Gazete Vatan Logo
Futbol Pele’den Beckham’a ABD’ye kayan yıldızlar

Pele’den Beckham’a ABD’ye kayan yıldızlar

Pele, Cruyff, Beckhanbauer, Matthaus, Best, Müler ve daha niceleri ABD’de top oynadı YENİ

Çoğu yaşları ilerledikten sonra geldi ve futbolu bu kıtada bıraktı. Bakalım Beckham’ın ABD macerası nasıl sonlanacak?

İngiltere Milli Takımı ve Real Madrid’in artık eski diyeceğimiz ünlü yıldızı David Beckham, çeyrek milyar dolara mal olduğu yeni takımı Los Angeles Galaxy’ye katılmak için çoktan ABD’nin yolunu tuttu. Beckham, Amerikan Sports Illustrated dergisine verdiği röportajda, ABD’de tamamen bir kültür farklılığı yaşayacağını düşünmediğini; ama futbol düzeyinde bir değişiklik olacağını söyledi:




“Ben, buranın bir parçası olmaktan dolayı sevinçliyim. Major Futbol Ligi’nin (MLS) elçisi olacağım. Eğer burada insanlara ve çocuklara futbolda ileriye gidebileceklerini, bundan iyi paralar kazanarak rahat bir yaşama kavuşacaklarını gösterebilirsem görevimi yapmış olacağım.”

PELE’DEN SONRA ÇÖKÜŞ

Bundan tam 32 yıl önce dünyanın o dönemki futbol yıldızı Pele de ABD’nin yolunu tutmuştu. Siyah İnci, futbolu bıraktıktan sonra söylentilere göre 1 milyon dolar civarındaki borcunu ödemek için New York Cosmos takımının cazip teklifini kabul etmiş ve futbolu Amerika kıtasına sevdirmek için seferber olmuştu. 1971’de kurulan ve yönetiminde geçtiğimiz yıl vefat eden Ahmet Ertegün ile kardeşi Nasuhi Ertegün’ün de olduğu New York Cosmos takımı, Latin Amerika ve Avrupa’nın büyük ilgisini çeken futbolu ABD’ye de sevdirmek istiyordu.



Pele’den sonra da ABD ünlü yıldızların hep uğrak yeri oldu. Bunların ortak özellikleri ya futbolu bıraktıktan sonra bu ülkeye gelmeleri ya da bırakma dönemlerinde olmadık paralar kazanma arzusuydu. Ancak hiçbiri Beckham kadar büyük rakamlara mal olmadı. Pele’nin ABD’ye gelmesinden sonra futbola olan ilgi arttı.

1977 yılındaki jübilesinde seyirci rekoru kırıldı; ancak Pele’nin ayrılmasından sonra NASL, yani Kuzey Amerika Futbol Ligi düşüşe geçti. Seyirci ortalaması hızla azalıp 10 binlerin altına indi. Takımlar birer birer iflas etti. Sonunda profesyonel futbolun ABD’deki macerası, NASL’in 1984 yılındaki çöküşüyle resmen bitti. Futbol önceden olduğu gibi ABD’de; Amerikan futbolu, beyzbol, basketbol, buz hokeyi gibi sporların gölgesinde ezilecekti.

FIFA, futbolun ABD’deki popülaritesini artırmak için uzun uğraşlar verdi. Bunun en önemli ayağı 1994’teki Dünya Kupası’ydı. Ancak kupanın coşkusu caddelere pek yansımadı. Maçlarda tribünleri dolduranlar Avrupalılar ve Latin Amerikalılardı.

Aslında ABD’nin futbolla tanışması çok eskiye dayanıyor. İngiltere dışında oynanan ilk uluslararası futbol maçı 1885’te ABD ve Kanada arasında yapıldı. Amerikan Futbol Federasyonu 1913’te kuruldu ve FIFA’nın ilk üyelerinden biri oldu. İlk Dünya Kupası’na katılan 13 ülkeden biri de ABD’ydi.


1996’da, yani Dünya Kupası’ndan iki yıl sonra, ABD’nin yeni profesyonel ligi MLS (Major League Soccer) kuruldu. Ancak bazı zorlayıcı kurallar vardı. En önemlisi de bütçelere getirilen sınırlamaydı. Dolayısıyla takımlar emekliliği gelmiş oyuncuları transfer edebiliyordu. Seyirci sayısı yine beklenenin çok uzağındaydı. Düşük televizyon gelirleri sebebiyle MLS 1996-2004 arasında 350 milyon dolar zarar etti. Daha sonra MLS yönetimi bütçelerdeki sınırlandırmayı kaldırdı. 2004’ten sonra devreye sponsorlar girdi. Örneğin Red Bull, New York Metrostars takımını satın aldı. Amerikalı milyarder Philip Anschutz da Los Angeles Galaxy takımını.

Bunların yanı sıra, geçen kasım ayında MLS’deki her takıma getirilen maaş tavanı kaldırıldı. Geçmişte her takım, oyuncularına toplam 2 milyon dolar yıllık maaş ödeyebiliyordu. Artık yıldız transferlerinin önü açılmıştı. Los Angeles Galaxy yeni düzene ayak uyduran ilk takım oldu. Anschutz grubunun tam desteğiyle, Galaxy takımı üç ay süren bir pazarlıktan sonra 11 Ocak’ta David Beckham ile anlaştı. Galaxy takımının sahibi AEG şirketinin başkanı Timothy J. Leiweke, Beckham’a 5 yıllık kontrat için 250 milyon dolar vermelerini şöyle açıklıyordu: “Beckham, ABD futboluna bugüne kadar hiçbir sporcunun dünya sporuna yapmadığı derecede etki edecek. Bence ABD futboluyla dünyanın geri kalanı arasında bir köprü olacak.”

MALİYETİNİN YARISI ŞİMDİDEN KARŞILANDI

İspanya’nın Real Madrid Kulübü, David Beckham için 4 yılda 36 milyon Avro harcadığını, bu futbolcunun pazarlama ve diğer ticarî aktivite gelirlerinden ise kulübe 440 milyon Avro kazanç sağlandığını duyurdu. Real Madrid, Beckhamlı 4 yılda marketing gelirini yüzde 137 artırmıştı. Beckham’ın, ABD’de henüz hiçbir maça çıkmamasına rağmen Amerikan kulübüne 130 milyon Avro kazandırdığı belirtiliyor.

Beckham’ın formasını giyeceği Los Angeles Galaxy, 4 kez MLS finali oynadı. Sadece 2002 sezonunda New England Revolution takımını (uzatmada) 2-1 yenip şampiyonluğa ulaştı. Bu maçı 61 bin 316 taraftar izledi ve bu bir MLS final maçında ulaşılan en yüksek rakam oldu.

Medyatik bir şahsiyet olmasından dolayı Avrupa’daki hayatının kısıtlı olmasından yakınan Beckham, ABD’de ilgiden uzak bir hayat arzuluyor. Çünkü ona göre Amerika’da asıl ilgi ve toplumsal baskıyı Hollywood yıldızları görüyor. Yeni takımıyla ilk resmî maçını 23 Ağustos’ta Chivas USA takımına karşı oynayacak olan Beckham’ın ABD macerası yeni başlıyor. Peki, geçmişte bu kıtaya transfer olan Pele ve diğerleri neler yaptı?

PELE NASIL İKNA OLDU?

Edson Arantes do Nascimento Pele: 10 Haziran 1975’te New York Cosmos takımı, Brezilyalı yıldız Pele’yi Amerikan basınına tanıtırken kulübün 140 kişi kapasiteli toplantı salonunda 400’ü aşkın gazeteci vardı. Bir yıl önce Brezilya’da, Santos takımında futbol hayatını noktalamıştı Pele. New York Cosmos’a rekor bir ücretle, 4,5 milyon dolara transfer oldu. 1971’te kurulan New York Cosmos takımı, maçlara 7 binden fazla seyirci çekememekten, sadece üç-beş gazetecinin takımı takip etmesinden bıkıp usanmıştı.

“Pele’nin, Kuzey Amerika’da sadece bin 500 kişiye top oynayan ufak bir takıma gelmesini düşünmek sadece bir hayaldi.” diyor dönemin Cosmos yöneticisi Clive Toye. Pele’yi nasıl ikna ettiğini ise şöyle açıklıyor: “O’na ‘İspanya’ya gitme, İtalya’ya gitme, oralarda sadece şampiyonluk kupası kazanırsın; ama buraya gelirsen bir ülkeyi kazanırsın’ dedim.” Pele transferiyle New York Cosmos bir fenomen haline geldi. Daha ilk maçta seyirci sayısı 15 bini aştı. Kısa süre sonra maçlarını Amerikan futbolu takımı New York Giants’ın stadında oynamaya başladı. Bu ilginin zirvesine ise 14 Ağustos 1977’deki New York Cosmos ile Fort Lauderdale arasındaki maçta ulaşıldı. O gün Giants Stadyumu’ndaki maçı tam 77 bin 631 biletli seyirci izledi. Pele, 1976’da yılın oyuncusu seçildi.

Siyah İnci, Cosmos’ta top oynamasının gerçek sebebinin para kazanmak değil, futbolu ABD’de popüler bir spor yapma isteği olduğunu her defasında vurguladı. Aktif futbol hayatındaki son şampiyonluğunu da 1977’de bu takımda tattı. 1 Kasım 1977’de futbola veda etti. Jübilesinde, Cosmos ve Santos takımları karşı karşıya geldi. Bu maç 75 bin seyirci önünde oynandı. Pele burada yaptığı konuşmada, insanlığı dünya çocuklarına karşı daha fazla ilgi ve şefkat göstermeye davet etti. Maçta, ilk yarı Cosmos forması giyen Pele, bir gole de imza attı. Bu, Pele’nin profesyonel futbol kariyerinde attığı son goldü.

BARCA’DAN WASHINGTON DIPLOMATS’A…



Johan Cruyff: Futbol sahalarının sarı faresi de Amerika’ya yelken açan oyunculardandı. 1974 Dünya Kupası’nın unutulmaz futbolcusu, Hollanda’nın Ajax takımında yaşadığı nice şampiyonluktan sonra İspanya’nın Barcelona takımına transfer oldu. Devir Franco devridir ve bordo-mavililer 1960’tan beri İspanya’da şampiyonluk yüzü görmemiştir. 17 Şubat 1974’te Madrid’de Real Madrid’e konuk olan Katalan ekibinde muhteşem bir maç çıkaran, 1 gol atan, 3 de asist yapan Cruyff’un takımı, 5-0’lık zafer kazanır. Barça o sezon şampiyon olur.

‘El Salvador’ lakabı takılan Cruyff, 3 kez Avrupa’da yılın futbolcusu ödülüne layık görüldü. Milli takımı bıraktığını açıkladıktan sonra 1979’da 4 milyon dolar karşılığında ABD’nin yolunu tuttu. Los Angeles Aztecs takımında 27 maçta forma giydi ve 14 gol attı. O yıl yılın futbolcusu seçildi. Bir sonraki sezon Washington Diplomats’ın kadrosundaydı. Bu takımda 32 maçta 12 gol attı.


ALMAN USTADAN COSMOS’LU VEDA




Franz Beckhanbauer: Amerika kıtası nice yıldızın yanı sıra ‘İmparator’a yani Franz Beckhanbauer’a da ev sahipliği yaptı. Batı Almanya’nın 1960’lar ve 1970’lerde kazandığı başarılarda başrol oynayan, 103 kez Alman Milli Takım formasını giyen, Bayern Münih ve Hamburg formaları ile 5 kez Bundesliga şampiyonluğu yaşayan, 2 kez Avrupa’da Yılın Futbolcusu seçilen ‘Kaiser’ halen yeryüzünde hem takım kaptanı hem de teknik direktör olarak Dünya Kupası şampiyonluğu yaşayan tek kişi.

1964-1977 yılları arasında Bayern Münih formasını giyen Beckhanbauer, 1977’de New York Cosmos takımına 2,5 milyon dolara transfer oldu. Bu takımda toplam 132 maçta libero mevkiinde oynamasına rağmen 21 gol attı. 3 şampiyonluk yaşadı. 1977’de yılın oyuncusu seçildi. 1980’de Hamburg’a dönen çağdaş libero kavramının öncüsü, 1983’te tekrar New York Cosmos’a gitti ve 27 maç formasını giydiği bu takımda futbola veda etti.


ÜÇ TAKIMDA OYNAYAN TEK AVRUPALI

George Best: Kasım 2005’te alkol komasından kurtulamayarak hayata veda eden George Best, 3 Amerika takımında top oynayan tek Avrupalı oldu. Premier Lig takımlarından Manchester United’ın 1963-1974 yılları arasında formasını giyen, 1968’de Avrupa’da “yılın futbolcusu” seçilen, Pele ve Maradona’dan bile daha iyi futbolcu olduğu iddia edilen Best, 27 yaşındayken Manchester United’tan kovuldu. Daha sonra Stockport County, Cork Celtic takımlarında oynadıktan sonra 1976’da Los Angeles Aztecs takımına geldi. Bu takımda 3 sezon boyunca 61 maçta forma giydi. 29 gol attı. 1979-80 sezonunda bir başka Amerika takımı Fort Lauderdale Strikers’te oynadı. 33 maçta 7 gol attı. 1979-81 yılları arasında ise San Jose Earthquakes’nin formasını giydi. Bu takımda da 86 maçta 34 gol attı. Pele onun için “Gördüğüm en iyi futbolcuydu.” diyor. Maradona da “O benim idolümdü.” diyerek hayranlığını belirtiyor. Alkol yüzünden futbola yeteneklerinin çok azını verebilen Best, bir röportajında, “Alkol hariç, hayatımdaki her şeyi çalımladım.” diyecekti.

Gerd Müller: Best’in de formasını giydiği The Fort Lauderdale Strikers takımı, Almanların dünyaca ünlü oyuncusu Gerd Müller’i de 1979-81 yılları arasında ABD’de ağırladı. Gerd Müller, bu takımda 80 maçta 40 gol attı. B.Münih’te 4 şampiyonluk yaşayan 1970 Dünya Kupası Gol Kralı Gerd Müller, Avrupa’da 2 kez yılın en iyi oyuncusu seçildi. Lauderdale Strikers, 1964-79 yılları arasında B.Münih’te oynayan Müller’in ikinci takımıydı. Müler, futbolu da bu takımda bıraktı.

Lothar Matthaus: Son dönemde ABD’nin yolunu tutan oyunculardan biri de Lothar Matthaus oldu. B.Münih’te altın çağını yaşayan Alman oyuncu, futbolu bırakma dönemlerinde ABD’nin Metro Stars takımına transfer oldu. Bu takımda 16 maça çıkan Matthaus, futbolu da burada bıraktı. Alman Milli Takım formasını 150 maç gibi rekor sayılabilecek çoklukla giyen başarılı oyuncu, 1991’de FIFA tarafından dünyada yılın futbolcusu seçildi. Matthaus, 5 Dünya Kupası’na birden katılma başarısını göstererek ve toplam 25 maç oynayarak Guinness rekorlarına adını yazdırdı. Bayern Münih formasıyla 6 kez Bundesliga şampiyonluğu, 2 kez de Almanya Kupası sevinci yaşadı. Matthaus’un formasını giydiği Metro Stars takımı İtalyan Roberto Donadoni, Brezilyalı Branco, Fransız Youri Djorkaeff gibi ünlü futbolcuları da çeşitli dönemlerde kadrosunda ağırladı.


ARABİSTAN, JAPONYA VE ABD…

Hristo Stoichkov: ABD’ye giden oyunculardan biri de Bulgar Hristo Stoichkov’du. 1990-95 yılları arasında Cruyff’un çalıştırdığı Barcelona’da 4 şampiyonluk yaşayan, Avrupa’da yılın futbolcusu seçilen, 1994 Dünya Kupası gol kralı Stoichkov futbol hayatının son demlerini farklı kıtalarda geçirdi. Suudi Arabistan’ın Al Nassr takımında oynayan daha sonra Japonya’nın Kashiwa Reysol ekibine giden Bulgar oyuncu, 1998-99 sezonunda ABD’nin Chicago Fire takımına transfer oldu. Bu takımın 35 maçta formasını giyen yıldız oyuncu 2000-2002 sezonunda ise D.C. United’in yolunu tuttu. Burada 21 maçta oynadı, 5 gol attı ve futbolu bıraktı.

Hugo Sanchez: Geçen hafta Copa Amerika’da üçüncü olan Meksika’nın hocası Hugo Sánchez’in de futbol hayatındaki son yılları ABD’de geçti. 1985-92 yılları arasında formasını giydiği Real Madrid’de efsane haline gelen, röveşata ve taklalarıyla meşhur oyuncu, 1996’da Dallas Burn takımının 23 maçta formasını giydi.

Kolombiya futbolunun dünyaca ünlü starı Carlos Alberto Valderrama’nın da yolu ABD’den geçti. İlk olarak 1996-98 yılları arasında Tampa Bay Mutiny’de oynadı. Valderrama bu takımda ortaya koyduğu performansla MLS’nin en değerli oyuncusu seçildi. 1998’de Miami Fusion takımına geçerek bu takımın 22 maçta formasını giydi. Saç stiliyle akıllarda yer edinen Valderrama 2002-2004 yılında Colorado Rapids’in formasını giydi ve futbolu bu takımda bıraktı.

Tüm zamanların en başarılı orta saha oyuncularından birisi olan Hollandalı Johan Neeskens de 1979-84 yılları arasında New York Cosmos takımının formasını giydi.


TÜRK YILDIZ DA VARDI

ABD’ye dünyaca ünlü kaleciler de geldi. Meksika Milli Takımı’nın sempatik kalecisi Jorge Campos 6 Haziran 1995’te Los Angeles Galaxy takımı ile 3 yıllık sözleşme imzalayarak MLS’in yabancı uyruklu ilk oyuncusu oldu. Campos 1998’de Chicago Fire takımına geçti. Futbol hayatının son demlerinde ABD’ye gelen İtalyanların ünlü file bekçisi Walter Zenga da New England Revolution takımının 47 kez formasını giydi.

ABD, bundan tam 30 yıl önce bir Türk futbol yıldızını da ağırladı. Kaleci Yasin Özdenak, 1977-79 yıllarında Pele’nin takımı New York Cosmos’ta forma giydi. Bir dönem Beşiktaş’ta ter döken Daniel Amokachi, Colorado Rapids ile sözleşme imzalamasına rağmen sakatlığından dolayı hiçbir maçta oynamadı. Yine G.Saray’da forma giyen Roman Kosecki, 1998-1999 yıllarında Chicago Fire’da 25 maç oynadı.

Haberin Devamı