Geçen yıl dilimden düşürmediğim Metrosexual kapandığından beri adım atmamıştım S-Mall'a... Süzer Plaza'nın altındaki eğlence kompleksi hani... Sevgili Gökhan (Yüzbaşıoğlu, ki o artık bir baba) bıraktığından beri tadı kaçmıştı Red Room'un da...

Uzuuuun zaman sonra Ozan Doğulu'nun hatrına gittim. (Hatır da hatır ama) Mio'da sadece çok özel davetliler için çalacaktı Ozan... Onlardan biri de bendim afedersiniz. Köşe başladığından beri çeşitli organizasyonlarda teğet geçtiğimiz ama her ne hikmetse bir türlü tanışamadığımız F&F Ajansın patronu, İstanbul gece aleminin sarı kraliçesi Feza Fırat'ın hatırı da vardı tabii.

Hem telefonda neredeyse ana-kız gibi konuştuğum o muhteşem kadını görecek, hem Ozan'ın müziğine not verecek, hem de yeni bir mekan tanıyacaktım. Daha ne?..

Bir taşla üç kuş yani... Vurdum hepsini!..

Koşa koşa gittim Mio'ya...

S-Mall'dan girrer girmez hemen solda... Bir masada Kenan-Ozan Doğulu, perküsyon dahisi Cihan Okan, Alinur Velidedeoğlu, diğerinde yaş geçse de mihrap yerinde mankenlerimiz İsmet Özhan, Atilla Saral, Doğulu kardeşlerin gölgesini takip edenler, bir masada ben, Feza ve melekleri...

Önce yemek yemeli... Aç Drew oynamaz!.. İtalyan ağırlıklı Mio'nun mönüsü. Akdeniz yeşillikli salatalar, makarnalar ve pizzalar ve tabii ki ana yemek de var. Şefin tavsiyesi -ayıpta yazması- rokalı ince biftek dilimleri. Az pişmişi de Drew'in siparişi.

(İflah olmaz bir etobur ve önceki hayatında yamyam olduğuna inanan birinden ne beklenir ki) Biftek tamamdır, ya eğlence?..

Yemek sonrası cluba dönüyor Mio... Masalar kalkıveriyor kaşla göz arasında...

Ve bir anda sanki bütün İstanbul sosyetesi Mio'ya akıyor. Ozan Doğulu farkı mı, bilmem ki... Az sonra Pera Palas'ın Müdüresi Cennet Teker ve modacı kızı Enci Teker de geliyor masamıza, (ki biz Enci'yi hep şov defileleriyle tanıyoruz; günlük kreasyonları da varmış Nişantaşı'ndaki butiğinde. İlk fırsatta gidip göreceğim. Bilen biliyordur ya...)

Levent'teki Camelot Bar'ın sahibi Ahmet Mutafçıoğlu ve -Angelina Jolie yanında halt etsin- eşi Füsun Hanım'ın da katılmasıyla daha da güzelleşiyor masa.

Yemek için gideceklere ufak bir dipnot gerekirse: İki kişilik masalar da var; yandakinin yüzünü görmeyeyim diyenler için yüksek koltuklu localar da... Duyduğuma göre kalkacakmış ama... Birbirini görmek için dışarı çıkanlardan özel istek gelmiş zira. "Kendimi göstermeyeceksem evde de oturur eğlenirim ayol" diyenler var ya..

Yemek yerini sohbete, sohbet hızlanan müziğe bırakınca Drew'i tutabilene aşk oluyor haliyle. Telefonlarım susmuyor ki:

"Boutique'teyim, hadi in!"

Gelmişken Margaux'a da uğrayayım giderim hele... Gizem Özdilli, Tuğba Özay, Oktay Kaynarca... Aaa, magazin burada. Tam ünlülerle kaynaşacakken bir telefon, bir ısrar daha... İniyorum Boutique'e. Bilmeyenlere bildirmek gerekirse, belediye ekiplerinin yıkımından en büyük hasarı alan Boutique, artık S-Mall'ın alt katındaki Mushroom'un yerinde. O da perşembe gecesi açıldı. Bir taşla kaçına kuş oldu siz sayın gayrı. Underground çalıyordu girdiğimde. Kafam kaldırmadı. Baktım damarlarımda dolaşan alkol kanımı fokurdatmakta, vedalaştım Boutique'çilerle, doğru eve... Tabii ki yalnızlığımla birlikte...:(

Sabahına kavuşurken gece düşündüm de... S-Mall'un bahçeye taşan işletmeleri yıkıldı da ne oldu?.. Eğlence yine tam gaz işte... Ha iki masa eksik ha fazla... Eğlenmesini ve eğlendirmesini bilene...

Mio: (0212) 244 46 43
Margaux: (0212) 292 42 52
Boutique: (0212) 243 98 54