Ekonomik konjonktür şekilleniyor

Bir hafta süren Kenya ve Güney Afrika gezisinden Cuma gecesi döndüm. Gezinin amacı Fethullah Gülen cemaatinin okullarını ziyaret ile birlikte siyah Afrika’yı bir nebze tanımaktı. Doğrusu çok şey öğrendim

Haberin Devamı

Bir hafta süren Kenya ve Güney Afrika gezisinden Cuma gecesi döndüm. Gezinin amacı Fethullah Gülen cemaatinin okullarını ziyaret ile birlikte siyah Afrika’yı bir nebze tanımaktı. Doğrusu çok şey öğrendim.

Gelecek yazılarda izlenimlerimi aktaracağım. On gündür ara verdiğim yazılarıma son dış ticaret verilerinin içerdiği ekonomik bilgiyle başlamak istiyorum.

Gezi dönüşü ilk işim TÜİK’in sitesine girmek oldu. Karşıma iki istatistik çıktı. Enflasyon ve dış ticaret. Sayıları inceledim. Dış ticaretteki gelişmeler “sürpriz” yapan enflasyona kıyasla çok daha önemliydi.

Ayrıntılı analize girmeden önce Aralık dış ticaret rakamlarını neden önemsediğimi belirteyim.

Rakamlar Mayıs-Haziran 2006’da gerçekleşen kur ve faiz şokundan sonra oluşan yeni büyüme rejimini belirginleştiriyor. Bu rejimi “düşük büyüme” olarak daha önce ifade etmiş ve 2007’nin ilk yarısında yüzde 4 civarında büyüme beklediğimi belirtmiştim.

Şok öncesi, şok sonrası
2006 yılı, “şok öncesi-şok sonrası” olarak çok farklı iki döneme ayrılıyor. Şok öncesinde ihracat artışı yüzde 7 civarında sürünürken, değerli TL’nin ve yatırım dopingli büyümenin coşturduğu ithalat yüzde 20 civarında artıyordu.

Cari açığı tahminlerin çok ötesinde artıran büyümenin devam edemeyeceği belliydi. Yüzde 20 oranındaki şok kur artışı ekonomik gidişatı değiştirdi. TL’nin reel değer kaybı, ciddi ölçüde yükselen reel faizler ve nihayet zayıflayan güven ortamı, öncelikle yatırımlar, kısmen de tüketim üzerindeki olumsuz etkilerini üçüncü çeyrekte gösterdi.

Merak edilen, bu etkilerin kalıcı olup olmadığıydı. Aralık dış ticaret rakamları kalıcı olduklarını gösteriyor.

İthalat yüzde 1,3 oranında azalmış. Kriz sonrası dönemde bir ilk. Yatırım malı ithalatı 2005 Aralık ayına kıyasla yüzde 7,2 gerilemiş. 2004’ün ikinci yarısında başlayan yatırım patlamasının sona erdiği kesinleşiyor.

Tüketim malı ithalatında küçülme daha da önemli: Yüzde 11,2. Yabancı otomobil iştahımız kaçmış gibi.

Otomotiv ithalatında düşüş yüzde 19,1. Yabancı tüketim mallarına azalan talebin ardında yüksek reel faizler kadar değer kaybeden TL’nin de etkisi var.

2006 yılında yüzde 20 artan ara malı ithalatı Aralık’ta yüzde 2,5 ile sınırlı kalmış.

Düşen büyüme kadar petrol fiyatlarındaki düşüş de etkili oluyor.

İhracatta ilginç gelişmeler
İhracat artışı yüzde 16,6. Şok sonrası dönemde yakaladığı artış eğilimini koruyor. Bileşim açısından birkaç ilginç gelişme var. Giyimde ikinci bahar yaşanıyor. Şok öncesi giyim eşyası ihracatı düşerken, şok sonrası yüksek artış rakamlarına geri dönülüyor.

Kurun kuşkusuz etkisi var. Ama değişim o kadar önemli ki, markaların yükselişinin de rolü olmalı. Araştırılmaya değer.

Makine ihracatı ilk kez elektrikli cihaz (beyaz ve kahverengi eşya) ihracatını geçerek, otomotiv ve giyimden sonra üçüncü sıraya yerleşmiş bulunuyor. 2006’da Türkiye 6,5 milyar dolarlık makine ihraç etmiş.

Makine ihracatı yüzde 23 civarında artıyor ve kurdan çok az etkileniyor. Makine sektörümüzü kutluyorum.

Sonuç olarak dış ticaret rakamları düşük büyüme ile birlikte kontrol altına giren bir cari açığa işaret ediyor.

Bu rejimin kur, enflasyon ve istihdam açısından sonuçlarını irdelemeye devam edeceğim.

DİĞER YENİ YAZILAR