Çocuğunuza ‘göbek adı’ falan koymayın!

Haberin Devamı

Hani sık sık mektuplaşmanın bitmesinden, yerini mesajlaşmanın almasından yakınırız ya...

Ben bu aralar hayatımda almadığım kadar “zarflı, pullu mektup” alıyorum!

Hepsi özenle yazılmış bu mektupların ortak özelliği, üzerlerinde mutlaka bir “görüldü” mührünün olması...

Tahmin edebileceğiniz gibi cezaevlerindeki siyasi tutuklulardan geliyor bu mektuplar...

Uğranılan haksızlıklar, cezaevlerindeki hukuksuzluklar anlatılıyor...

Keşke hepsini yayınlama olanağım olsa ama o zaman bana yer kalmaz!

Fakat o mektupları gönderenlere buradan söz veriyorum:

Bana yazdığınız mektupları kamuoyuyla paylaşamasam da bundan sonra Adalet Bakanlığı Müsteşarı’na fakslayacağım...

Bu kadarına pes!

Önümdeki son mektup 11 Ağustos tarihli...

İnci gibi dizmiş harfleri, Kandıra 2 No’lu F Tipi Ceza ve Tutukevi’nde yatmakta olan Cemil Onur Çelikdağ...

Uzun bir giriş faslından sonra, “Bunu yayınlamamak olmaz” dediğim bölüme gelmiş... Okuyun da neden yayınladığımı anlayın:

“18 Ocak 2013’te 100’e yakın insanın gözaltına alındığı baskınlarda, Kadıköy’de kaldığım ev gece saat dört civarı basıldı ve ben de gözaltına alındım.

Mahkeme ‘örgüt üyesi’ olmamdan kuşku duydu ve tutuklanmama karar verdi ve beni bu cezaevine gönderdi.

Tutuklanmama neden olan iki gerekçe var...

Birincisi demokratik hakkımı kullanarak bazı basın açıklamalarına katılmış olmam...

İkincisi ise göbek adım...

Evet; benim bir göbek adım var ve bu da Şiyar!

İşte; bu göbek adım, mahkeme tarafından bir anda ‘kod adı’ yapıldı ve sonuçta kod adı kullanıyor olmam (!) da örgüt üyeliğinden suçlanmam için yeterli bulundu.

‘Şiyar’a 21 yıl!

Bu yüzden de aylardır cezaevindeyim ve derdimi kimseye anlatamıyorum...

Ama olayın ilginç bir başka boyutu daha var:

Bu benim göbek adım yüzünden ikinci tutuklanışım!

Yasalara göre bir kişi aynı suçtan iki kez yargılanmaz ama ben göbek adım yüzünden ikinci kez yargılanıyorum.

Daha önce 2010’da Erzurum’da da göbek adım, ‘kod adı’ olarak dava dosyasına girdi. Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Başkanı bile bunu komik bulup, tutuksuz yargılanmama karar verdi. Yine de göbek adım örgüt üyeliği için “delil” olarak kabul edildi ve 6 yıl 3 ay ceza aldım.

Şimdi ‘Şiyar kod adıdır’ diye, İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 15 yılla yargılanıyorum.

Hadi; diyelim ki kod adımdır Şiyar; o zaman 2010’daki yargılama nedeniyle zaten ifşa olmuş sayılmam gerekmez mi?

Aynı gerekçeyle ikinci kez nasıl yargılanırım, nasıl aylarca tutuklu kalırım?

Bu hukuka aykırıdır. Hakkımda başka hiçbir suçlama yok!

Bir ismin cezası 21 yıl olabilir mi?”

Cemil Onur Çelikdağ

Kandıra 2 No’lu F Tipi Ceza ve Tutukevi

Tarihe geçer!

Bu ülkenin saygın ceza avukatları var...

Ağabeylerim Turgut Kazan’a, Celal Ülgen’e ve kardeşim Hüseyin Ersöz’e sesleniyorum:

Cemil’in yazdıkları doğruysa...

Yani gerçekten hakkında göbek adından başka hiçbir somut kanıt yoksa, yaşadığı mağduriyet, dünya yargılama tarihine geçer!

Gittikçe güven kaybeden hukuk sistemimizin yüzü suyu hürmetine şu dosyaya bir de siz baksanız diyorum...

GÜNÜN SORUSU

Başbakan önceki gün hem Gezi Direnişi’ne katılan milyonlarla “Sizi gidi Geziciler sizi” diye dalga geçti hem de “Biz Ferhat’ız, Şirin’iz... Biz bu millete âşığız” dedi... Sorum çok basit:

Millete âşık olduğuna göre ‘Geziciler’e de âşık mı; yoksa onları ‘millet’ten görmüyor mu?



Düdük ve satır...

Eli satırlı saldırgan Türkiye’ye döndü; yüksek güvenlik önlemleri altında hâkim karşısına çıktı... Sonra da serbest bırakıldı!

Ancak şu anda bu ülkenin cezaevlerinde, “yolda deniz gözlüğü taktığı” ve “cebinde düdük bulundurduğu” gerekçesiyle tutuklanmış olanlar var...

Demek ki neymiş, düdük satırdan tehlikeli bir silahmış!

Bu garip çelişkiyi dün arkadaşım olan bir ağır ceza reisine sordum ve artık ezberlediğimiz o sözleri söyledi:

“Suç bizde değil ki... Biz önümüzdeki kanunlara göre karar veriyoruz. Neden Meclis’tekilere yüklenmiyorsun da hep bizi suçluyorsun...”

Arkadaşım olan o hâkime, “Bana, cepte düdük taşımanın ya da yolda gaz maskesiyle yürümenin suç olduğunu yazan tek bir yasa maddesi gösterebilir misin?” dedim.

Önce sustu. Sonra, “Canım onların suçu düdük çalmak değildir. Mutlaka başka suçları vardır” demekle yetindi.


DİĞER YENİ YAZILAR