BU öyle böyle bir başarı öyküsü değil. Bir takım düşünün teknik direktörünün Avrupa umrunda değil. “Bizim için lig önemli, ama yöneticiler, futbolcular istiyor diye maça çıkıyoruz” diyor, mealen! Yöneticileri, olan bitenden ve çıkan tantanadan mutlu ama stratejileri başka; “Aslında erken oldu, Avrupa’yı daha sonra düşünüyorduk” diye açıklamalarda bulunuyor. İşine bakan, yapması gerekenle ilgilenen sadece futbolcular. Diyorlar ki, “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz!” Aynen de uyguluyorlar. Çıkıyorlar, oynuyorlar, sonuçta başarıyorlar ve yollarına devam ediyorlar. Herkes de onlar üzerinden övünüyor.
NUMAN DUVAR ÖRDÜ
BIÇAK sırtı, 4 takımdan tabii ki sonuçlara göre herhangi ikisinin turu geçebileceği geceye istediği gibi başlayamadı doğrusu Başkent ekibi. İdeal 11’ine yakın bir kadro vardı sahada ama bir o kadar da dersine çalışmış, Osmanlı’yı nasıl durduracağını bilen rakip! Başka deyişle Başkent ekibinin Delarge, Regattin ve dahi Pinto destekli bindirme isteklerine ilk yarıda izin vermediler.
KARŞI strateji olarak Zürih ise önde basarak, özellikle topu havalandırarak Osmanlı’yı sıkıştırmak istedi. Numan’ın yerinde ve zamanında müdahaleleri ilk yarıda bir sürprize izin vermedi. Diğer yandan Mehmet ve Regattin’in kaleyi bulan ama etkisiz iki şutu akılda kaldı.
2. yarıda mutlaka galip gelmek zorunluluğu Zürih’i biraz da risk alarak Osmanlı sahasında oynattı. Ankara ekibi yine Numan’la özellikle kale sahası civarında rakibe şans vermezken kontratakla da sonuca gitmek istedi. İki kez Webo bu şekilde zorladı. Ama daha sonra Delarge direnci kırdı, Erdal da son noktayı koydu.