Geçen gün kızım ile anne kız konuşmalarımızdan birini yapıyorduk. Ne derse beğenirsiniz? “Anne mutlu insanlara bir formül yazabiliyorsan onu yaz. Çünkü bir kişi mutlu olmayı biliyor ise karşındakini de mutlu eder dolayısıyla mutsuz insan kalmaz”. Ben de kızımı dinledim. Buyurunuz afiyetle okuyunuz.İşte mutlu insanların yaptığı ve yapmadığı şeyler…Anın tadını çıkarırlar“Hayatın küçük şeyleri” gibi klişeler gerçekten mutluluğa neden olur mu? Evet. Araştırmacılar, bunu “tadını çıkarmak” olarak nitelendiriyor; bu da içinde bulunduğunuz ana odaklanmakla ilgili. Hayatından en çok memnun olanlar, geçmişteki, gelecekteki ya da bugün çevrelerindeki olumsuzluğa odaklanmak yerine hayatın güzelliğine ve hayattaki küçük, muhteşem şeylerin tadını çıkarmak için duruyorlar.Kin tutmazlarMutluluk söz konusu olduğunda, affetme ve unutma çok gereklidir. Kin tutmak, öfkeye, kızgınlığa, acıya ve mutluluğa engel olan diğer olumsuz duygulara bağlı kalmanız anlamına gelir. Bu duyguları bıraktığınızda, olumsuzluklardan kendinizi kurtarırsınız, böylece olumlu duyguların girmesi için daha fazla yer açılır.Başkaları için para harcarlarHarvard Busibess School’da pazarlama doçenti ve Happy Money: Akıllı Harcama Bilimi kitabının yazarı Michael Norton, “Araştırmalarımızda, başkalarına para vermenin insanları daha mutlu ettiğini gösterdik” diyor. “Bunun sebeplerinden biri, sosyal bağlantılar yaratıyor olması. Kendinize ait bir adada, büyük bir eviniz ve arabanız varsa, mutlu olamazsınız çünkü mutlu olmak için insanlara ihtiyacımız var. Fakat birilerine bir katkıda bulunarak o kişi ile bir bağlantı ve bir iletişim kurarsınız ve böyle şeyler mutlu olmak için önemlidir.”Çevrelerine doğru insanlar seçerlerMutluluk bulaşıcıdır. Mutlu ve destekleyici insanlarla kendinizi çevrelediğinizde özgüven kazanabilir, yaratıcılığınızı artırabilir ve daha çok eğlenirsiniz. Olumsuz düşünenlerle takıldığınızda, onların kendine acıma partisinin bir üyesi olursunuz bu da çok yorucudur ve eğlenceli olmaz.Başkalarının başarılarını kutlarlarMutlu insanlar, çevrelerindeki kişilerin başarısını kutlamayı da içeren “aktif ve yapıcı” yanıtlamayla ilişkilerini besler ve geliştirirler. Martin Seligman’ın Floursih adlı kitabında açıkladığı gibi: “Önem verdiğimiz insanlar bize bir zafer, galibiyet ve daha az önemli iyi şeyleri bize anlatırlar. Bunlara yanıt verme şeklimiz, ilişkiyi kurar ya da yıkar.”Herkese saygılı ve nazik davranırlarNazik olmak, mutluluk gibi, bulaşıcıdır. Bunun için bir isim bile var: “ahlaki tavır”. California-Los Angeles Üniversitesi’ndeki araştırmacılar ve Birleşik Krallık’taki Cambridge ve Plymouth üniversiteleri tarafından yapılan araştırma, nazik davranışlara tanık olmak içimizi ısıttığını ve bulanık hissettirdiğini söylüyor. Cambridge Üniversitesi’nin önde gelen araştırmacılarından Simone Schnall, “Nazik bir tavır hissettiğinizde, yalnızca daha iyi bir insan olmaz, aynı zamanda başkalarına da yardım etmiş olursunuz.”Yeterince uyurlarKaliteli bir uyku, kesinlikle gereklidir. Tazelenmeye ihtiyacınız varsa, uyku eksikliği, sağlığınızı, verimliliğinizi ve stresle baş edebilme becerinizi olumsuz bir şekilde etkileyebilir. İyi bir gece dinlenmesi yaşayamıyorsanız, doğal ışıktan yararlanarak, yatmadan önce parlak ışıklardan kaçınarak, egzersiz yaparak, yatmadan hemen önce alkollü bir şeyler tüketmekten ve bir şeyler yemekten kaçınarak bir uyku programına uyarak başlayın.Sorunları, meydan okuma gibi görürlerMutlu insanlar iç diyaloglarını değiştirdiler, böylece bir sorun olduğunda, bunu bir meydan okuma ve hayatlarını geliştirmek için yeni bir fırsat olarak gördüler. Aslında, sadece devam etmeli ve “sorun” kelimesini tamamen aklınızdan çıkarmalısınız.Kendilerini ödüllendirirler“Mutluluk Projesi” yazarı Gretchen Rubin, “‘Hediye’, bencilce ve anlamsız gelebilir ama hediyeler önemli olabilir” diyor. “Kendimizi ödüllendirdiğimizde, enerji dolu, bakımlı ve memnun hissederiz. Bu da kendi kendimize yetebilme yetimizi geliştirir ve kendi kendine yetebilmek, sağlıklı alışkanlıklarımızı sürdürmemize yardımcı olur.”Minnettarlıklarını dile getirirlerCalifornia-Davis Üniversitesi’nde yapılan araştırmalar, minnettarlıkları günlük olarak dile getirme davranışlarının ruhsal durumlarını ve enerjilerini geliştirdiğini ve kaygı düzeyini önemli ölçüde azalttığını gösteriyor.Bu, büyük olasılıkla düşük kortizol seviyelerinden kaynaklanır. Her sabah, minnettar olduğunuz şeyleri bir deftere yazın ve ara sıra sevdiklerinize ve iş arkadaşlarınıza “teşekkürler” deyin.
Aylarca, yıllarca süren arayışlarınızın sonunda nihayet birlikte bir gelecek görebildiğiniz bir kadın veya erkekle tanıştınız. İlişkilerin ilk dönemleri eğlenceli ve heyecanlı olsa da bu ilk haftalar aynı zamanda ilişkinin devam edip etmeyeceğini de belirleyen dönemler.Sizi korkutmak gibi olmasın ama bu toz pembe kıvamında geçen dönemde olup bitenlere dikkat etmeniz çok önemli! Uyarıları dikkate alın yoksa umduğunuzdan daha kısa sürede ilişki uygulamalarını tekrar indiriyor olacaksınız. Biriyle ilişkiye başladığımızda fark edilmesi zor şeyleri görebilmek için sürekli tetikte oluruz. Bir tür keşif evresindesiniz ve bu dönemde genellemeler yapmanız işten bile değil. Örneğin: Ailesiyle birlikte mi yaşıyor? Demek ki kendine bakacak parası yok. Biraz durun ve karşınızdaki kişiyi tanımadığınızı fark edin; bu onu tanımanız için büyük bir fırsat!Profilinizi kapatın Ortak arkadaşlarınızın ilişki uygulamalarını kullanmaları çok muhtemel ve sevgilinizin arkadaşı bu uygulamalarda profilinizi görürse büyük bir tehlike işareti verdiniz demektir. İlişkiniz başladığı an profillerinizi kapatın. Her Instagram ve Facebook gönderisini beğenmek, bütün hayatını gizli gizli takip etmek, profillerinde yıllar önceki gönderilerine bakıp eski ilişkilerini bulmaya çalışmak... Tabi ki bunu hepimiz yapıyoruz ama çok fazlası biraz ürkütücü ve ilgiye muhtaçlık olabilir (yanlışlıkla yıllar önceki gönderileri beğenip yakalanmasanız bile). Partnerinize online ortamda biraz rahat verin yoksa özgüvensiz görünürsünüz.Her şeyi sormayın Sevgilinizin ne iş yaptığını ve işlerinin nasıl gittiğini sormak normal ama bunun ötesine geçmemeye çalışın. “Ev kira mı kendinizin mi?”, “Arabanın modeli ne?” veya “Borsa yatırımların var mı?” gibi sorular sormaya başladığınızda maddi bilgi edinmeye çalıştığınızı anlıyorlar ki bu da çoğu insan için özel bilgiler.Haklı haksız aramayın Hayatta her zaman haklı olmak mümkün değil. Ama ikili ilişkilerde taraflardan biri sürekli haklı olduğu şeklinde bir davranış sergiliyorsa, bu durum ilişkinin eşitlikçi olması gereken yapısını bozar. Bazen kişiler haklı olmaya o kadar odaklanırlar ki mutlu olma anlarını kaçırırlar. İlişkiler söz konusu olduğunda kimsenin yüzde yüz haklı ya da haksız olamayacağını unutmayın ve ikili ilişkileri yıpratan bu temel yanlıştan kaçının.Değişime zorlamayın İlişkilerde başlangıçta partnerinizde sevdiğiniz özellikler, zamanla en çok değiştirmek istediğiniz özellikler olmaya başlayabiliyor. Oysa karşınızdaki kişinin de her insan gibi kusurlarının olduğunu kabul edebilmeyi öğrenin ve sürekli onu değişime zorlamayın. Partnerinizin olumsuz sevmediğiniz yönlerine odaklanmanız ilişkinizi çıkmaza sokabilir. Böyle bir yaklaşım son derece sağlıksız. Bir ilişkiye kendinizi adamanız, her şeyinizi partnerinize göre planlamanız sizi hızla tüketir ve ilişkilerdeki dengeleri değiştirir. Sevdiğiniz insan sizin için şüphesiz çok önemli ve değerli ancak hayatınızı oluşturan şeylerden yalnızca biri, hayatınızın tümü değil. O nedenle partnerinizi hayatınızın merkezine koyma yanılgısına düşmeyin.Hakaretten kaçınınTartışırken sizi rahatsız eden durum üzerine konuşun ancak bağırmaktan ve hakaretten kaçının. Öfkenizi kontrol altına almalı, sorunu daha da büyütmek yerine yapıcı olmaya çalışmalısınız. Karşınızdaki kişinin değerlerine saldırmak, küçümsemek de yapacağınız en büyük yanlışlardan biri. Geçmişte aile ilişkilerinizde yaşadığınız hayal kırıklıkları bilinç altında yer etmiş olabilir ve siz hiç fark etmeden ilişkinizde partnerinizden bunları onarmasını bekliyor olabilirsiniz. Oysa tıpkı sizin gibi partnerinizin de bilinçaltı ihtiyaçları olabileceğini unutmayın. Karşınızdaki kişiden size verebileceği kadarını beklemelisiniz. Hayatınızdaki kişinin bu kapasitesini anlayın ve ondan her şeyi beklemeyin.
Çapkınlık deyince, akla her zaman erkekler gelir. Karısını aldatan erkeğe de, evli olmayıp sürekli sevgili değiştirene de taktığımız lakap çapkındır.Kadının bu kadar dikkatli davranmasının sebeplerinden biri de aslında yakalandığında ona takılacak olan diğer lakaptır. Ne de olsa adam aldatınca olur çapkın, kadın aldatınca olur o....pu! Anlayacağınız çapkınlık sadece erkeklere mahsus bir davranış değildir!Göz ardı ettiğimiz en önemli nokta ise; çapkınlığın temeli huyumuza değil, beynimize bağlı olduğudur! Peki genetik olarak tek eşli olan insanlar nasıl genetik yapımıza ters hareket edebiliyorlar?Bunun çeşitli sebepleri var. En kritik olanı hormonal sebepler tabii. Sevgi ve mutluluk hormonlarının (oksitosin, dopamin, endorfin) salgılanmasında sorun yaşandığında sadakat sona eriyor. Demek ki, bu hormonların faaliyetlerini durduran faktörler çapkınlığın ana sebebi... Doğuştan gelen genetik sağlık sorunları olabileceği gibi doğumdan sonra yaşanılan anne karnı travmaları da yaşamımıza yön veriyor. Sevgi hormonu (oksitosin) özellikle kadınlarda bağlanma güdülerini harekete geçiriyor. Kadının iyi bir ilişki içinde olması partnerine güvenebilmesi, onunla ilgilenmesi ve ondan ilgi görmesi, destek, şefkat hissetmesi sevgi hormonunun (oksitosin) seviyesini artırıyor.Kısacası sadakat duygumuzun oluşması için temelimizin baştan sağlam olması gerekiyor. İşin bu kısmı biraz karışık. Sonuçta hangimiz mükemmel bir temele sahibiz ki? Geçmişimize baktığımızda düzenli aile yaşamından geliyorsak, bu bize ileride seviyeli beraberlikler için gelecek yaratabiliyor. İlişkinin temel taşı biraz güven biraz kaybetme korkusu... Aşkın da temeli buna dayanıyor. Aslına bakarsanız çapkınlık aşkın bitmesi yüzünden oluşmuyor. Çapkınlığa sebep olan önemli faktör, mutluluk hormonu (dopamin ve endorfin) eksikliği veya tükenişi. Çapkınlığın önüne geçmek içinse stres seviyesinin düşürülmesi ayrıca mutluluk hormonunun iyi çalışması gerekiyor.Mutluluğu artıran gıdalar- Her şeyin başı düzenli bir yaşam. Dolayısıyla öncelikle; akşamları erken uyumanız gerekiyor, çünkü mutluluk hormonu (dopamin) gece yarısından iki saat önceki süreçte en yüksek düzeyde salgılanıyor.- 5-HTP adlı doğal bir molekül mutluluk hormonunun üretimini artırıyor. B6 vitamini ile birlikte kullanıldığında endişede hipertansiyona, çapkınlıktan depresyona birçok beladan erkeği uzak tutuyor.- Ayrıca yağlı deniz balığı, fındık ve fıstığın içindeki Omega-3, vücutta dopamin üretimini artırıyor. Özellikle çikolata, muz, üzüm, dondurma ve acı biber kandaki endorfin hormonunu yükseltiyor. Güneşe çıkmak ve masaj yaptırmak da mutluluğu artıran en önemli nedeler.Aşk değil, mutluluk hormonu tükeniyor!Evlilik öncesi çok sayıda ilişki yaşayanlar; haz bağımlılığının (endorfin) gelişmesinden dolayı, sadakatsizlik riski ile karşı karşıyadır. Evliliğin ilk dönemlerinde yüksek olan mutluluk düzeyleri daha sonra giderek normale dönüşüyor, daha önceki ilişkileri nedeniyle endorfin bağımlılığı geliştiğinden kişinin tekrar aynı hazzı arama ihtimali ortaya çıkıyor. Belki de aşkın ömrü en fazla 2,5 yıl derken bahsettiğimiz şey, aşkın değil mutluluk hormonun tükenişidir. Tükenen haz sebebiyle gönüller ve beyinler başka arayışlara giriyorlar.Evlenmenden önce sadakat testi Birkaç yıla kalmadan; insanların beynindeki hormonların durumunu basit testlerle ölçebileceğiz. Böylece sadakati sağlayan hormonların seviyesini görmek mümkün olacak. Belki de bir çok kişi evlenmeden önce bu testin yapılmasını evleneceği kişiden isteyecek. Emin olduğum şey Türkiye’nin bu testi en çok yapan ülkeler arasında rekor kıracak olması..Bilimle kalın!
Bayram tatili boyunca birçok kişi anın tadını çıkarmak yerine denizde kenarında, havuzda en güzel haliyle fotoğraf çekip Instagrama yükleti. Peki kadınlar neden olduklarından daha güzel ve çekici görünmek için çaba sarf ediyor? Araştırmalara göre kadınlar erkeklere oranla daha seksi görünümlü fotoğraflara yer veriyor. Erkekler ise sosyal medyaya sevilmiş hissetmek için fotoğraf koyuyor.Sosyal medya insanların vücut kimyasıyla oynuyorÇoğu kişi kendini olduğu gibi beğenmiyor. Beğenmediği için de filtreden geçiriyor. Sosyal medya cesaret verdikçe utanma hissi de geri plana atılıyor. İnsanlar sosyal medyada normal hayatlarından daha teşhirci ve cüretkar davranıyor. Günlük yaşamda yapmaktan kaçındığımız şeyleri sosyal medyada yapıyoruz. Yarı çıplak fotoğraflarımızı cesurca koyup yayınlıyoruz. Bir yandan teşhircilik yaparken, diğer yandan da başkalarını dikizliyoruz. Peki neden? Cevap kısaca mutluluk hormanı yetersizliği.Dopamin hormonu sevgi açlığına merhem oluyorInstagramdan bir resim paylaşan, Facebook’tan durum güncellemesi yapan veya gününün nasıl geçtiği hakkında tweet atan insan basit bir şekilde dopamin salgılamak istiyor... Paylaşılan fotoğraflar karşısında beyin bile pes ediyor! Beğeniler sonrası beyinlerimizde dopamin (mutluluk hormonu) salgılanıyor. Böyle anlarda salgılanan dopamin sayesinde kendimizi biraz daha iyi hissediyoruz. Yani paylaşımlarımızı kaç kişi beğeniyorsa o kadar dopamin salgılıyoruz. Salgılanan dopamin ise yatıştırıcı etki gösteriyor. Geçici olarak mutsuzluğumuza, sevgi açlığımıza merhem oluyor. Gelsin takipçiler salgılansın dopaminler. Sosyal medya bir nevi geçici olarak anti depresan etkisi gösterse de bunu kalıcı çözüm olarak uygulayanlarda bağımlı moduna geçiyor. Bu üst mertebe ise vücut kimyasında deprem yaratıyor. Ortaya beğenilme ve onaylanma bağımlısı insanlar çıkıyor.Instagram’da ideal koca adayını arıyorlarAraştırmalar hangi milletten olursa olsun eklenen bazı karelerin tek amacının karşı cinsin dikkatini çekmek olduğunu söylüyor. Kadınların göğüslerini, kalçalarını daha gözler önüne seren pozlar doğrudan kendilerine eş bulmak için. Diğer kadın adaylar arasından sıyrılıp en uygun olan erkek adayın dikkatini çekebilmek için seksi ve güzel görünmeye uğraşıyorlar. Sonuçta milyonlarca yıldır kendi neslini devam ettirmek ve dünyaya sağlıklı bir çocuk getirmenin peşinde olan dişiler, günümüzde de sosyal medyada aynı şeyin peşinde koşuyor. İri dudaklar da erkeklerin ilgisini çekmek içinKadınların elmacık kemiklerini iri gösteren ve iri dudakların -köfte dudakların- ön planda olduğu pozlarını bu kadar sık Instagram’da paylaşma nedeni, erkeklerin çıkık kemikli, iri dudaklı kadınları milyonlarca yıldır üreyebilecek yani sağlıklı çocuk dünyaya getirilebilecek kadın olarak görmesi. Kadınların başlarını eğerek, ya da belli bir derecede boyunlarını bükerek poz vermesinin nedeni de yine elmacık kemiklerinin daha çıkık görünmesini sağlama amacı taşıyor.İnce bel, geniş kalçalar doğurganlığı gösteriyor İnce bel hatlarının yer aldığı fotoğraflar da doğurganlığı ve seksiliği karşı cinse ifade ediyor. Kalçalara dikkat çeken pozlar, insanoğlunun ilk günlerinden beri ince bel ve geniş kalçalı kadının doğurgan olduğuna ve sağlıklı çocuklar dünyaya getirebileceğine olan inancının yansıması. Instagram, beğenilmek isteyen alfa dulları artırdı Kadınların bu kadar çok beğenilme isteği eş arama güdülerinden kaynaklansa da aslında bazı psikolojik sorunların da işareti. İşin kötü tarafı kadınlar bu durumdan çok kötü etkileniyor. Sebebi ise kadınları en zayıf yerinden vuran ilgi ve sevgi eksikliğinin giderilmesine yarayan bu paylaşım alanı; sekse ulaşımı kolaylaştırdı. Ve kadınların paylaşımlarının kalitesi düştü. Ailesi tarafından yıllardır hipergamisini dizginlemesi dayatılan hanımefendi aile kızı, ideal eş olması telkin edilen kadınlar, günümüzde tek eşli olamayan alfa dullara dönüştü. Kısacası sosyal yalnızlık içinde debelenip duruyorlar.Araştırmacılar, bu kişilerin genellikle dikkat çekmeyi seven, özgüven eksikliği yaşayan, depresyona yatkın, toplumdaki konumlarını güçlendirip bir gruba ait olma ve kabul görme isteği duyanlar olduklarını belirtiyor. Bu durum, diğer bağımlılık davranışlarıyla aynı semptomları da gösteriyor.Erkeklerin kasları karşı cinsi etkilemekte yetersiz kalıyorErkekler milyonlarca yıl önce eş bulmak için nasıl hayvan avlamak ve güçlü olduğunu göstermek, kendisini ispat etmek için uğraştıysa şimdi de değişen bir şey yok. Aynı eylemi onlar da kadınlar gibi sosyal medya üzerinde yapıyor. Kimi baklavalar fora ve vücut şov ile kimisi üst beden çıplak antrenman yaparken fotoğraflarını paylaşıyor. Ancak karşı cinsin dikkatini çekmek için kaslar yetersiz kalıyor. Dolayısıyla araba direksiyonunda saatlerinin de göründüğü, arabalarının markaları, tatil veya gittikleri lüks mekanları, kısaca hayat tarzlarını belirleyici, maddi durumlarını gözler önüne seren fotoğraflar yayınlıyorlar. Vücudun yüzde 40’ını açıkta bırakıyorlarAraştırmalara göre; erkekleri etkilemek isteyen kadınların tenlerinin en az yüzde 40’ını açıkta bırakıyor.. Bu orandan daha kapalı giyinen kadınlar muhafazakar olarak algılanırken, yüzde 40’ın üzerinde açanların ise sadakatsiz olduğu düşünülüyor. Bu pozların hepsinin amacı uygun olan eş arayışı. Kadınlar erkeklerde sosyal medyada en çok neye bakıyor?1. Kendine güveniyor mu?2. Erkeksi mi? (maskülen)3. Eğlenceli mi?4. Çekici mi?5. Seksi mi?6. Karizmatik mi?7. Sosyal zekaya sahip mi?8. Hayvan sever mi?9. Hobisi var mı?10. Nerelere gider?