Bir dramın anatomisi...

Olayın çevresinden dolaşacağız. Detayını hatırlatıp ne sizi ne de kendimi üzmek isterim; mecalim de yok keza. Ancak hem anlamadığım, hem de üzüntüden mahvolduğum pek çok şey var bu trajik olayla ilgili. Eminim siz de aynı konuları eşeleyip durdunuz günlerce benim gibi; sorular sordunuz kendinize acı acı. Ve hepsi de cevapsız kaldı değil mi?

Haberin Devamı

Yok; hiç bir anlamı yok dövünmenin. Bir sonraki benzer olaya ve olaylara kadar bu acı içimizi dağlayacak. Tıpkı bu olaya kadar, bundan öncekilerin içimizi dağladığı gibi... Bu yazımın bahis mevzusu Gölcük... Özellikle haftalar geçmesini istedim ki yüreğim soğuyabilsin, en azından bir şeyler yazacak kadar.

Olayın perde önünü hepimiz biliyoruz; günlerce konuşuldu medyada; ulusalından tutun da sosyaline kadar. Perde gerisine dair de pek çok psikolog söz aldı. Ve hepsinin fikir birliğinde o kadının ruh sağlığının yerinde olmadığına karar verildi. Bazıları lohusa sendromuna yakalanmış olabileceğini bile iddia etti. Doğru yanlış; herşey muamma... Ama biz bayılırız bitmiş olayların arkasından hüküm giydirmeye. Herkes her şeyi söyler ve siz, aklınıza en yatkın iddiaya inanmakta serbestsinizdir. Dosya bu şekilde kapanır gider; her şey unutulur sonra...

Psikologların toplum psikolojisini çok iyi çözmüş olması gerekmiyor mu? Bu tür olayların yaşanabileceği öngörüsünü yapamıyorlar mı? Ne de olsa gelenekçi toplum yapısı köy/kent bütün alanlarda etkinliğini sürdürüyor; insan hayatının dahi önüne geçecek kadar hem de. (Geleneklere karşı değilim; ama insan hayatına kastediyorsa eğer, o zaman dimdik karşısındayım; töre cinayetleri mesela...)

Devlet, belki evinde oturan ev kadının ruh durumunu bilemez; ama tahmin edebilir. Şayet o kadın zor koşullarda çocuğunu büyütmek ve mutfağında çorba kaynatmak zorundaysa. Çünkü o kadına biçtiği ekonomik değer, bu ruh durumunun dengesiyle doğrudan ilintilidir. Ama devlet bir şeyi kesinlikle bilmeli ki o da memurunun ruh durumudur. Kendi sisteminin içinde yer alan bir kişi, ruh yapısına dair şüpheli durumlar yaratıyor ise -ki bu olayın baş kahramanı gibi- o kişinin hem kendi hem de çevresinin iyiliği için davranışları dikkate alınmalıydı. O bir öğretmendi nihayetinde...

Bu yüzden diyorum ki devlet, psikologlar ve psikiyatristlerle daha çok dirsek temasında olmalı. Bölge bölge; il il; hatta ilçe ilçe... Gölcük bir ilçeydi zira. Devlet, özellikle öğretmenlerini, psikolog ve psikiyatristler aracılığıyla belli dönemlerde ruh sağlığı taramasından geçirmeli ciddiyetle. En değerlimizi emanet ettiğimiz öğretmenlerimizin mutluluğu biz annelerin en büyük arzusu, dileği ve duasıdır; bilimeli...
Ve komşuluk... Buna dair söylenecek çok şey var. Belki en önemlisi, bu günlerde ölüyor olduğu. Ulusça başımız sağ olsun!!!

DİĞER YENİ YAZILAR