Çeşme Alaçatı mı Bodrum'un denizi mi, Antalya'nın tatil köyleri mi?..

Haberin Devamı

Gazeteci yazar taifesi kendisini yavaş yavaş bu yaz Alaçatı’ya attığından beri, bir Çeşme muhabbetidir gidiyor Türk basınında...

Bellidir ki Türk yazar, çizer ve magaziner entelijansya entel ve dantel bir Çeşme muhabbetiyle geçirecek bu yazı...

Hiç gözüm yok, istedikleri gibi geçirsinler ve Çeşme’den dedikoduyu eksik etmesinler...

***

Ve fakat benim tatilciler için birkaç gerçekçi önerim var...

Hangisini isterlerse oraya gitsinler, ancak nereye gideceklerini bilsinler...

Kıyaslama son yıllarda olduğu gibi esesan Bodrum, Çeşme ve Antalya arasında olacak...

ANTALYA: Bir kere ailecek, çoluk çocuk, nispeten hesaplı ve konfor içinde bir tatil istiyorsanız Antalya çevresindeki tatil köyleri sizler için biçilmiş kaftan...

Çoluk çocuk için her türlü oyun, dans, animasyon, havuz, palyaço, her türden restoran, açık büfe, bol kepçe, az bekleme imkânlarını mevcut yapmış Antalya civarı tatil köyleri...

Biraz Rus ailelerle haşır neşir olmak durumunda kalıyorsunuz, Antalya’nın fazla nemli havasında biraz bunalıyorsunuz, ancak tatili sıcak aile ortamında, biraz çocuk gürültüsünde, keyif ve tatil zevki içinde geçirebiliyorsunuz...

Tatil köyleri müthiş konforlu, yediğin önünde yemediğin arkanda bir bollukta sunulmakta...

Ama hani şöyle koy koy dolaşma, laciverte çalan berrak sularda yeşilin fonunda suya atlama, dalgasız koylarda denizin keyfini çıkartma diyorsanız Antalya sizi fazla tatmin etmeyecek...

Muhtemelen olimpik süsü verilmiş havuzlarla idare edeceksiniz...

Çünkü Antalya’nın dalgalı hafif bulanık uçsuz bucaksız Akdeniz mavisi, size fazla bir deniz keyfi yaşatmaz...

ÇEŞME-ALAÇATI: Anlaşılıyor ki, ülkenin yeni kendinden makbul entelijansyası tüm gücünü ve kuvvetini Çeşme-Alaçatı’yı “in” yapmaya veriyor...

Bu taife için, Çeşme ve Alaçatı’nın Türkiye’nin en “in tatil beldesi” olması bir rüştünü ispatlama meselesi...

Arkadaşlar, Türkiye’deki tatil trendlerini de belirleyen entelijansya olmaya soyunduklarından, bir zamanlar Murathan Mungan’ların, Selim İleri’lerin yarattığı Bodrum’a karşı bir Çeşme-Alaçatı güzellemesi peşindeler...

Çeşme ve Alaçatı’ya gideceklere öneriler:

Hatırı sayılır bir şöhretler topluluğuyla Alaçatı’nın merkez sokağında karşılaşacağınız kesin...

Yazar-çizer-oynar topluluğunun şuh kahkahaları, dedikodu destekli münazaraları, bir entel-bohem tatil düzlemiyle karşılaşacaksınız ve bundan keyif alıyorsanız mutlu olacaksınız...

Sörf gibi gerçek sporlarla ilgilenen mutlu azınlıktansanız Çeşme sizin için bir cennet...

Yaz ve tatil havası atarken, güneş ve denizden faydalanırken bir taraftan döner, pide, Adana, Urfa gibi kebabi tatlardan zevk almaktaysanız yine Çeşme ve yöresi sizin için muhteşem lezzetler sunacak...

Çeşme’de bir tatil yerinden isteyeceğiniz hemen her şeyi bulacaksınız...

Dedikodusu bol, güneşi ve bronzlaşması kıvamında, şöhreti çok, havalı, üstelik fiyakalı bir tatil var Çeşme ve Alaçatı’da...

Üstelik İstanbul’daki arkadaşları arayıp, “Valla ben Alaçatı’dayım” demek müthiş prim yapıyor...

Küçük çaplı sosyolojik sınıf atlamanız bile olası...

Örneğin küçük burjuvaysanız, kendinizi entelijansyanın trend-setter bir yazarı olarak görüp, büyük burjuvalara ve patronlara nasıl yaz tatili geçirilebileceğini öğretmeye soyunabilirsiniz...

ÇEŞME’DE NE YOK?..

Diyeceksiniz ki bu kadar çok şeyden sonra insan Çeşme’den niye vazgeçsin, yok yok?..

Haklısınız yok yok, ama bir şey gerçekten yok...

Çeşme’de doğru düzgün deniz yok...

Size Çeşme müdavimleri ne söylerlerse söylesinler, kaç örnek verirlerse versinler Çeşme’de deniz ya çivi gibi haddinden fazla soğuk...

Ya çok dalgalı ki denizden çok dalgalarla boğuşmalısınız...

Ya da deniz nasıl diyeyim sörf alanı gibi ama yüzülecek deniz gibi değil...

Yani dünyanın en güzel denizlerinden biri olan Bodrum’un koylarındaki denizin yanında yaya kalır...

Ama plajları muhteşem...

Bronzlaşanları seyretmek, size denize girmekten daha fazla zevk veriyorsa sorun yok...

VE BODRUM...

Kabul ediyorum ki, magazin figürleri yıllar içinde içine etti...

Çok fazla sayfalara düştü, çok deşifre oldu, çok fazla gizemini kaybetti, çok fazla ulu orta konuşuldu, çok fazla orta malı oldu...

Bazı koyları, denizi kirlendi, Bodrum içinin eski havası hepten yok oldu, Türkbükü şaşaalı günlerin tek adresi olmaktan çıktı, Alaçatı’yla yarışa girdi...

Bunların hepsi oldu...

Ve fakat tatil her şeyden ve herkesten çok önce denizdir diyorsanız...

Koylarında denize gireceğim, lacivertimsi maviliklerde, temizleneceğim, tazeleneceğim, hayata yeniden gelmenin keyfini süreceğim diyorsanız...

Göcek’ten başlayarak Bodrum’a kadar giden koylar sizlere hayatı tattırır... Yaz titi önce denizdir diyenler için, Göcek’ten başlayarak Bodrum’un koylarının yerini hiçbir şey tutamaz...

Eğlencesi keyfinize keder...

İster Ship a Hoy’larsınız ister, Gümüşlük’te veya Türkbükü’nde deniz kenarında yemenin keyfini yaşarsınız...

Bu söylediklerim yaz başlarken birkaç düşünce eskizleri...

Yazı beraber yaşayacağız...

Beraber konuşacağız...

Deniz ve güneş çağırıyor bizi...

DİĞER YENİ YAZILAR