Ali Koç daha yeni sözleşme imzalamıştı! Şansal Büyüka bombaladı 'Beleşçi gibi bekliyor'
Dün akşam iki ezeli rakibin Vodafone Park'ta puanları paylaşmasının ardından spor yorumcuları derbinin kritiğini yaparken, duayen gazeteci Şansal Büyüka'nın Fenerbahçeli yıldızı sert bir şekilde eleştirmesi dikkatlerden kaçmadı. Ali Koç'un yeni sözleşme imzaladığı tecrübeli futbolcuyu topa tutan Büyüka tecrübeli kanat forvete 'Beleşçi' yakıştırması yaparken, Bilal Meşe'nin Valerien İsmael'i hedef alması ise Beşiktaş cephesinde ilgi uyandırdı.
Spor Toto Süper Lig Ahmet Çalık Sezonu'nun son derbisinde Beşiktaş ezeli rakibi Fenerbahçe'yi Vodafone Park'ta konuk etti. Sarı-lacivertli takım Novak'la öne geçerken, siyah-beyazlılar Ghezzal'ın penaltı golüyle karşılık verdi. Gergin geçen derbide eşitlik bozulmadı. Spor yazarları zorlu müsabakayı yorumladı.
ŞANSAL BÜYÜKA
Futbol adına süper heyecanlı, futbol kültürü adına “rezalet-utanç tablosu” bir başlangıç oldu. Daha birinci dakika dolmadan, orta sahada bir faul pozisyonu için bir dakika itiraz izledik. Daha ikinci dakikada bir korner atışında sahaya yağmur gibi yabancı madde yağınca, o korner ancak iki dakika sonra atılabildi. Oyun akmadı, sürekli durdu.
Bu öfke, bu sinir, bu yabancı madde yağmuru, bu küfür, her pozisyona itiraz, bu gerginlik hayra alamet değil... Ama ne ekersen onu biçiyorsun... Binlerce kişinin sahaya girdiği, futbolcuları darp ettiği maç için gerekli cezayı vermezsen, bir hafta sonra bu çirkin görüntüleri izlersin. TFF eseriyle iftihar etsin, nasıl olsa utanacak halleri yok...
Ayrıca derbi dışında gazozuna bir maç sonuçta... Oynasanıza, birbirinizle horoz döğüşü yapacağınıza, her pozisyonda yere yatacağınıza, her karara itiraz edeceğinize biraz oynasanıza... Böyle bir görüntüde maçın her kader dakikasında Novak vardı. Başlangıçta golü attı. 30 saniye sonra Larin’le girdiği pozisyonda penaltı yaptı. Batshuayi kaçırdı...
Novak hızını alamadı, 30. dakikada bu defa Kenan Karaman’a penaltı yaptı. Bu defa Ghezzal’ın vuruşundan gol geldi. İsmail Kartal’ın belki de bugüne kadar yaptığı en büyük hata, Gustavo varken, Tisserand‘ın yanına ikinci stoper olarak Novak’ı koymasıydı. Nitekim attığı gole rağmen Novak hataları maça ve sonuca damgasını vurdu.
Beşiktaş hücuma çıkarken, özellikle Emirhan savunmanın arkasına çok iyi toplar attı. Önce Larin, boş kaleye gol vuruşunu yapmaya hazırlanırken, Ferdi‘den büyülü bir dokunuş geldi. Bir başka pozisyonda Batshuayi golle burun buruna gelmişken, Fenerbahçe’nin imdadına bu defa Nazım Sangare yetişti.
İlk yarım saat biterken, Welinton’un, Serdar Dursun’un bileğiyle buluşan tabanı, sarı karttan, kırmızı karta doğru bir yolculuğa çıkabilirdi. Beşiktaş ve Welinton dua etsin, bu pozisyonda VAR, hakemi pozisyonu izlemeye davet etmedi.
Larin’in ilk vuruşunda topu kaleci Altay karşılamasa, Larin’in ikinci vuruşunda, yani kafa şutunda top direkten dönmese, Beşiktaş ikinci yarıya iki golle başlayacaktı. Fenerbahçe bu tehlikeleri atlattıktan sonra dengeyi kurdu hatta istatistiklerde öne bile geçti. Ama buna rağmen ikinci yarıda tek pozisyon yaratamadı. Beşiktaş’ın en iyisi Emirhan’dı. Rakip kale için en ölümcül topları hep Emirhan attı. Genç stoper Serdar iyi mücadele etti. Valerien İsmael‘in bu sert mücadelede iki “çıtkırıldım” oyuncu Pjaniç ile Alex Teixeria‘yı dışarda tutması son derece doğruydu.
Fenerbahçe’de Ferdi’ye üzülmedim, acıdım. 70 metreyi tek başına oynuyor. Hem savunma yapıyor, hem atak geliştiriyor. Önündeki Rossi resmen “beleşci” gibi bekliyor. Biraz vicdanın sızlasın... Geriye gitsene, Ferdi’ye yardım etsene...
Nazım Sangare‘nin de hakkını verelim. Son derece kritik üç ters kademeye girerek, olası golleri önledi. Çirkinliklerin güzelliklere fark attığı bir derbi daha geride kaldı. Göreceksiniz kimse kusuru kendinde aramayacak, bugünden başlayarak karşısındakini suçlayacak. Felaket habercisi değilim ama görünen köy kılavuz istemez. Bu sahalara su şişesi, bozuk para, çakmak derken, bomba atılması yakındır. Bu futbol ailesi, tepeden tırnağa tamamı; iyi hiçbir şeyi hak etmiyor...
ERCAN GÜVEN
"Tüm derbi ezberleri dışında, tribünden sahaya kadar sertlik içinde, ilk dokuz dakikaya bir gol, bir kaçan penaltı, iki pozisyon sığacak süratte, kartlar havada uçuşan, hedefe kilitlenmiş gözü kara kamikazelerin maçıydı derbi. Oyunsuz, kalitesiz, ama dehşetli bir mücadele… Çünkü, kısıtlı malzemeyle zorlu koşullara “direnç” göstererek yaşamını sürdürmeye çalışan ekran fenomenlerinin belgeselleri gibiydi her iki teknik adam açısından…
Beşiktaş ve Fenerbahçe takımına gelince… İki büyük marka yarıştaydı ama arka lastikler patlaktı, tek çare motoru zorlamaktı. Eksikler de öyle az buz değildi. Her biri deve dişi gibi adamlardı… Beşiktaş’ın Montero, Vida, Rossier’i, Fenerbahçe’nin Arda, Serdar, Crespo ve Kim’i sahada olmayınca maç tam anlamıyla bir bilinmeze sürüklenmişti. Zaten oynaması zor 3’lü defans formatındaki eksikler ve Beşiktaş’ın geride boşluk bırakma alışkanlığı ile Valerien Ismael’in işi bir tık daha zordu.
Bir yandan Rossi’yi durdurmak, Zajc’ı kilitlemek, öte taraftan Batshuayi-Larin baskısıyla rakibin zayıflamış defansını hataya zorlamak ve bu arada güçlü Fenerbahçe orta sahasına üstün gelmek kolay değildi.
Kestirmeden gitti Beşiktaş. Tora… Tora… Tora… Topu kap, direkt git pozisyon yarat. İsmail Kartal ise oyunu enine boyuna genişleterek çok bilinmeyenli denklemi pratik bir yoldan çözmeye çalıştı ama sadece mücadele ile kazanılan topu rakip kaleye taşımaya dayanan sahadaki gerçeğe teslim olmak zorunda kaldı.
Altay’ın uzun topları, her maçta sağ kanadı kullanan Fenerbahçe’nin bu kez sol kanattan medet umması, hep bu sebeptendi. Novak resmen rol çaldı derbiden. Tek devrede bir gol attı iki penaltı yaptı. Berabere biten devreden sonra ikinci yarı aynı kadrolarla bıraktığı yerden başladı her iki takım da…. Henüz dakika dolmadan Altay’ın engel olduğu Larin’in bir muhtemel golü vardı. Beş dakika sonrası Larin’in direkten dönen kafası…
Çünkü Fenerbahçe’nin yoktan var edilmiş defansı tam Larin’e göreydi. Aynı baskıyı Fenerbahçe yapsa, Beşiktaş’ın da müsait bir savunması vardı ama basan, bastıran Beşiktaş’tı. İkinci yarının çok kritik on dakikasını atlatan ve Altay sayesinde baskılara teslim olmayan Fenerbahçe, Beşiktaş Batshuayi ile Nkoudou’yu değiştirip hücuma derinlik katmaya çalışsa da yeniden sahanın patronu oldu. Bunda Ghezzal’ın performansını yarıya düşüren Gustavo’nun büyük payı var.
Fenerbahçe, çılgın gibi saldıran rakip yoruldukça bildiği ezberlediği pas oyunu ile sonuç aldığı sağdan hücuma döndü. Tek aksayan İrfan Can’dı, o da yerini Osayi’ye bıraktı, maçın başından beri Beşiktaş savunması arasında kaybolan Serdar Dursun’un yerine giren Valencia ile birlikte. Valerien Ismael’in hamlesi Güven, Necip ve Can’dı…
Anlamı önde hız, arkada güvenlikti ve doğruydu. Sürati düşen Beşiktaş’ın Fenerbahçe’ye mahkum olacağını hissetmişti hoca. Ki, beş dakika sonra Altay’ın kurtardığı bir Can pozisyonu oldu. Lakin zaman ilerledikçe maçın tansiyonu ile birlikte temposu da düştü, ilk düdükle birlikte ateşlenen dinamitin fitili yavaş yavaş söndü, beraberlik hiç yoktan iyi geldi her iki takıma da.
Derbiden sonra yeni sezona ilişkin hiçbir şey değişmedi iki takımın yeni sezon planlarında. Ne Çebi Valerien Ismael’i kolayca yollayabilir, ne de Ali Koç İsmail Kartal’ı. Beşiktaş eksiklerine rağmen oyun sisteminden ödün vermeden gerçek bir mücadele verdi, Fenerbahçe gergin deplasmandan puan almasını bildi. Böylesine eksikler varken daha ne yapsın hocalar?"
BİLAL MEŞE
Beşiktaş Teknik Direktörü Valerien İsmael, belli ki derbinin ne demek olduğunu hala anlamamış, ya da ona kimse anlatmamış! Yahuu arkadaş, Kartal’ı zorlu Kayserispor deplasmanında attığı iki golle üç puana N’Koudou taşımadı mı? Peki, on birde oynaması için kaç gol atması gerekir? Üç mü, dört mü, seni hangisi keser, bilelim!
Bu tip derbiler ‘usta’ ayakların işidir. Topunuzla-tüfeğinizle çıkacaksınız sahaya. Taraftar derbinin farkında, gelin görün ki Valerien İsmael tam Fransız! Bizim ülkemizde derbileri kazanamıyorsanız, erken yolcusunuz demektir, dua et yenisin!
Takımın bir penaltıcısı vardır, önceden belirlenir değil mi? Batshuayi iyi niyetli ancak adam net pozisyonları gole çeviremiyor, gidiyorsunuz ona penaltı attırıyorsunuz! Ne yani, gol krallığı mı önemli, yoksa derbiyi üç puanla kapatmak mı? Tabi ki üç puan... Takımda Ghezzal gibi usta bir sol ayak varken, sırf o arkadaş koltuğa otursun diye penaltı attırmanın mantığını bize kim anlatabilir? Ghezzal topu bir köşeye, kaleciyi diğer köşeye gönderdi, farkında mısın eyy Fransız?