6-0'dan sonra açıkladı! Ne Arda Güler, ne Serdar Dursun, ne Osayi! Bu takımın olmazsa olmazı...
Dün akşam Rize deplasmanında rakibinin erken 10 kişi kalmasıyla birlikte farka giden ve sahadan 6-0'!lık galibiyetle ayrılan İsmail Kartal ve öğrencileri tam not alırken, ünlü futbol yorumcusu Ercan Güven'in 'Bu takımın olmazsa olmazı İrfan Can Kaveci'dir' demesi ayrıca dikkat çekti. İşte Ç.Rizespor - Fenerbahçe maçından sonra yazar yorumları...

Çaykur Rizespor, Spor Toto Süper Lig Ahmet Çalık Sezonu'nun 34. haftasında güçlü rakibi Fenerbahçe'yi ağırladı. 6 gol, kırmızı kart ve penaltıların olduğu maçta akşama damgasını vurdu.

Spor yazarları da bu olaylı maçı bugün kaleme aldıkları köşe yazılarında değerlendirirken çok konuşulacak ifadeler kullandı. İşte o yazılar;

ERCAN GÜVEN: RİZESPOR SERDAR DURSUN GOL KRALI OLSUN DİYE SANKİ...
İsmail Kartal’ın yıkayıp ütülediği “Büyük Takım Kostümünü” yeniden üzerine geçirmiş ve çok da yakıştırmış bir Fenerbahçe vardı “can derdindeki” Rizespor karşısında.Zaten “takım” olması bile yetiyordu Fenerbahçe’nin... “Büyüklük” kumaşında vardı.İşte bu “büyük takım” markasıydı köşeye sıkışmış rakibini çaresizlikten saçmalığa yönelten ve maçı en başından çığırından çıkaran.

Haksız değildi Rizespor... En zor zaman, en amansız rakipti Fenerbahçe! 15. saniyede gol tehlikesi yaşayan Rizespor ilk dakika dolmadan on kişi bırakan bu endişeydi. Eksilip son ümidi tükenince, daha da çıldırdı Rizespor. Sekiz dakika sonra kaçınılmaz golü yedi. Evet... Rizespor’un yediği goller kaçınılmazdı. Çünkü ne hocası farkındaydı Fenerbahçe’nin ne de futbolcuları. Çılgınlık ancak çığlıkla sona erebilirdi futbolda.

Kimse eline ayağına hakim değildi artık Rizespor’da... Devre bitmeden oyuna Alper’in yerine giren Mendes’in Fenerbahçe’ye hediye ettiği penaltı geldi. Tipik bir kontrolsüz savunma. İlk devrenin uzatma dakikalarında ise ikinci penaltı, üçüncü gol... O da aynı çaresizlikten. Serdar Dursun’un gol kralı olmasına çalışıyordu sanki Rizespor.

Sebebi; Fenerbahçe’nin yakaladığı çizgi... Yani, fizik ve organizasyonu gittikçe yükselen, yetmezmiş gibi takım halinde savunup hücum eden, uyumlu/oylumlu Fenerbahçe, Rize’ye kesin favori olarak gitmişti... Sahadaki mücadeleyi sıra dışı hale getiren eksik rakibi karşısında kararlılığından, disiplininden ödün vermeden sürdürüyordu oyununu.

Savunması öne çıkıp dönen topları topluyor, forvet hattı mevkisiz ve takip edilemezdi. Sürekli değişiyorlardı. Düşme hattından kurtulması Fenerbahçe galibiyeti ile başlayacak bir mucizeye kalmış eksik Rizespor’un sertlikle saçmalığın sınırını belirlemesi çok zordu.

İkinci yarıya Osayi ve Mert Hakan yerine, Arda ve Nazım ile başladı İsmail Kartal. Neyse ki, soyunma odasından biraz “ikazlı” çıkan Rizesporlu futbolcular Arda’yı sakatlamadı. Yahu adamlar “savaşıyorlardı” ilk yarı, ne işi vardı askerlik yaşına gelmemiş çocuğun sahada? Sadece Serdar Dursun’un üçüncü, Fenerbahçe’nin dördüncü golü ile Valencia’nın beşinci golünde rolü oldu Arda’nın ve bu badireden ucuz kurtuldu.

6. galibiyetin 6. noktasını ikinci yarı Osayi’nin yerine giren Nazım koydu ve maç bitti.Sonuçta deplasman falan dinlemedi Fenerbahçe, sezonun son çeyreğinde yakaladığı istikrarın, performansın ve kurgunun gereğini yaptı giderayak ezberlenen futbolcularıyla. Geçen haftadan farkı, takımın olmazsa olmazı cezalı İrfan Can’dı; o kadar. İşte bunun adı “istikrar”.

Hem de rüyada görülse inanılmayacak Crespo/Zajc/ Mert Hakan merkezli, icat edilmiş sağ/sol bekli, Mesut’suz, Ozan’sız, Gustavo’suz bir istikrar. Arda mucizesi ekstrası. Mimarı kim?.. İsmail Kartal. Son altı maçını da kazanıp dün akşamdan itibaren kalan dördün hesabına başlayan Fenerbahçe’nin “İsmail Kartal Rampasındaki” fantastik ve kritik “geri sayımı” olaydır aslında. Fenerbahçe’de yakın geleceği, bu son dört rakam belirleyecektir.

NASA Fırlatma Merkezi gibi... Antep(3), Beşiktaş(2), Karagümrük(1)... Her şey yolunda gidip Malatya maçında “sıfır” dendiğinde, Fenerbahçe göğe mi yükselir, ilk metrelerde bütün emekler heba mı olur?.. Başkan’dan başka kimse bilemez bundan sonra. Artık onun için de çok zor kendi dönemine ilk “10 maç yenilmezlik” unvanı taşıyan hoca hakkında karar vermek.

Büyük bir olay var eşikte. Fenerbahçe “başarmış” hocayı gönderip ithal hoca alsa bir türlü, yeni sezona “emanetçi muamelesi” yaptığı teknik direktör ile devam etse bir türlü.Ne yaman çelişki... “Geri sayımda” bir hata olup her şeyin ertelenmesini umacak neredeyse “bir kısım” Fenerbahçeli!..

ŞANSAL BÜYÜKA: ARDA GÜLER BUNUN KIYMETİNİ BİLMELİ
Fenerbahçe maça 1-0 önde başlayabilirdi, Rizespor bir eksik başladı. Daha 12. saniyede Serdar Dursun’un mutlak gollük vuruşunu kaleci Gökhan önledi, 35. saniyede Baiano kırmızı kart gördü. Daha 35. saniye be kardeşim... Acelen ne, hızın ne, bu sinir ne... Bir rakibe vuruyorsun, hızını alamıyorsun, gidip ikinci rakibine de vuruyorsun...

Rizespor, maçın başlangıç düdüğü ile birlikte adeta “vurgun” yiyip baygınlık geçirmeye başladı. Rize’nin baygın dakikalarında Fenerbahçe rakip savunmanın arkasına çok önemli toplar attı. Bu rakip savunmanın arkasına atılan toplarda son paslar iyi kullanılabilse, Fenerbahçe ilk yarı sonunda değil, ilk 15 dakika sonunda maçı 3-0 yapardı.

İsmail Kartal gelene kadar Fenerbahçe’nin rakip savunmanın arkasına top attığını, hatta teşebbüs ettiğini bile hatırlamıyorum. Fenerbahçe, Kartal ile birlikte bu özelliği yakaladı. İlk 12 dakika bittiğinde topla oynama yüzde 85-15’di. Fenerbahçe o kadar etkili oldu, Rize o kadar etkisiz, hatta baygın kaldı..

Ancak ilk 20 dakikadan sonra Rize yavaş yavaş uyanmaya başladı. Hatta Fenerbahçe kalesi önünde bir-iki göründü. Ama yarım pozisyon bile bulamadı.Fenerbahçe orta alanında “kırkayak Crespo” gene gelen geçene çengel attı, topu mıknatıs gibi çekip aldı. Gollük dokunuşunu kaleci Gökhan süper çıkardı. Sanki göze geldi, ikinci yarıda sakatlanıp hastanelik oldu.

Elbette hakem Halil Umut Meler konuşulacak. Türkiye’de 35. saniyede kırmızı kart çıkaracak hakemi bulmak kolay değil... Ama kırmızı doğru... İlk penaltı VAR uyarısıyla geldi. Yoruma açık... İçime çok sindiğini söyleyemem. İkinci penaltıda VAR’a bile gerek kalmadı, banko penaltıydı.

İkinci yarının manşeti; Rizespor seyircisinin “Arda...Arda” diye tempo tutmasıydı. Arda bunun değerini çok iyi bilmeli, anlamalı, ona göre davranmalı ve futbolunu geliştirmeli... Arda‘yı Türkiye seviyor... 17 yaşında bir futbolcu için çok rastlanır bir durum değil bu... Serdar Dursun’un attığı dördüncü golde, kaleci Gökhan‘dan dönen topa Arda kafa vuruşu yapmıştı.

O dönen topu Serdar tamamlayıp golü attı. Arda sonra da beşinci golde Valencia‘nın kafasına öyle bir top indirdi ki, o topu götürüp elinizle Valencia‘nın kafasına koyamazsınız. Bitmedi, gollük kafa vuruşunu Gökhan Gönül çizgiden çıkardı.Altıncı gol gene Arda‘nın inanılması zor , fantastik bir pası ile başladı. Böyle bir sol ayak, böyle bir futbol aklı; “Tak... tak” bir yere vurun, nazar değmesin...

Rize’nin direnci ne kadar düşmüş olursa olsun, Fenerbahçe adeta “gözü kapalı”, ezbere futbol oynuyor. Bu kadar uyum, böyle bir koordinasyonu yakın zamanda Fenerbahçe‘de görmedik. Fenerbahçe’yi yıllardır çok eleştirdik. Şimdi alkış zamanı... İsmail Hoca’ya, “Yavru Arda”ya, bütün takıma alkış zamanı... Birini diğerinden ayırmadan bütün takıma alkış zamanı...