Devam mı, fren mi?

Haberin Devamı

Uluslararası medya, bilim ve araştırma kuruluşları Tayyip Erdoğan’ın yıldızının her gün daha çok parladığını söylüyor.

Amerika’nın saygın siyaset dergisi Foreign Policy son sayısında Maryland Üniversitesi ile araştırma kuruluşu Zogby’nin gerçekleştirdiği anketin sonuçlarını yayınladı.

Araştırmaya göre Orta Doğu’da Türkiye ve İran hâkimiyetinin başladığı bir döneme girilmiş bulunuyor.

Ama anket, Arap dünyasında en popüler liderin açık ara Tayyip Erdoğan olduğunu, İran Cumhurbaşkanı Ahmedinecad’ın ikinci sırada yer aldığını ortaya koyuyor.

Tabii bu tespitlerin dayandığı gerekçeler ayrıntılı olarak açıklanmış ve bu arada “Erdoğan niçin en popüler lider?” sorusu da cevaplanmış:

“Erdoğan’ın birinci olması, Türkiye’nin Müslüman demokrat bir ülke olarak Araplara model olmasının bir göstergesi..”

Yani baskı rejimleri altında yaşayan Araplar düşledikleri hak ve özgürlükler nedeniyle Türkiye’ye özeniyorlar ve bu “benzersiz örnek”i Tayyip Erdoğan’ın inşa ettiğini sandıkları için onu yüceltiyorlar.

Yoksa bu popülariteyi sadece “one minute” çıkışı sağlamazdı. Mavi Marmara faciası bir yönetim gafı idi, o hiç sağlamazdı.

Hızlanan aşınma

Anket Erdoğan’ın referanduma kadar topladığı takdirin ürünüdür.

Çünkü 12 Eylül’deki referandumdan sonra hızlanan gelişmeler, Türkiye’nin imrenilecek niteliklerini hızla budamaya başlamıştır.

Sanatçının baskı gördüğü, sanat yapıtlarına ucube denilen, TV dramalarına ceza kesilen bir ülkedir artık Türkiye.

İçki yasağı sağlık bahanesi ama aslında din gerekçeli olarak sınırları zorluyor;

Okullarda kız ve erkek öğrenciler arasına asgari yakınlık (45 cm) koşulu konuluyor;

İslâmi giyimin oldu bitti ile üniversitelere sokulması yetmiyor, tüm okullar ve kamu kuruluşlarına da girmesi için zorlanıyor;

“Hem Müslüman hem demokrat” modelin sigortası olan kaleler birer birer düşüyor. Son direniş noktası yüksek yargıdır; o da bunaltıcı kuşatma altında umutsuzca direniyor.

Başbakan Erdoğan yol ayrımındadır.

Arap dünyasındaki popülaritesi iyi midir, kötü mü?

Bu ne şekilde değerlendireceğine bağlı.

Yargı da biterse

Başbakan Erdoğan “yola devam” demeyi çok seviyor.

Ama İslâm dünyasından aldığı övgüyü hak etmek istiyorsa frene basmaya mecbur olduğunu görmek zorundadır.

Çünkü referandumda “ileri demokrasi” vaadiyle aldığı yetkiyi, söz verdiği gibi hukukun üstünlüğüne dayalı bir demokrasi inşa etmek için kullanmıyor.

Tümüyle iktidar kontrolü altına giren Anayasa Mahkemesi’ne verilmesi düşünülen yeni rol bu mahkemeyi Yargıtay ve Danıştay’ın üstüne koyacaktır.

Böyle bir operasyon, erkler ayrılığı ile bağımsız yargının son kalıntılarını da silip süpürmekle kalmayacak, Yargıtay Başkanı Gerçeker’in dediği gibi kaos ortamı yaratacaktır.

Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkı geliyor.

Başbakan Katar’da bu yeni süreç sayesinde türbanın kamuya “er ya da geç” gireceğini söyledi.

Bunu duyunca insan ister istemez soruyor:

Tayyip Erdoğan’ın “ileri demokrasi” diye tarif ettiği hedef, İslâmi bir yaşam tarzının kamu kurumlarını da içine aldığı bir Türkiye midir acaba?

Eğer öyleyse herkes emin olabilir ki Türkiye’nin hem Müslüman hem laik demokrasisinden kaynaklanan iyi şöhretini Erdoğan kendi elleriyle tahrip edecektir.

Türkiye’nin kendisini yücelten değerlerine lâyık olmasını dilerim!

DİĞER YENİ YAZILAR