Gazete Vatan Logo

Kapanan spiker

İkbal Gürpınar sevenleri kadar kendi çocuklarını bile şaşırtıp aniden başını örttü...

Televizyonun sevilen sunucusu İkbal Gürpınar Kanal D, TRT, Samanyolu TV ve Kanal 7’de çeşitli programlar yaptı. Geçtiğimiz aylarda umreye giden Gürpınar sevenleri kadar kendi çocuklarını bile şaşırtıp aniden başını örttü

Oğlum Alper, Koç Üniversitesi Uluslararası İlişkiler’de okuyor, şubatta okulu bitecek. Bana çok kızgın, “Sen başını örttün beni diplomat yapmazlar artık” diyor. Öyle bir niyetim yoktu. İki kez umreye, bir kez hacca gitmiştim. 25 Mart’ta üçüncü kez umreye gittim. Tavaf namazında secdede iken, “Artık saçını açmamalısın” diye bir ses duydum. Önce biri söylüyor zannettim. Namazı bitirdim ve titremeye başladım. Deliriyor muyum diye çok korktum. Koşarak otele gittim. Kanal 7’nin Genel Müdürü Mustafa Çelik’i aradım. “Böyle bir ses duydum. Başımı örtsem nasıl olur?” dedim. Çelik, “Kapatsan da başımızın tacısın, kapatmasan da” dedi. Küçük oğlum Efe’den dolayı bu işten sıyırırım diye düşündüm. Çünkü o ne zaman beni namaz kılarken yakalarsa başörtüsünü açardı. Kapıdan girdim, “Ne komik olmuşsun” dedi ama açmadı. Ben de bir daha başımı açmadım. Allah belki bir plan uyguladı hayatımda. Başta başım örtülü olsaydı bu noktalara gelemezdim. Hakaretler, iftiralar geldi başımı örtünce. Cemaatlere üye olmuşum, onlardan para almışım. İnternet sitesinde böyle yorum yazan 50 kişiye tazminat davası açtım. Çatır çatır para ödeyecekler.
Ama ilk örtünmem ilkokuldayken oldu. İlkokul üçteyken babam hacca gitmişti. Babamın bir arkadaşı, “Hacdaki babanın kızı başını örterse hac sevabı alır” dedi. Babam hacdayken başımı örttüm. İzmir’de açıktı ama Kırıkkale’ye tatile geldiğimde örtüyordum.

O GÜN NAMAZA BAŞLADIM

Bir Ankara yoculuğunda üç dakikayla otobüsü kaçırmıştım. Sonrakine bindim. O kadar yorgunum ki gözümü açamadım. Ankara’ya geldiğimizde uyandım, baktım ayaklarımızın altı ceset dolu. Kaçırdığım otobüs kaza yapmış. O gün beş vakit namaz kılmaya başladım. Başını örtüp namaz kılmamak olur mu? Siz tamamen örtmüşsünüzdür ama bir bakışınızla bir erkeği baştan çıkarmışsınızdır, Allah sadrda olanı bilir. Başımdakine bir sürü kadın örtünme demiyor ama ben şu anda bunu yapabiliyorum. Bende hipoglisemi var o yüzden oruç tutamıyorum.

TELEVİZYON
Eleştirdiğim her şey başıma geldi


1998’de Ankara’da Özel Yaşam Hastanesi’nde halkla ilişkiler yapıyordum ama ameliyat öncesi de hastaları rahatlatıyordum. Televizyondan da tanıyorlardı beni. Ceset de yıkıyordum. Hocayla beraber ben de giriyordum içeri. Sonra dayanamadım ayrıldım hastaneden. Bu kez ‘Kimse Yok Mu?’ programını verdi Allah. O iç karartan programları eleştirirdim. Hayatta neyi kınadıysam Allah hepsini başıma verdi. Ama ‘Hayatın İçinden’ programında iş öyle çığırından çıktı ki... Reytingde bir numarayız, bütün programları solluyoruz, öyle pis ki. Eğer yaşanan olayın detayını anlattırmazsanız sorunu çözemiyorsunuz. Konuklar her şeyi detayıyla anlatıyor, kameraların önünde birbirlerine giriyorlar. Eskiden programda yaşananlara üzülüyordum, vücudumu yaralar kapladı stresten. Terapi gördüm. Sonra hiç ağlamamaya beton gibi olmaya başladım. “Hayatın mı, para mı?” diye sordular. “Para istemiyorum” dedim. Programı bitirmelerini isteyecektim yönetimden. Onlar da çok bunaldığımı anlamış, o gün arayıp bana bir yemek programı verdiler: İkbal’le Şifalı Yemekler. İki uyanık, ‘İkballe Şifalı Yemekler’in com, net, tr bütün internet adreslerini almış. Benmişim gibi ürünler satmış, benim ağzımdan yazılar yazmışlar. Bilişim suçlarında da sonuç alınabileceğini gördüğüm için çok mutluyum. O site kapandı. Kendi sitemde o kadar reklam yoktu. Kim bilir ne kadar kazandılar?

SUDAN
Hastane yaptırıyorum


‘Kimse Yok Mu’ ekibiyle geçen temmuzda Sudan’a gittim. İki yaşında gözlerini kaybeden çocuklar falan, korkunçtu... Darfur’da hastane yaptırıyoruz. Orada hastane yapmak buradakinin onda birine mal oluyor. Teknik cihazlar hazırmış zaten. ‘Kimse Yok mu?’ ile bu sene Tayland’a, Kamboçya’ya, Myanmar’a gittim. Yaşananları gözlerimle görünce izleyiciye daha iyi aktarabiliyorum çünkü. İnsanlar benden dinleyince inanıyorlar. Yardıma muhtaç insanları gördükçe ne kadar mutlu ve zengin olduğumu fark ettim. Hani benim derdim kilolarımdı, suratımda çıkan bir sivilceydi. “Ey İkbal sen ne yapıyorsun hayatta!” dedim kendime.

EVLİLİKLERİM
Okuyamadığım için kabuslar görüyordum


Annemin akrabası olan ilk eşim ailesiyle istemeye geldi. 17 yaşında lise ikideyken okuldan alındım, düğün dernek oldu. Ev kadını olma hedefim yoktu hayatta. Doktor ya da avukat olmak istiyordum. Her gece kabus görüyordum. Bir gün Kızılay’da liseden arkadaşım Yüksel ile karşılaştım. Hamileydim, çok kilo almıştım. “Ne oldu sana” dedi. Ona sarılıp ağladım. “Neden kendini bıraktın ki? Telefon aç okuldan tasdiknameni göndersinler, liseyi dışarıdan bitir” dedi. Dışarıdan bitirildiğini bilmiyordum. Liseyi bir dönemde bitirdim. Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi’ni kazandım. Eşim de okumamı destekledi, altıma araba verdi. Çok kıskançtım. Ayrıldık. İkinci evliliğim beş yıl sürdü. Tanışmamız enteresandı. Evleneceğimi önceden biliyordum. Radyolog bir kız arkadaşım fal baktı. “Deniz aşırı bir ülkeden biri gelecek gözleri çok güzel kalem gibi düzgün bir insan” dedi. Burhan ile tanıştık. Burhan “Amerika’dan geliyorum” dedi, biz kahkahayı patlattık. Evlendik. Başbakanın şahitliğini Melih Gökçek organize etti. Güzel bir hatıra oldu. Mizaç uyuşmazlığından ayrıldık. Birbirimizi tanımadan evlenmiştik, hata buydu.

YENİ PROGRAM
Artık o reytingi rüyamda görürüm


Konuşma problemim vardı. Ya kekeliyordum ya da inanılmaz hızlı konuşuyordum. Konuşmayla ilgili problemimi çözen İletişim fakültesindeki hocam Rıfat Aras’tır. Beni sunuculuklara gönderdi. Evliliğim okul bitene kadar da 11 yıl devam etti. TRT’den ‘25. Saatler’ programından aldığım para geçinmeye yetecek bir miktar değildi. Kozmetikle ilgili bir iş yaptım. Önce TRT GAP’ta iki seneye yakın ‘Bu Sabah’, sonra TRT 1’de ‘Nane Limon Kabuğu’ programlarını sundum. Ardından ‘Kimse Yok mu’ ‘Güne Başlarken’, ‘Çalsın Davullar’... Çok tutulan programlardı. 3.5-4’ten aşağı inmiyordu reytingim. Şimdi o rakamları rüyamda görürüm. Pasta bölündü, seyirci değişti. Bir ara gönüllü hemşirelik yaptım. Libya Kültür’e kursa gittim makrome hocası oldum. Hiçbir zaman tek işle uğraşmadım. Bayramdan sonra Kanal 7’de tekrar sabah programlarına başlayacağım. Güzel bölümleri olacak. Hakkari’de bir köylü kadının inanılmaz bir tiyatro oyunu oynadığını gördüm. Yılmaz Erdoğan’ın akrabasıymış. Kadınlar programda 10-15 dakikalık mahalle tiyatrosu oynayacak.

LOKANTACILIK MACERAM
400 bin dolarım gitti


Bir dönem Ankara’da lokanta açmıştım. Lokanta fikri çocukluğumdan beri vardı. Ama işin başında durmayınca başarılı olma şansı yok. Çok kazık yedim orada. Sormayın. Her gün bonfileler kayboluyordu. Bir arkadaşım, gizli kamera yerleştirdi, akşam bakıyor usta bonfileleri streç filme sarıyor beline kuşak yapıp, yürüyerek çıkıyor! 400 bin dolar gitti o restoranda. Küçük bir restorandı ama her şeyin en iyisini almıştım. Bir şeyi çok istemeyeceksin hayatta. Fakat sonra Bugün gazetesinden yemek köşesi yazma teklifi geldi. Bir yayınevi de yemek kitabı yazmamı istedi.

CENGİZ HORTOĞLU
İki kişinin yazdığı aşk romanı


‘Aşkın Bir Yüzü’ romanı Cengiz Hortoğlu’nun fikri. Program danışmanıyken Esra Ceyhan ile yazmak istemiş. Allah nasip etmemiş. Melike ile Murat’ın aşkı anlatılıyor. Murat’ı yazmış. Melike’nin çatısını oluşturmuştu. Ben de aralarını doldurdum. İlginç mesajlar içeren bir aşk romanı oldu. Bir aşk romanı olarak birlikte yazılmış ilk kitapmış. Lansmanı da ‘iki yüzlü kitap’ diye yapıldı.

SESİMİN ZEKATI
Kur’an CD’si yapıp dağıttım


Kuran’ın mealini kendi sesimle okumak için Diyanet İşleri Başkanı ile görüştüm. “Güzel fikir” dedi ama birileri engelledi. Altı ay bekledim. Hani istiyordum ki karnımda çocuğum varken okuyayım, o da dinlesin. Kendi imkanlarımla Kuran’ın 70 dakikaya sığan kısmını okudum. Geçen sene Kadir gecesinde 50 bin CD basıp sesimin zekatı olarak camilerde ücretsiz dağıttık. Yeni şiir kitabına çalışıyorum. Peygamber efendimizin hanımlarla ilgili yaşadıkları olacak.

SİYASET
AKP’den aday olamadım


Ankara’daki ana binadan birileri benimle görüştü. Babam da “Rüyamda görmüştüm bizim aileden bir bakan çıkacak” dedi, gaz verdi. 2 bin lira adaylık parasını da kendisi gönderdi. Ben de gidip partiye başvurdum. Sonra beni TV 8’den aramışlardı kadın aday olarak. Genel merkeze telefon açtım “Ne dersiniz gideyim mi?” Hani haddimi bileyim! “Git” dediler, gittim sonra aday olamadım. Hiçbir açıklamada bulunulmadı.

Haberin Devamı