Ekonomik Konjonktür

Ocak ayında ekonominin direnen enflasyon ile düşen büyüme arasına sıkışacağını öngörmüştüm. Bu sıkışmadan kastım şuydu: Önce talep baskısı, ardından da kurlardaki artış nedeniyle enflasyon geçen bahardan itibaren yükselişe geçmişti

Haberin Devamı

Ocak ayında ekonominin direnen enflasyon ile düşen büyüme arasına sıkışacağını öngörmüştüm. Bu sıkışmadan kastım şuydu: Önce talep baskısı, ardından da kurlardaki artış nedeniyle enflasyon geçen bahardan itibaren yükselişe geçmişti. Merkez Bankası da çaresiz para politikasını sıkılaştırmış ve pür dikkat yüksek reel faizlerin ekonomiyi soğutmasını beklemeye başlamıştı.

Sıkılaştırılan para politikasının yanı sıra iç talebi frenleyen başka etkenler de devrede. Kredi genişlemesine dayanan özel tüketim yapısal olarak duraklamış durumda. 2006 3. çeyrek rakamları bu olguyu net olarak ortaya koydu. 4. çeyrek GSYH rakamları hala belli değil. Ama pek çok öncü gösterge özel tüketimdeki durgunluğun geçici olmadığına işaret ediyor. Son altı ayda tüketici kredilerinde reel artış yok. Tüketici güven endeksleri hala ekside. Tüketim iştahının bir göstergesi olarak ithal tüketim malları artışı Aralık’ta eksi, Ocak’ta ise yüzde 6,5 artışla sınırlı. Ayrıca rakam geçen yıldan gelen güçlü bir baz etkisi içeriyor.

Durgunluk emareleri yatırım cephesinde daha belirgin. Aralık ve Ocak sermaye malı ithalatında bir yıl öncesine göre azalma var. Reel faizlerin ve talebin yanı sıra 2006’nin ikinci yarısında TL’nin değer yitirmesi de yatırımları frenliyor.

İç talebin durgunlaşmasına karşılık ihracat iyi gidiyor. Uzun süredir ilk kez ihracat artışı ithalatın üzerine çıkmış durumda. Ocak ayında da otomotiv ve ihracatın yeni yıldızı makine sektöründe muazzam artışlar var. Giyimde ikinci bahar devam ediyor. Ekonominin tam anlamıyla durgunlaşmasını ihracat engelliyor. Ama yakın geçmişin yüzde 7 civarındaki büyümesini yakalamak için bu yeterli değil. Otomotiv, makine gibi yeni ihracat şampiyonları ithal ara malına fazlasıyla bağımlılar. Nitekim makine ve otomotiv ihracatı Ocak’ta sırasıyla yüzde 64 ve 44 artarken, demir çelik ithalatında da (yassı ürünler) yüzde 75 artış var.

Kürsel şokun etkisi
Son bir haftadır piyasaları sallayan küresel şok yukarıda özetlenen konjonktürü nasıl etkileyecek? Büyüme açısından koşulların biraz daha ağırlaşacağından hiç kuşku yok. İç talepteki daralma dezenflasyona olumlu katkı yaparken, reel kurda meydana gelen yüzde 4 civarındaki düşüş enflasyonun direncini artıracak. Gerçi şimdilik bu etki TCMB’nin gecelik faizi artırmasını gerektirmiyor. Ocak ayında her ne kadar enflasyonda artış olsa da, talep baskısını yansıtan çekirdek enflasyonun (H endeksi) eksi çıktığı (-0,11) unutulmamalı.

Mevcut reel faiz düzeyi ve siyasal risk düzeyi veriyken kurun artmaya devam edeceğini sanmıyorum. Orta vadede soğuyan ekonomi enflasyonu düşürecektir. Ancak sorun aşırı iddialı yüzde 4’lük hedef. Mayıs ayından itibaren enflasyonun hedefe istenilen ölçüde yönelmediğinin görülmesi TCMB’yi köşeye sıkıştıracaktır. Eğer bu koşullarda bir de hükümet siyasal riskleri artıracak politikalar izler, küresel düzeltmenin sarsıntıları da devam edecek olursa, para politikası çöker ve kriz kaçınılmaz hale gelir.

Bu bakımdan AKP Hükümeti’nin gerek siyasette gerek ekonomide izleyeceği politika ekonomik konjonktür açısından hayati önem taşıyor. Nefesinizi tutun!

DİĞER YENİ YAZILAR