Sizin Irak'ta ne işiniz var?

Haberin Devamı

Konuşan Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanlığı’nın eski Irak ve İran direktörüdür...
“Mesut Barzani İmralı’ya Apo’nun yanına konmadan bu mesele çözülmez...” diyor Micheal Rubin...
Söyledikleri abartılı görünse de ders gibidir...
Barzani’nin Amerikalı danışmanlarla Kuzey Irak’ta izole bir hayat sürdüğünü söylüyor Amerika eski Dışişleri direktörü ve Barzani sorunu çözülmeden PKK’nın çözülemeyeceğini belirtiyor...

***

Başbakan Oxford Union toplantılarına katılmak için İngiltere’ye giderken yanındaki koltuğa Mehmet Altan’ı almış...
Arkadaki koltukta da Barzani’yi ve Talabani’yi yakından tanıyan Cengiz Çandar vardı...
Ne konuştular bilmiyorum, ama Başbakan’ın son çıkışı umarım “uzun süreli bir politikadır...”
Ne var demeyin Başbakan’ın son konuşmasında çok şey var...
İkinci Cumhuriyetçi liberal rüzgarlı teorisyenlerin yıllardır Tükiye’ye pompaladıkları tablonun dışında bir çıkış o çıkış...
Ne diyor Başbakan, ABD’ye:
“Adama sormazlar mı, onbinlerce kilometre öteden niye Irak’a geldiniz?.. Benim rahatsızlığım var... ABD’nin Irak’ta ne rahatsızlığı var?..”

***

İşin esası işte buradadır...
Tamamen Amerikancı ya da mandacı kalemler, Türkiye’nin bütün meselelerini Washington’un gözüyle görmeye ve aktarmaya niyetlendiler...
Küreselleşme adı altında Amerikancılığı pompaladılar...
İş öyle bir noktaya geldi ki “Saddam’ı devirmek için Irak’a girmesi istenen Mehmetçiğin PKK’ya karşı Irak’ta maceraya atılmaması gerektiği zırvalandı...”
Ama daha kötüsü de şu:
Amerika kime terörist diyorsa, bizdeki küresel Amerikancılar da ona terörist demeye yeltendi...
İşin sonunda, Mehmetçik Amerika’ya saldıran teröristi yakalamaya gönderildi Afganistan’a...
Bin dereden su getirildi aynı Mehmetçik’in gönderilmemesi için PKK’yı vurmaya Irak’a...

***

Berbat olan şu, kendi süper devlet politikasını büyük bir cüretle, bazen Birleşmiş Milletler’i, bazen de Avrupa’daki müttefikleri dinlemeden sürdüren Amerika’nın “demokrasi anlayışı” Türkiye’deki demokratlığın kıstası oldu...
Bir kısım zevat, “demokratlığın” kıblesini Washington olarak belirledi...
Irak’ın içine eden, İsrail’i sınırsız destekleyen Amerika “demokrat ve ilerici,” karşı çıkanlar ise “gerici ve darbeci” olarak isimlendirildi...
Teksas kovboyuna bir “sosyalist ve demokrat büyük usta muamelesi çekmedikleri” kaldı...
Utanmadılar yeni dünya düzeninde demokrasinin bekçisinin Amerika olduğunu yazdılar...
Hangi demokrasinin bekçisi olduğunu şimdi anladılar mı bilinmez, ama Başbakan’ın son çıkışı yapılması gereken bir çıkıştır...
H H H
Başbakan bilmeli ki;
Kendi hükümetinin Bakanları’nın yeğenlerinin de şehit düştüğü o terörü, Başbakanlığın iki adım ötesinde bulunan Genelkurmay karargahı ile ortak hareket ederek sona edirecek...
Orada bulananlar Amerika gibi ne olduğu belirsiz bir stratejik ortak değil, Türkiye’nin kendi ordusudur...
Stratejik değil, vatandaşlık paydasıyla bütünleşen bir vatan ortağıdır...
Merak etmesin...
Söyleyeceğini söylesin, gerekirse stratejik denilen ortağına postasını da koysun...
Barnazi’yi ve Talabani’yi hiç es geçmesin...
Ordu da millet de arkasında olacaktır...

DİĞER YENİ YAZILAR