Hafta sonu hafta içi yasaklarıyla ilgili son dakika açıklaması! Kafe, restoran, lokanta, AVM hepsini kapsıyor! Yeni plan belli oldu! Ekim ayından itibaren...
.

Hafta içi hafta sonu uygulanması planlanan yasaklarla ilgili flaş açıklama! Kafe, lokanta, restoran ve AVM gibi bütün kapalı alanları kapsaması ön görülüyor. Yüz yüze eğitim başlamasıyla birlikte 15 Ekim itibarıyla vaka sayılarının patlayacağı ifade ediliyor. Bu sebeble vatandaşlara HES kodu zorunluluğu gibi aşı kartı zorunluluğunun da getirilmesi planlanıyor. Yani aşı olmayanların kapalı alanlara girmesinin yasaklanması gerektiğinin altı çiziliyor. Uzmanlar da bu paralelde açıklamalarda bulunuyor. Uzmanlar vakaların artmasıyla birlikte yasakların yeniden geri döneceğini belirtiyor. İşti hafta içi hafta sonu yasaklarıyla ilgili tüm gelişmeler...

Pandemide kış planı devreye girdi. Yabancı Aşı konusunda endişeleri olanlar için ‘yerli aşı kampanyası’ başlatılacak. Aşının, üçüncü faz çalışmaları 30 merkezde tamamlandı. Kasım veya aralıkta kullanıma girmesi planlanan Turkovac’ın Sinovac’dan daha etkin olduğu saptandı.

Hürriyet'ten Nuray Babacan'ın haberine göre; hükümet, pandemiyle ilgili çalışmalarını birkaç başlıkta yürütürken; üniversitelerin açılmasıyla vaka sayısında yaşanabilecek olası artış izlemeye alındı. Turkovac üretimi konusunda çalışmalar hızlandı, aşı ile ilgili endişesi olanlar için ‘yerli aşı kampanyası’ masada...

HATIRLATMA DOZU...
Yerli aşı Turkovac’ın üçüncü doz hatırlatma aşısı olarak kulanılması planlar arasında bulunuyor. Yapılan çalışmada, günde en fazla 300 bin üretilebileceği, üretim bantları için üç şirketle anlaşma yapıldığı belirtiliyor. Yetkililer, “Yerli aşının devreye girmesi, aşı ile ilgili endişelilerin güvenlerinin artması aşı olmalarını sağlayabilir. Ayrıca ithalata ödediğiniz dövizden kurtuluruz. İhracat imkanı da yaratılırsa büyük avantaj sağlanır” yorumu yapıyorlar.

ÖNCE ACİL ONAY
Verilen bilgiye göre, süreç tamamlandıktan sonra Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu, aşı numunelerini 14 günlük bir incelemeye tabi tutacak. Acil kullanım onayı alması durumunda, seri üretime geçilecek ve üretilen diğer aşıların izlediği yolu izleyecek. Uzmanlar, yerli aşının ancak kasım veya aralık itibarıyla kullanıma gireceğini dile getiriyor.

SINOVAC’TAN ETKİLİ
DSÖ’nün yüzde 50 etkinliği yeterli bulduğu belirtilirken, yapılan çalışmalarda Turkovac’ın Sinovac’dan daha etkin olduğu saptandı. Aşının, İngiliz varyantı virüs için başarılı koruma sonucu verdiği, Delta varyantı için de denemelerin sürdüğü bilgisi paylaşıldı. Aşının, üçüncü faz çalışmaları 30 merkezde tamamlandı. Dozun etkinliği, iki aşı arasındaki etkinlik farkı gibi değerlendirmeler yapıldı. Çalışmalara 18-55 yaş grubunda olanlar katıldı.

AŞI KARTI ZORUNLULUĞU
Yapılan toplantılarda uzmanların, HES kodu zorunluluğu olan her yere, aşı kartı zorunluluğu getirilmesini istediği öğrenildi. Lokantalar, kafeler ve AVM’ler dahil olmak üzere kapalı mekanlar için bu şartın uygulanması talep ediliyor. Uzmanlar, büyük şehirlere dönüşün tamamlandığını, üniversitelerin de açılmasıyla, ardışık vaka etkisinin Ekim 15’de görüleceğini belirtiyorlar.

ARTIŞ DEVAM EDERSE YASAKLAR GERİ GELEBİLİR
Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Sema Turan, vaka sayısındaki artışın devam etmesi halinde her türlü önlemin konuşulabileceğini belirterek, "Toplu bir takım önlemler almak istemiyoruz ama eğer şiddet bu şekilde devam ederse bu her zaman önemli bir konu olarak gündemimizde olacak. Bu aslında tamamen aşılama ile ilişkili. Aşılanan, 2 dozunu olmuş birey sayısı artıkça alınacak önlemlerde buna bağlı olarak azaltılabilir. O yüzden vaka sayısı artmaya devam ederse sırasıyla, tüm dünyada olduğu gibi bizde her türlü önlemi konuşmaya başlarız. Ama şu aşamada önceliğimiz aşılama. Aşılama konusunda hassasiyet istiyoruz dedi.

Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi ve Ankara Şehir Hastanesi Yoğun Bakım Uzmanı Prof. Dr. Sema Turan, DHA'ya yaptığı açıklamada, artan vaka sayıları ve ölüm oranlarını değerlendirdi. Prof. Dr. Turan, vaka sayısının daha da artması durumunda Bilim Kurulunda kısıtlamalar konusunun tekrar gündeme gelmesi durumuna ilişkin, "Hasta sayısı artıkça yani pozitif kişi sayısı arttıkça ve doğal olarak hastalanan birey sayısı da arttıkça sağlık sisteminde çok ciddi bir yük başlıyor ve çok sayıda hasta kabul etmek durumunda kalıyoruz.

Ölüm oranları da oldukça yüksek gördüğünüz üzere. O nedenle bir takım önlemler gerekebilir. Şu an en önemli önlemlerden bir tanesi kış aylarına geliyoruz; kapalı mekanlarda geçirilecek süreler uzayacaktır. O nedenle bu noktada dikkatli olmak gerekiyor. Tabi ki ilk hedef bireysel önlemler öncelikle. Toplu bir takım önlemler almak istemiyoruz ama eğer şiddet bu şekilde devam ederse bu her zaman önemli bir konu olarak gündemimizde olacak. Bu aslında tamamen aşılama ile ilişkili.

Aşılanan, 2 dozunu olmuş birey sayısı artıkça alınacak önlemlerde buna bağlı olarak azaltılabilir. O yüzden vaka sayısı artmaya devam ederse sırasıyla, tüm dünyada olduğu gibi bizde her türlü önlemi konuşmaya başlarız. Ama şu aşamada önceliğimiz aşılama. Aşılama konusunda hassasiyet istiyoruz. Ve tabi ki toplu bir kapanma istemiyorsak bireysel önlemlerimize de dikkat etmek istiyoruz. Burada maskenin, mesafenin, hijyenin önemini başından beri vurguladık. Bu bir tekerleme değil herkesin uyması gereken kurallar. Bireysel alınan önlemler toplu önlemlerin önüne geçecektir." ifadesini kullandı.

AŞISIZ GRUPTA VARYANTLAR NEDENİYLE HASTALIK ŞİDDETİ YÜKSELİYOR
Turan, vrüsün hayatını devam ettirebilmek adına bir takım varyantlara uğradığını belirterek şu değerlendirmede bulundu: "Böylece bir takım varyantlar gelişiyor. Onların amacı aslında doğada devamlılıklarını sağlayabilmek. Ve hastalığın şiddetini, bulaştırıcılığını artırarak bunu yapmaya devam ediyorlar. Biz aşı ile bu savaşta onların önüne geçmeye çalışıyoruz. Kişileri ağır hasta haline ya da hastaneye ihtiyaç duyar hale getirmesin diye aşılamayı özellikle ön planda tutuyoruz. Ne yazık ki varyantlar nedeniyle çok ciddi anlamda hastalık şiddeti yüksek vakalar ortaya çıkıyor; aşısız grupta.

Aslında aşı gerçeği şudur ki; geçmiş yıllardan günümüze aşının amacı kişilerin virüse yakalandıkları zaman hastalığı hafif geçirmeleri. Yani ağır hastalık oluşma ihtimalini azaltır ki bugüne kadar aşılama ve aşıyla ile ilgili yapılan çalışmalar en önemli primer sonuçlarımızdan bir tanesi hastalığın şiddetin nasıl etki ettiğiyle ilgili. Yani ağır hasta sayısında bir azalma sağlıyor mu, şeklinde bir soruya yanıt ararız.

Aşılamanın da amacı budur zaten. Biz bunun etkilerini aşılamaya başladığımız günden itibaren özellikle yoğun bakım ayağında çok net gördük. 3üncü pikte 65 yaş ve üzeri hastaların ve sağlık çalışanlarının aşılama sonrası daha az hastalandıklarını, daha az yoğun bakıma ya da hastaneye ihtiyaç duyduklarını gördük."

AŞILAMANIN AMACI VİRÜSE YAKALANSANIZ DAHİ BUNU HAFİF ATLATMAK
Prof. Dr. Turan, bulaşın fazlalaşmasında virüsün yeni varyantlarının da etkili olduğunu belirterek, "Aslında tamamıyla virüsün hastalık yapma yeteneğini ve şiddetini de artırma yeteneğini kullanması yüzünden gerçekleşiyor bunlar. Eğer siz aşısızsanız hastalığa yakalandığınızda hızla akciğerlerinizin enfekte olması, akciğerlerinizde yaygın tutulum olması söz konusu olur. Yani virüs bu şekilde davranıyor. Hem bulaştırıcı özelliği çok yüksek hem de hastalık şiddetini artırmış vaziyette. Aşılamanın amaçlarından bir tanesi virüs ile enfekte olsanız dahi hastalık şiddetinizin hafif geçmesi.

KAPANMA UYARISI
Hafta içi hafta sonu kapanmalar gündeme gelebilir. Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıbbi Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Faruk Aydın, "Kış çok ağır geçecek. Kapatmamak için direniyoruz ama önlemlerimizi almaz, vaka sayılarını düşüremezsek kapanmak zorunda kalacağız dedi. Geçen yıla göre üst solunum yolu enfeksiyonlarında artış olduğunu söyleyen KTÜ Tıbbi Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Aydın, "Eski vaka renklendirme haritasına göre yeşil alan hiç kalmadı, sarı alan olan yerler var.

Türkiye aslında turuncu ve kırmızı durumda. Vakalarımız çok yüksek ve Karadeniz de önde gidiyor. İnsanlar artık kurallara uymuyor. Sanki yokmuş gibi bir yaşam kurulmaya başlandı. Bunun sonucu olarak da hastanelerde viral özellikli üst solunum yolu enfeksiyonları görmeye başladık. Elbette her yıl mevsimsel olarak bunu görüyorduk ama geçen yıl maskelerin çok önemli düzeyde kullanılması nedeniyle hiç görmemiştik. Neredeyse sıfırdı ama bu yıl çok erken başladı. Bu da bize maske kuralı uyumu olmadığını düşündürdü dedi.

Vakaların azalmaması durumunda kış mevsiminin zor geçeceğini söyleyen Aydın, "Geçen yıl kadar ciddi hasta sayımız yok gibi görünüyor ama şu an yoğun bakıma düşenlerden daha yüksek ölüm var. Hastalar az olmasına rağmen ölüm sayısında artış var. Ülkede her 4 günün üzerinde binden fazla ölüm var. Bunu görmemezlikten gelmek hiç doğru değil. Kışın çok ağır geçeceğini söylüyorum. Kapatmamak için direniyoruz ama önlemlerimizi almaz, sayıları düşüremezsek kapanmak zorunda kalacağız diye konuştu.

Ankara Şehir Hastanesi Koordinatör Başhekimi Dr. Öğretim Üyesi Aziz Ahmet Surel, Kovid-19 mutasyonlarının aşılanmayan bireyler nedeniyle hızla devam ettiğini belirterek, "Her mutasyon aşının hazırlandığı virüsten farklı bir virüs anlamına geliyor. Dolayısıyla aşılanmayan nüfus var oldukça bu yeni mutasyonların önünü açacağından aşılananların güvenliğini de riske atacak." uyarısında bulundu.

KAPANMA TEDBİRLERİ GÜNDEME ALINABİLİR
Surel, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'de Kovid-19'a karşı çift doz aşılanma oranları ve vaka sayılarının durumuna ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Kovid-19 vaka sayılarındaki artışın şu an sağlık hizmetlerini aksatacak düzeyde sıkıntı yaratmadığını vurgulayan Surel, ülkelerde dönem dönem vaka sayılarındaki artış sağlık hizmet kapasitesini zorlayacak sınıra yaklaştığında "kapanma" tedbirlerinin gündeme alındığına dikkati çekti.

Türkiye'de salgınla mücadelede hiçbir hastanın hastane kapısından çevrilmediğine, Kovid-19 hastalarının yoğun olduğu dönemlerde dahi rutin sağlık hizmetlerinin sürdüğüne işaret eden Surel, "Bizler ülkemizde rutin sağlık hizmetine ihtiyaç duyan vatandaşlarımızın sağlık hizmetlerinde bir aksama olmamasının gayreti içerisindeyiz. Şu anda şükürler olsun rutin sağlık hizmetlerimizi aksatacak bir durum yok. Böyle bir şeyin hiç yaşanmaması için de vaka sayılarını olabilecek en aşağı seviyelerde tutmak gayretinde olmalıyız." dedi.

MUSTAYONLAR TOPLUMSAL BAĞIŞIKLILIĞIN OLUŞMASINA ENGEL
Surel, Kovid-19'a karşı iki doz aşısını yaptıranların 84 milyon içerisindeki oranının yüzde 50'yi geçtiği anımsatılarak, Türkiye'de Kovid-19'a karşı toplumsal bağışıklığın ne zaman yakalanabileceğinin sorulması üzerine, şunları kaydetti "Teorik olarak aslında hastalığı geçiren ve aşılananların toplamı yüzde 50'nin üzerine çıktığında pandemi etkisinin kırılması gerekiyordu. Salgınlara ilişkin bildiğimiz, klasik bilgi bu. Ancak Kovid-19 pandemisi yeni şeyleri de bize öğretiyor, mutasyonlar aşılanmayan bireyler sebebiyle hızla devam ediyor.

Her mutasyon aşının hazırlandığı virüsten farklı bir virüs anlamına geliyor. Dolayısıyla aşılanmayan nüfus var oldukça bu yeni mutasyonların önünü açacağından aşılananların güvenliğini de riske atacak. O yüzden bir an evvel yüksek oranda çift doz aşılanmalara ulaştığımız zaman güvenli bir ortama da kavuşacağız."

Surel, "Toplumumuzun bilinçlenmesi, bilim dışı söylemlere itibar etmemesi çok önemli. Bunu da Sağlık Bakanlığımızın günlük bilgilendirmeleri, şeffaf paylaşımları ve medya sayesinde büyük oranda sağladığımızı düşünüyorum. Ülkemizin en kısa zamanda çift doz aşılanmada da masmavi bir haritaya sahip olmasını diliyorum." değerlendirmesinde bulundu.

İÇİŞLERİ BAKANLIĞ'NDAN KONSER VE ŞEHİRLER ARASI UÇAK, OTOBÜS GENELGESİ
İçişleri Bakanlığınca, 81 il valiliğine "PCR Testi Zorunluluğu" konulu genelge gönderildimişti. Genelgede, başta öğretmenler olmak üzere, eğitim personeli, kantin çalışanları ile öğrenci servislerinin şoför ve rehber personeli gibi öğrencilerle bir araya gelecek görevlilerden aşı olmamış ya da daha önce hastalık geçirmemiş olanlardan, haftada iki kez PCR testi ile taramalarının isteneceği, PCR testi sonuçlarının okul idareleri tarafından gerekli işlemler yapılmak üzere kayıt altında tutulacağı belirtildi.

Salgınla mücadelenin başarılı bir şekilde sürdürülmesi ve salgının olumsuz ekonomik ve sosyal etkilerinin tamamen bertaraf edilerek kalıcı ve sürdürülebilir normalleşmenin sağlanmasında, aşılamanın büyük önem taşıdığına vurgu yapılan genelgede, aşıya karşı tereddüt içerisinde olan kesimlerin kaygı ve tereddütlerini gidermeye yönelik bilgilendirme ve rehberlik faaliyetlerine ağırlık verilmesi istendi.

6 Eylül Pazartesi'den itibaren aşı süreci tamamlanmayan veya hastalığı geçirmemiş kişilerin, konser, sinema ve tiyatro gibi vatandaşların toplu olarak bulunduğu faaliyetlere katılımında ya da uçak, otobüs, tren veya diğer toplu ulaşım araçlarıyla yapacağı şehirler arası seyahatler için negatif sonuçlu PCR testinin zorunlu hale getirildi.

Milli Eğitim Bakanlığınca 24 Ağustos 2021'de yayımlanan "Kovid-19 Salgınında Okullarda Alınması Gereken Önlemler Rehberi"nde öğrencilerle bir araya gelmesi zorunlu olan aşı olmamış öğretmen ve okul çalışanlarından haftada iki kez PCR testi isteniyor. "Başta öğretmenler olmak üzere, eğitim personeli, kantin çalışanları ile öğrenci servislerinin şoför ve rehber personeli gibi öğrencilerle bir araya gelecek kişilerin/görevlilerin aşılı/geçirilmiş hastalık durumunda (Kovid-19 hastalığı sonrası bilimsel olarak bağışık kabul edilen süreye göre) olmamaları halinde, bu kişilerden haftada iki kez PCR testi ile taranmaları istenilecek. Sonuçlar okul idaresi tarafından gerekli işlemler yapılmak üzere kayıt altında tutuluyor.

Milli Eğitim Bakanlığı zorunlu PCR testi uygulaması kapsamında yeni bir genelge yayınladı. Bakanlık, haftada iki defa zorunlu istenen PCR testlerinin özel eğitim okulları, ortaokul ve ortaöğretim özel öğrenci yurt ve pansiyonları çalışanlarından da talep edileceğini duyurdu.

HAFTADA İKİ KERE İSTENECEK
Mesleki eğitim ve geliştirme kursları, iş makineleri sürücü eğitim kurslarının, teorik ve uygulama sınavlarında görev alan usta öğreticiler dahil tüm personelden haftada iki defa PCR testi istenecek.

EHLİYET SINAVLARINDA GÖREV VERİLMEYECEK
Bakanlık ayrıca, 13 Eylül 2021 tarihinden başlamak üzere, aşı olmayan veya PCR testi vermeyen usta öğreticiler dahil tüm personele, özel motorlu taşıt sürücü kurslarının uygulama sınavlarında görev verilmemesini istedi.

PCR TESTİ ÜCRETLİ Mİ?
PCR testi zorunluluğu başlamasıyla birlikte şehirlerarası uçak, otobüs, tren yolculuklarında, konser, sinema ve tiyatro gibi etkinliklere girişlerde negatif sonuçlu PCR testi isteniyor. Zorunlu yaptırılacak PCR testinin ücrete tabi olup olmayacağı da merak ediliyor. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, zorunlu PCR testlerinin devlet hastanelerinde ücretsiz yapılacağını daha önce açıklamıştı. Ancak, özel hastanelerde PCR testi yaptıranlar ücretini kendileri ödeyecek.

PCR negatif test zorunluluğu istenilen alanlara (okul, sinema, tiyatro, konser vb.) girmek isteyen ya da şehirler arası toplu taşıma araçlarını (uçak, tren, otobüs vb.) kullanacak kişiler, aşılama süreçlerinin tamamlanmış veya hastalığı geçirmiş kişi durumunda olup olmadığını Hayat Eve Sığar (HES) uygulaması üzerinden kontrol ederek PCR negatif test raporu almaları gerekip gerekmediğini öğrenebiliyor.

Aşı süreci tamamlanmayan veya hastalığı geçirmemiş kişilerden, belirli alanlara girişte (okul, sinema, tiyatro, konser vb.) ya da şehirler arası toplu taşıma araçlarını (uçak, tren, otobüs vb.) kullanma sırasında istenilecek PCR negatif test sonucu 18 yaş ve üzeri vatandaşlar için uygulanıyor.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, işverenlerin işçilerinden isteyeceği PCR testi ve işçilerini Covid-19 riskleri ve tedbirleri konusunda bilgilendirmesini içeren yazıyı 81 il valiliğine gönderdi. Yazıda işverenlerin Covid-19 aşısı tamamlanmamış işçilerini yazılı olarak ayrıca bilgilendirmesi istendi. Aşı olmayan işçilerden 6 Eylül itibarıyla zorunlu olarak haftada bir kez PCR testi yaptırmaları isteniyor.

Bakanlık'tan yapılan açıklama şöyle: Çalışma hayatını düzenleyici, işçi - işveren ilişkilerinde çalışma barışının sağlanmasını kolaylaştırıcı ve koruyucu tedbirler almak, iş sağlığı ve güvenliğini sağlayacak tedbirlerin uygulanmasını izlemek Bakanlığımızın asli görevleri arasındadır. Bu doğrultuda, Bakanlığımız tarafından, işverenlerin işçilerinden isteyeceği PCR testi ve işçilerini Covid-19 riskleri ve tedbirleri konusunda bilgilendirmesini içeren, 2/9/2021 tarihli genel yazı 81 İl Valiliği’ne gönderilmiştir.

Söz konusu yazıda, işverenlerin, işyerinde karşılaşılabilecek sağlık ve güvenlik risklerine yönelik koruyucu ve önleyici tedbirler hakkında tüm işçilerini bilgilendirmekle yükümlü oldukları hatırlatılmıştır. Aynı zamanda işverenlerin Covid-19 aşısı tamamlanmamış işçilerini yazılı olarak ayrıca bilgilendirmesi istenmektedir. Bilgilendirme sonrasında aşı olmayan işçilere, kesin Covid-19 tanısı konması durumunun iş ve sosyal güvenlik mevzuatı açısından olası sonuçları da işveren tarafından bu durumdaki işçilere bildirilmelidir.