Papatya falı gibi...

Piyasa bu hafta ‘Rahip Brunson serbest kalır mı kalmaz mı’ diye papatya falı açacak. Çıkarsa kurda 5.75’e doğru gevşeme olabilir. Yüksek çıkan enflasyon da Merkez’in üzerindeki baskıyı artıracak

Geçtiğimiz hafta piyasaların beklentilerinin çok üzerinde kalan; benim “ıspanak-ceviz endeksimi” dahi aşan enflasyon verisi ile dalgalandı. Bu hafta da Cuma günkü mahkemenin kararına kadar ‘Rahip Brunson bırakılacak mı, bırakılmayacak mı’ diye “papatya falı” açacak.

Enflasyon kafaları karıştırdı. Eylül ayında tüketici fiyatlarının yüzde 3.6 artması beklenirken, yüzde 6.3 geldi. Yıllık TÜFE yüzde 17.90’dan yüzde 24.52’ye yükselirken, Ağustos 2003’ten bu yana en yüksek seviyeye gelindi.

Üretici fiyat enflasyonunda Eylül’de yüzde 10.88’lik rekor bir yükseliş görüldü ve yıllık bazda da yüzde 32.13’den 46.15’e yükseldi. ÜFE ile TÜFE arasındaki 21.63 puanlık makas çok uzun yıllardır görmediğimiz bir fark. Üreticiler üzerindeki bu fark bir şekilde kapanacaktır.

Ya üreticiler uygun talep ortamı bulduklarında bunu nihai tüketici fiyatlarına yansıtacak ya da bu fırsatı yakalayamadıkları durumda iflâs edecek, ayakta kalmayı başaranlar da düşük rekabet ortamındaki üretici olma avantajını fiyatlara yansıtınca bu fark kapanacaktır. Nihayetinde tüketici fiyatları, üretici fiyatları kadar yükselmese bile aralarındaki farkın bir kısmı tüketiciye yansırken, bir kısmı da üreticinin üstünde kalarak da olsa bu fark daralacak, iki fiyat endeksi arasındaki fark azalacaktır.

Haberin Devamı

Görünen o ki Merkez Bankası’nın uzunca bir süre göz ardı ettiği kur geçişkenliği üretici fiyatlarına yansırken, TCMB’nin faiz artışları henüz fiyatlama davranışları ve de enflasyon beklentileri cephesinde etkisini göstermedi.

TCMB yük oldu

Doğaldır da bu zira faizlerdeki radikal hamlelerin etkileri en az 6-9 ay gecikmeli olarak satın alma ve tasarruf kararlarına yansıyor. Bu nedenledir ki TCMB’nin faiz artışlarında (indirimlerinde) geç kalması ekonomiye gereksiz yük oluyor. Üstelik enflasyon beklentilerindeki bozulma bugünlerde olduğu gibi gerçekleştiğinde bunu da geri çevirmek hayli zor ve maliyetli oluyor. Önümüzdeki aylarda bunları daha fazla hissediyor ve tartışıyor olacağız.

Haberin Devamı

Yüksek gelen enflasyon verisi bir bürokratın da görevden alınmasını beraberinde getirmiş. TÜİK; bunun üzerine enflasyonun uluslararası kabul gören prensiplere uygun olarak hazırlandığına ve 895 “madde çeşidinin” fiyat verilerinin nasıl toplandığına dair bir açıklama yapmış, idari karar ile enflasyon verisinin sorgulanmasının yanlış olacağını belirtmiş. Bürokratı görevden alarak enflasyonu aşağı indiremeyeceğimiz aşikar. Yapılması gerekenler çok farklı alanlarda...

Dolarda kritik seviye kaç?

Bu haftanın son günü yapılacak mahkemenin rahip Brunson hakkında nasıl bir karar alacağı merakla benleniyor. Mahkemenin kararı rahibin serbest bırakılması yönünde olacağı beklentisi geçen hafta dolar/TL’nen 5.9085’e kadar gerilemesinin ardındaki en önemli sebeplerden biri idi. Diğeri de YEP ile ilgili olarak McKinsey’den danışmanlık/denetim desteği alınacak olmasıydı. Ancak bu etki Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yapmış olduğu “Bütün bakan arkadaşlarıma, ‘Bunlardan fikri danışmanlık hizmeti de almayacaksınız’ dedim. Hiç gerek yok, biz bize yeteriz” şeklindeki açıklaması sonrasında büyük ölçüde ortadan kalkacağa benziyor. Bu açıklama sonrasında Brunson kararı daha da önem kazandı. Bırakılırsa dolar/TL’de kısa bir süreliğine de olsa daha geçtiğimiz hafta belirtmiş olduğum 5.75-5.85 bandına doğru bir hareket olabilir. Geçtiğimiz haftanın ilk dört gününde test edilen 50 günlük Basit Hareketli Ortalama (BHO) seviyesi bu haftanın başında 6.0750’den geçiyor. Bu seviyenin altındaki günlük kapanışlar bu ihtimali artıracaktır. Ancak Brunson bırakılmazsa işte o zaman “Çarşı karışacaktır”. Bu durum ABD ile yaşanan rahip gerilimin bir süre daha devam edeceği anlamına gelecek. Dolar/TL’de 6.2780, 6.4575 ve 6.6350 seviyelerinin test edilmesi ihtimalini artıracaktır.

Haberin Devamı

Cari açık 3 yıl sonra fazlaya dönecek mi?
Bu hafta Ağustos ayı cari açık rakamları açıklanacak. Reuters’ın anketine göre; 2.5 milyar dolar cari fazla beklenirken, 2018 sonu için cari açık beklentileri bir önceki anketteki 47 milyar dolardan 38.5 milyar dolara gerilemiş görünüyor. Cari fazla vermemizin önünde temel olarak iki sebep olacak. İlki; artık ithalat akreditifleri açmakta zorlanıyor olmamız. Türk bankalarının açtıkları akreditiflerin, yurt dışındaki muhabir bankaları tarafından teyit edilme oranları düştü. Cari fazlaya dönmemizin sebeplerinden diğeri de artan kurun da katkısı ile eldeki stokları iç piyasa yerine yurt dışına satıyor olmamız. İyi geçen turizm sezonunun da katkılardan biri olduğunu unutmayalım.

Haberin Devamı
DİĞER YENİ YAZILAR