Bir kavgayla ortalık karıştı Galatasaray'ın 4 yıldızı elden kaçtı
Sezon başında Galatasaray'la yakın ilişkiler kuran ve Torreira, Mertens, İcardi gibi yıldızları İstanbul'a getiren İtalyan menajer George Gardi'nin daha önce Ali Koç'la sert bir tartışma yaşadığı ortaya çıkarken, bir dönem Fenerbahçe'de Sportif Direktörlük yapan Comolli'nin Gardi ile Koç'un arasını açarak ortalığı karıştırdığı belirtildi.

"En son söyleyeceğimi, şimdi belirteyim. Bu yazı, ne bir menajerin PR'ı ne de onunla ilgili bir güzellemedir. Yıllardır yaşananların bir toparlaması ve bugüne yansımasıdır. Mauro Icardi, Dries Mertens, Lucas Torreira ve son olarak da Nicolo Zaniolo... Dördü de, Galatasaray'ın birer yıldızı... Ancak dördünün ortak özelliği; İtalyan menajer George Gardi'nin aracılığıyla Türkiye'ye gelmiş olması...

Peki kim bu Gardi? Bir dönem isimlerini duyuran Giovanni Becali, Jorge Mendes, William Davila gibi yabancı menajerlerin ardından, bugün Türkiye'de hakimiyetini hissettiren bir isim... Ülkemize Mario Gomez, Samuel Eto'o, Samir Nasri, Marek Hamsik, Gervinho, Peres gibi isimleri kazandıran George Gardi'nin Türkiye'de anlaşamadığı bir isim var; o da Fenerbahçe Başkanı Ali Koç...

İtalyan menajerin Koç ile yollarının kesişmesi, Eljif Elmas'ın transferi sırasında oluyor. 2019'da Fenerbahçe ile karşı karşıya gelen Gardi, Ali Koç'a şu ifadeleri kullanır:
"Bugüne kadar en yüksek bonservis kazancınız nedir?" Ali Koç, "16 milyon euro" olduğunu söyler. İtalyan menajer, ona bakarak, "Kulübe en çok kazandıran başkan olacaksınız. Elmas'ı 16 milyon euronun üzerinde satacağım" der. Gerçekten de, birkaç ay içerisinde, 16.2 milyon garanti olmak üzere, bonuslarla, 18 milyon euroluk bir teklif getirir ve Eljif Elmas, Napoli'nin yolunu tutar.

Ancak bu transfer, Gardi ile Koç'un arasını açar. Daha doğrusu, o dönemde görevde bulunan Comolli ortalığı karıştırır. Sarı-lacivertliler, İtalyan menajere, "Sen futbolcunun menajerisin. Ondan al" diyerek para vermez, Gardi de, Fenerbahçe'yi mahkemeye verir. İşte o andan itibaren ünlü menajer, kim Fenerbahçe'nin rakibiyse, ona çalışır(!), Trabzonspor'a şampiyonluğu kazandıran Hamsik, Gervinho ve Peres'i getirir. Bu sezon da Galatasaray'ın parlayan yıldızlarını...

Tabii ki Gardi, bu transferleri yaparken, küpünü doldurmakla meşgul... Malum, Türkiye piyasası, onun için yağlı kapı...

Ne vardı şimdi bu konulara girecek? Bak, ne güzel büyüklerden söz edip, transferden dem vurup, ezeli rakiplerin sıkletlerini ölçüyorduk. Ama öyle değil... Her zaman klasik olarak söylenen, "altyapı", "eğitim" söylemlerini icraata geçiren bir mekanizma var karşımızda...

"Double Pass" adını birçok kişi duymamıştır. Türkiye Futbol Federasyonu, altyapılardaki eğitim ve denetim desteği konusunda, bu şirketle 4 yıllık bir anlaşma sağladı ve ilk toplantısını geçen hafta yaptı. Aslında Brüksel Üniversitesi'nin içinden doğan bir şirket olsa da, tüm dünyaya yayılan bir altyapı kaynağı oldu.

Alman ligleri 2006'dan bu yana, bu kuruluşla dirsek temasında bulunarak, altyapı sistemini ve denetimini bu şekilde sağladı. 2012'de Premier Lig, Elit Oyuncu Performans Planı'nı yine, Double Pass ile hizmete sundu. Galatasaray'ın da yolu, 2014'te onlarla kesişti. Ünal Aysal'ın başkanlığı döneminde altyapıda büyük işler başarılabilirdi ama ortalık karışınca istenen olmadı. Arkasından Amerikalılar, Danimarkalılar, İskoçlar birer birer bu şirketin kapısını çaldı. Kulüpleri saymıyorum bile... Trabzonspor da, bu sezon onlarla çalışmaya başladı.
Neden? Altyapılarına ayar verebilmek adına... İnşallah, umarım, dilerim, isterim, beklerim; Türk gençliği, arzulanan şekilde "Double Pass" ile ya da onsuz, yeteneklerini geliştirir, yıldızlarını gün yüzüne çıkarabilir. Tabi; çıkarmak yetmiyor; 2.-3. sınıf yabancılardan fırsat bulup, oynayabilirlerse ne ala...
