

Özal’ın deyimiyle “Kıç üstüne oturmak” istemiyor bu ülke...

*****


“SİZİ HASTA EDEN ŞEY, İÇİNİZDEKİ SIRLARDIR...”

“Yansıtmanızı anladığınızda dünyayı bir daha asla aynı göremezsiniz...

Bu holigramik dünyada herkes ve her şey birer aynadır...

Dolayısıyla başkalarında hep kendimizi görüyor ve başkalarıyla değil aslında kendimizle konuşuyoruz...

Amanda anne tarafından ailesinin fakir ve eğitimsiz olmasından ve liseyi bitiremediği gerçeğinden çok utanıyordu...

Utancını gizlemek ve çevresindekileri etkilemek için, insanlara onu iyi gösterecek sahte bir kişilik yarattı...

Kendisinin zeki, yardımsever ve vazgeçilmez olarak tanındığı özel bir alanda kendisine bir yer edindi...

Fakat ne kadar okursa okusun, işe ne kadar katkıda bulunursa bulunsun Amanda her gününü kendini küçük görerek bitiriyordu...

Acısını dindirmek için okula geri dönmeye karar verdi...

Böylece kazanacağı unvanın, onu fakir ve eğitimsiz bir kızdan, eğitimli zengin bir kadın yapacağını umuyordu...

Bir akşam psikoloji dersinin olduğu sınıfa profesyonel sahte kimliğine bürünerek girdi...

Kendisiyle gurur duyuyordu...

Çünkü çoktan sınıfın en zeki kızı unvanını almıştı...

Profesör haftanın ödevini detayıyla anlatmaya başladı...

Amanda ödevin konusunu öğrendikçe utancından yerin dibine girmeye başladı...

Korkudan sinmişti...

Bütün vücudunun gerildiğini hissediyordu...

Çünkü ödevin konusu şuydu:

“Çok detaylı bir aile soyağacı çizilecek ve onun üzerinden bütün aile fertlerinin eğitim düzeylerini ve kariyerlerini göstereceklerdi...

Ödevini yaparken ailede kimlerin madde bağımlısı, kimlerin maddi sıkıntı içinde yaşadığını, kimlerin eğitimsiz olduğunu belirtmek zorundaydı...

Amanda aniden ailenin tarihçesinden utandığını ve bu yüzden büyük acı çektiğini anladı...

Onun yeterince iyi olmam duygusunun ezikliği, birden ona hiçbir sahte kimliğe sığmayacak kadar büyük geldi...

Sonra hafta içi bir günde raporunu okudu ve geniş kapsamlı aile ağacına baktı...

Yaptığı ödevle gurur duyacağına utançla dolmuştu...

Gölgesinden kaçarak veya onu örterek yıllarını geçirdikten sonra, yarattığı sahte kişiliği bir ödev paramparça etmişti...

***


Amanda gibi bazılarımız genç yaşlarda bile başka biri olmaya çalıştığımızın farkındaydık...

Bazılarımız da başka birilerini idol olarak seçtik...

Onun gibi konuşmaya, hareket etmeye ve giyinip kuşanmaya başladık...

Aynaya baktığımızda gördüğümüz resmin, gerçek biz olmadığının farkında bile değildik...

Bizler 20’li, 30’lu, 40’lı yaşlarda taktığımız maskelerin birbirinden çok da farklı olmayan versiyonlarını kullanıyoruz...

Şimdi sanki gerçek kişiliğimizmiş gibi davranan sahte benliğimizin en kuytu köşelerinde, saklanan gerçek benliğimiz ilgimizi çekebilmek için çığlık çığlığa bağırıyor...

***


Bugün kullanılan maskeler 100 yıl öncesinin günümüze uyarlanmış, modern fotoğraflarıdır...

Ayartan kadınlar, büyücüler, başkalarını üzmemek adına kendi ihtiyaçlarını ikinci planda tutan insanlar, sürekli

pozitif düşünenler, aşırı havalı olanlar, kurban pozisyonundakiler, iyi kızlar,

kibar erkekler, kaba adamlar, insanları kullananlar, şehir eşkiyaları, sinsi kişiler, zeki görünenler, kurtarıcılar, depresyondakiler, şakacılar, yalnızlar, işkolikler...

Bunlar modern çağın kendini tekrarlayan model maskeleridirler...

Maskelerin yani sahte kişiliklerin yarattığı sorun, bizim gerçek kişiliklerimizi ve hayatımızdaki gerçek olanakları kaybetmemize yol açmasıdır...

Gerçek kimliklerimizi karanlıklar

içinde etkisiz hale getirdiğimizde, bilinçsiz olarak orijinal gücümüzü, yaratıcılığımızı ve hayallerimizi ortadan kaldırmış oluyoruz...

12 adımlı alkol rehabilitasyon programlarında söylenen bir söz vardır:

Sizi hasta eden şey, içinizdeki sırlardır...”

(Debbie Ford’un Yansıtmalarla ilgili bir çalışmasından)

DİĞER YENİ YAZILAR