Anadolu’da hareketleri hayal kırıklığı yaratan insanlara “kalıbının adamı değilmiş” derler.
AKP iktidarı da kalıbının adamı gibi davranmıyor.
Kendi belediyelerindeki yolsuzluk iddialarının yargıda yolunu keserken, Deniz Feneri iddianamesinin seçimden önce çıkmasını önlemek için elinden geleni yapan iktidar, elindeki gücü rakibi CHP’ye karşı acımasızca kullanmaktan da çekinmiyor.
Bir müfettiş incelemesi, bir ihbar mektubu Türkiye’de bir kurumu, bir insanı, kendini savunma imkânı bulamadan zindana sürükleyebiliyor.
İşte Sayıştay denetçilerinin verdikleri raporda yolsuzluk iddiasının yer alması, CHP’nin kalesi olan İzmir’de CHP’li belediyeyi, sadece muhaliflere lâyık görülen baskınlardan birine hedef yapmıştır.
İzmir seçmeni başka
Amaç elbette seçimi etkilemektir. Bunu başkaları değil, seçime İzmir’den girecek olan AKP’li Kültür Bakanı Ertuğrul Günay söylüyor.
Günay “Operasyonun zamanlamasından rahatsızım” demiştir. Çünkü soruşturma pek âlâ seçim sonrasına kalabilirdi.
Ertuğrul Günay seçilen zamanın yanlış olduğunu söylemeye kendini mecbur hissetmiştir.
Önce zamanın seçime ayarlandığını biliyor. İkincisi ve daha önemlisi İzmir’in bilinçli seçmen kitlesi üstünde bu “zaman ayarlı operasyon”un geri tepeceğini, İzmir’den aday olduğu için de kendisine zarar vereceğini tahmin ediyor.
Daha önce de yazdığım gibi aslında AKP’nin bu tür tertiplerden medet ummasına sebep olacak bir tablo bulunmuyor. Araştırmalar “tek başına iktidar” haberi veriyor AKP için.
Kemal’in küçüklüğü
O zaman bu telâş niye?
Kılıçdaroğlu CHP’si belki de Başbakan’ı korkutuyor!
Çünkü Deniz Baykal CHP’sini kötülemek için kullandığı nitelemelerin hemen hiçbiri bugünkü CHP’nin üstüne oturmuyor. Proje ise proje, reformsa reform... CHP aile sigortası ve askerlik gibi konularda rakibini tedirgin eden bir ilgi uyandırabiliyor.
Başbakan’ın rakiplerini anayasa konuşmaya zorlayacağını tahmin ediyorduk. Oysa öyle olmuyor.
İstanbul Kanal Projesi de gündem yaratma gücü gösteremedi. Ne olacak?
Başbakan birkaç gündür Kılıçdaroğlu’nun SSK Genel Müdürü olduğu dönemi seçim meydanlarına taşıyor. Başarısız bir memurun başarılı bir başbakan olamayacağına halkı inandırmaya uğraşıyor.
“O SSK Genel Müdürü iken ilâç alamazdık” dedi son olarak.
“Çocukken altını da ıslatırdı” demekten farkı var mı bu söylediğinin?
Bürokrat siyaset üretmez, iktidarın çizdiği çerçeve içinde icraat yapar; bunu Başbakan bilmez mi?
Şimdi mesele Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu tabloyu ne şekilde değerlendireceğidir.
Başbakan’ın çağrısına uyarak boş tartışmalar zeminine mi koşacak, yoksa CHP’yi değiştiren yeni özellikleri parlatmaya devam ederek başta aile sigortası olmak üzere projeleri anlatarak mı 12 Haziran’a ilerleyecek?
Umarız ikinci yolu seçer!
Yarış mertçe olmalı
Haberin Devamı