Başbakanımızın bazı sözlerini yadırgıyorum. Geçenlerde, "Harvard'ta kızlarının başını örtmesini yadırgayan olmadığı" mealinde fikirler beyan ettiler. Türkiye'deki eğitim sistem kurallarıyla ABD'nin kurallarını bir teraziye koyuyor ve tartıyor.
Ortada 125 bin madde varken bir tek tesettür durumu maddesini cımbızla çekip çıkartıyor ve sözde teraziyi ABD kurallarının uygunluğu üzerine oturtuyor. Bu iş o kadar kolay değil efendim. Anlatayım.
Ben de size şöyle bir durum arz ediyorum, aynı denklemi hiçbir biçimde kuramayacağınızı iddia ediyorum! Farzedelim New York'tan bir iş adamı 9 ve 11 yaşındaki kızlanyla İstanbul'a taşındılar. Kızlardan biri sapsarı, diğeri kestane renkli güzel ve bakımlı gür saçlara sahip. Gene farzedelim ki aile bu iki kızlarını imam hatip lisesine göndermek istedi.
Teorik cevap
Şartlarını tahmin edebiliyorsunuz. O küçük yaşta kızların kararı olamayacağından, Amerikalı aile kızlarının saçlarının örtülmesini istemiyor. Bana bir imam hatip lisesi gösterin ki bu kızlar okula başları açık devam edebilsinler.
Şimdi, "Aaaa tabii, gelsinler, başı açık okusunlar" gibi teorik bir cevap verebilirsiniz. Ancak uygulamada bunun mümkün olmayacağını bilirsiniz. Neden? Çünkü her gün pırıl pırıl yıkanmış, parlak, gür ve renkli saçlarıyla okula gelecek bu kızlann özgürlüğünü, doğallığını, güzelliğini; yaşıtları olan örtülü kız öğrenciler yadırgayacaklar, kendileri için de isteyeceklerdir. Ortaya bir kargaşa çıkacaktır. Sakın çıkmaz demeyin, çıkar. Çıkması da çok doğaldır.
Estetik ve güzellik dişinin doğasına, genlerine yerleşmiş bir olgudur. Örtünen kız güzelliğini örtmektedir. Saç, kadın ve kızın en önemli güzellik öğelerinin başında gelir. Bunu yok etmek, kumaş parçalarıyla saklamak, etrafta her kız örtülüyse kolaylaşır.
İki Amerikalı açık başlı kızı, türbanlı kızların arasına koyacak olursanız, tesettürlü kızlar başları açık yaşıtlarının yerinde olmak isterler. Saçlan örtünen, tabii ki saçını örtmeyen kızlar gibi güzel olamaz. Zaten bu yüzdendir ki Emine Hanım başta olmak üzere, tesettürlü kız ve kadınlar, örtülerini bin bir renk ahengi içinde seçmekte, içine yerleştirilen sert maddelerle dış görünüşü yuvarlayarak yumuşatmakta, yetmediğini görünce kaşlarını, gözlerini, yanaklarını makyajlamakta, kısacası doğanın onlara yüklediği güzel olma öğesini durmadan işlemektedirler.
Emine Hanım'ın kahverengi fularının üzerine bejli kahverengili ikinci bir örtüyü bürünmesi bundandır. Saçlar kapalıdır ama güzel olma dürtüsü bu kez kumaş desenleriyle sağlanmaya çalışılmaktadır. Sayın Babacan'ın eşi de aynı çabanın içerisindedir. Diğerleri de. Bunlar pembe, eflatun, kırmızı, sarı ve yeşil renk ve desenli fularları başlarına sararak doğalarını tatmin etme çabasına girmişlerdir.
Çünkü Sayın Başbakanım, hiçbir kumaş parçası kadının doğal saç tellerinin güzelliğinin yerini tutamaz! Tertemiz yıkanmış, taranmış, yüze yakışır biçimde şekillendirilmiş saç telleri kadına gurur, güven, olgunluk ve estetik verir. Bunu örttüğünüzde çaresizce insanoğlunun ruhi ve doğal ihtiyaçlarına cevap verme çabası içinde dokunmuş, çizilmiş kumaş desenlerine mahkûm olursunuz. Tesettür modasının fırtına gibi değişik renk ve desenli fularlarla gelişmesinin dibinde, bu doğaldan ve estetikten uzaklaşma zorunluğu yatmaktadır.
İzin verilir mi?
Estetik çoğunluğun varolduğu yerde, estetiği küçültmek, azaltmak, kısıtlamak, doğallıktan uzaklaşmak tesettür takmayanları rahatsız etmez. Yani saçlarını doğallığıyla serbest bırakmış birçok güzel kızın arasında saç güzelliğini kısmış, yok etmiş birilerinin dolaşması sadece tesettürlü kişiyi ilgilendirir. Ama saç güzelliğini tesettürle örtmüş, saklamış birçok kişi arasında güzel saçlarını özgürce kullanan kızların dolaşmasına izin verilmez. Çünkü kişi genlerinden gelen normal estetik doğasına özlem duymaya başlar.
Bu sebepten dolayı Harvard örneğini vermeniz hiç doğru değildir.
Harvard'ta tesettüre karışmıyorlarmış!
Başbakanımızın bazı sözlerini yadırgıyorum. Geçenlerde, "Harvard'ta kızlarının başını örtmesini yadırgayan olmadığı" mealinde fikirler beyan ettiler
Haberin Devamı

